-20-

99 16 2
                                    

Felix

Sehpanın üzerinde Yeosang'a bakan beden bana kendimi hatırlatıyordu. Birkaç ay önceki ben. Herkesi kurtarmak için sonuna kadar uğraşan ben. Bu defa tek olmadığımı bilmek yorgunken biraz dinlenebileceğimi hatırlatıyordu bana.

"Yeosang eğer seni buraya getirmemiş olsalardı içtiğin ilacın etkisinden sonra başına gelecek olan şeyleri dinlemeyi bile kaldıramazsın. Bu yüzden sinirini bir kenara bırak ve bizi anlamaya çalış."

Yeosang kafası karışmış ve korkmuş bir biçimde uzun uzun Wooyoung'un yüzüne baktı ve bakışlarını bana çevirdi.

"Ölecek miyim?"

"Hayır beni dinlemiyor musun sen?"

Wooyoung'un sitemle konuşması üzerine Yeosang eliyle yüzünü sıvazlıyarak gözüne düşen saçlarını elleriyle geriye doğru taradı.

"İlaç mı verdiler bana?"

"Sanırım kısa bir şok geçiriyor."

Endişe ile Yeosang'a doğru ilerleyen Jeongin titreyen ellerine bir bakış atarak onun geriye doğru yaslanmasını sağladı. Yanında oturan Jongho Yeosang'ın titreyen ellerini tutarak onu kendisine yasladı.

"Üzgünüm ölümden bahsetmek ona kötü şeyler anımsatıyor ve bu konuda biraz hassas. Onunla ben konuşurum."

Wooyoung elini anlına vurarak derin bir nefes aldı ve bir kenara koyduğu pirinç kekini iki lokmada bitirdi. Oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi ve benim gibi olduğu yerden diğerlerini inceleyerek analiz yapmaya çalıştı.

"Yardımı olmayacak gibi."

"Korkarak işleri batırmayı geçtim kabul bile etmeyecektir."

"Felix herşey birbirine karışıyor sanki."

"Yoluna girmesi için düzene sokmamız lazım o zaman."

"Bence Mingi'ler ifade verecek gibi duruyor."

"Sadece biraz daha uzaktan olanları izleyerek bize karşı güven hissetmesi lazım. Aynı Changbin gibi o da bize güvenecektir."

"Umarım en kısa zamanda bu gerçekleşir."

"Halledeceğiz."

"Aklıma bir şey gelmiyor."

"Korkutmaya ne dersin?"

Söylediklerim ile Wooyoung bana döndü. Kaşları çatıldı.

"Nasıl yani?"

"Park Ki Sang. Onu korkutmaya ne dersin? Bu sayede biz onun değil de o bizim ayağımıza gelir. Tek yapmamız gereken bir itiraf almak."

"Mantıklı. Olabilir."

"Hayır!"

Bir anda bağıran Bangchan ile irkilerek ona döndük. Sinirle yanımıza gelerek karşımızda dikildi.

"Ne demek onu korkutmaya çalışmak siz kafayı mı yediniz? Daha önce konuştuğum gibi siz sadece bildiklerinizi bizimle paylaşıyorsunuz. Olaylara dahil olmuyorsunuz."

"Zamanımız yok?"

"Felix çok tehlikeli."

"Başka çaremiz yok."

Karşımızdaki Bangchan işaret parmağını tehditkar bir şekilde bize doğru sallarken diğer eliyle cebinden telefonunu çıkardı.

"Sakın yerinizden ayrılmayın. Felix özellikle sen. Geçen sefer seni gözümün önünden ayırdım ve neredeyse ölüyordun."

See Memories ~hyunlix~woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin