-6-

230 33 21
                                    

"Olduğumuz zaman boyutundan dışarı çıkıcak bir kesik açmışsınız. Bu yüzden birinizin geçmiş ve diğerinizin gelecek hakkında bilgisi var."

"Bu kesik nasıl kapatılır peki?"

"Bunun nasıl açıldığını bilmeden kapatamazsınız. Ayrıca şu an tamamen teorilere ve araştırmalara dayalı bir şekilde konuşuyorum. Bunun gerçekte nasıl yapıldığı ve ya nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrim dahi yok ama bunun nasıl başladığını bulursak nasıl sonlandıracağımızı da bulabiliriz."

Kafalarımız karışık bir şekilde öylece birbirimize bakıyorduk. Hayatımız birer ip gibi birbirine düğümlenmişti ve çözemiyorduk. Hiçbirimiz.

"Çok düşünmeyin. Yorulmuşsunuzdur, gelin ve yemek yiyin."

Mutfağın kapısında kolları birbirine bağlı şekilde duran Seungmin'e döndüm. Diğerleri oturduğu yerden kalkarak mutfağa yönelirken olduğum yerde oturmaya devam ediyordum.

Gerçekten de bu güçten kurtulabilir miydik? Eğer bir çaresi var ise onu bulmak zorundaydım. Artık böyle devam edemezdim.

"Başın ağrıyacak bu gidişle. Biraz ara ver."

Yanıma gelerek beni kucağına alan Hyunjin gülümseyerek saçlarımın arasına bir öpücük kondurmuştu. Gülümseyerek bakışlarımı ona çevirdim.

"Bu güçten kurtulmak istiyorum Hyunjin."

Dudaklarını birbirine bastırarak kafasını olumlu anlamda sallarken benimle birlikte mutfağa girmişti. Büyük masada boş olan sandalyelerden birine oturtarak yanıma oturdu.

"Çekinmeden yiyebilirsiniz. Rahat olun."

"Hiç çekinmem kanka."

"Sana demedim zaten Changbin. Misafirlerime söyledim."

Burun kıvırarak önündeki yemeğe döndü Changbin. Ona alttan alttan gülümseyen Seungmin'e imalı bir bakış attım. Bakışlarımı fark edince ise kendini toparlayarak 'ne var' tarzında bir hareket yapmıştı. Onu umursamadan yemeğine döndüm.

"Yardımlarınız için teşekkürler. Ayrıca size sert davrandığım için de özür dilerim."

"Sorun değil San. Seni anlayabiliyorum."

Hyunjin'in söyledikleri ile Wooyoung ile bakışlarımız kesişti. Neler olduğunu biliyordu. Benimle aynı şeyi düşündüğüne eminim.

"Yine aynı bakış. Gerçekten kıskandım ha. Bu defa aklınızdan ne geçti? Hemen söyleyin."

Jeongin'in söylediği ile güldüm.

"Telepati özelliğimiz yok Jeongin."

"Gerek de yok zaten. Aynı şeyi düşünüyorsunuz."

Güldü Wooyoung.

"Haklısın aynı şeyi düşündük."

Susarak onun anlatmaya devam etmesini bekledim.

"Aklımıza Hyunjin geldi. O da baya sert çıkışmıştı."

Jeongin'in şaşkın bakışları Hyunjin'e döndü. O sonradan geldiği için bilmiyordu tabi.

"Gülmek istiyorum ama ne durumlar ne de olaylar buna izin vermiyor."

Derin bir nefes aldı Hyunjin.

"Gül Changbin. İçinde kalmasın gül."

Hyunjin'in dediğini duyan Changbin kahkaha atmaya başlamıştı. Gülerken bir yandan karnını tutuyor bir yandan ya yanına oturduğu Hyunjin'in sırtına birkaç defa vuruyordu. Gözünden bir damla yaş geldiğine bile şahit olmuştum.

See Memories ~hyunlix~woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin