-17-

113 21 1
                                    

Wooyoung

"San?"

"Ne dedin az önce?"

"Ne zaman geldin?"

San dolu gözleri ile bana bakarken hızla ayağı kalkarak yanına gittim ve kollarından tutundum.

"Wooyoung sen..."

"Hayır. San konuşalım mı lütfen?"

Kollarındaki ellerimi indirerek bana yaklaştı. Yıkılmış gibiydi. Hayır yıkılmıştı. Ölümümü öğrenmişti ve onun için bu hiç de kolay değildi. Ayrıca kendisi yüzünden olduğunu düşünüyordu.

"Wooyoung sen..."

Konuşamadı çünkü devamını getirmeye dili varmadı. Bakışlarını yukarı kaldırarak gözlerindeki yaşları geri gönderdi. Elleri elimi buldu.

"Wooyoung..."

Konuşamıyordu. Ağzından adım dışında bir kelime çıkmıyordu. Bana baktı. Gözlerimden akan yaşlar onda bir patlama etkisi yaratırken küçük bir hıçkırık kaçtı ondan. Bu hıçkırık ile gözlerindeki yaşlar özgür kalıp yanaklarından süzülürken ona daha çok yaklaşarak elimi yanaklarına koydum.

"San ağlama. Senin suçun değil."

"Benim yüzümden."

Elleri saçlarına çıkıp deli gibi çekiştirirken küçük bir çığlık atarak hızla ellerini saçlarından ayırdım.

"Benim yüzümden."

Acıyla feryad ederken onu kendime çekip sarılmaktan başka bir şey yapamıyorum.

"Hayır."

Sözlerim onun için bir etki etmiyordu. O sadece ölümümün onun yüzünden olacağını düşünüyordu.

"Wooyoung."

Sarıldığım beden sıkıca kollarını bana sararken ilk defa onun ağzından ismim bu kadar acı dolu bir şekilde dökülüyordu. Sadece öğrenmesi ile bu duruma düşen San eğer ölürsem daha kötü olacaktı. Benim ölümüm ile onun ölümünün uzadığını biliyordum. Ama o süre içerisinde sadece böyle olacağını düşünmek bile canımı çok yakıyordu. Onunla aynı zamanda benimde yanaklarımdan yaşlar dökülüyordu.

"Benim yüzümden."

Sesli sitemi ile daha çok yaş döküldü gözlerimden.

"Değil. Senin yüzünden değil."

İnanmıyordu. Dinlemiyordu. Sadece kendi suçu olduğuna düşünüyordu.

"San senin suçun değil. Olmayacak da. Sana onu kurtarıcağımı söyledim. Buna izin vermeyeceğimi söyledim."

Yanımıza gelen Felix benden ayrılan San'ın omzuna kolunu koydu.

"Felix lütfen izin verme."

Hıçkırarak söyledikleri ile ellerinden tutarak önünde diz çöktü.

"Felix lütfen izin verme. Sana yalvarırım. Lütfen."

Felix onu kolundan tutarak ayağı kalkması için çekiştirdi.

"Kalk lütfen. Buna izin vermeyeceğimi söyledim."

Ayağı kalkan San hala içli içli ağlıyordu. Onu böyle görmek beni de mahvediyordu.

"Şimdi yukarı çık. Elini yüzünü yıka ve biraz uzan. Zihnini topla ve buraya sevgilinin yanına geri dön. Geri dön ve onu yanından ayırma."

San tekrar bana dönerek sıkıca sarıldı. Benden ayrılınca parçalamak ister gibi dişlediği dudaklarının üzerine bir öpücük kondurdum ve anlımı onunkine yasladım.

See Memories ~hyunlix~woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin