-21-

86 17 5
                                    

"Sen bir gerizekalısın Seo Changbin. Gerizekalı."

Hâlâ kendini sakinleştirmeye çalışan Seungmin sinirle karşısındaki adamın göğsüne vurdu. Dişlerini sıkıyor ve sinirine hakim olmaya çalışıyordu.

"Ne geçiyor senin aklından ha? Ölmekmiş. Ne ölmesi ya ne ölmesi? Sen beni arkada bırakıp nereye gidiyorsun ya. Aylardır peşimden koşan sen değil misin 'seni seviyorum' 'şans ver bana' 'seni çok mutlu ederim' diyen sen değil misin peki? Bu mu senin aşkın? Bu kadar mı? İlk fırsatta beni böyle arkanda bırakıp gidecek miydin?"

"Seungmin"

Ona yaklaşmaya çalıştı Changbin ama Seungmin sinirle ona yaklaşan eline vurdu.

"Ne gibi boktan bir plan kurdunuz? Kim kurdu?"

"Seungmin sakin ol."

"Sakin falan olamam ya içeri bir girdim 'zaten ölsem Seungmin arkamdan üzülmez' diye saçma sapan birşeyler geveliyor. Nerden çıkardın bu saçma düşünceleri?"

Onu sakinleştirmeye çalışan Jeongin'in suratına bile bakmadan sinirini Changbin'den çıkarmaya çalışıyordu. Çoktan Changbin'e kapılan Seungmin duyduklarını kabullenemiyordu. Ne ara geldiklerini bile bilmiyordum ama Hyunjin'in bana olan kırgın bakışları ile konuşmalarımızı dinlediklerini anlamıştım. Ona kendimi tehlikeye atmayacağımı söylemiştim ama onun olmadığı ilk fırsatta arkasından plan kurmuştum. Kendimi de o planın merkezine.

"Seni hâlâ çok seviyorum Seungmin. Bak bu plan kimse kabul etmese bile elimizde olan tek plan ve tek çare. Eğer o adamı durduramazsak bunlar olmaya devam edecek. Ayrıca ben hemen öyle ölmüyorum. Evet ölme şansım var ve yüksek ama bunu yapmam lazım. Herkes için yapmam lazım. En azından aramızdan birinin buna cesareti olması lazım. Ama ölmemek için elimden gelen her şeyi yapacağıma dair sana söz veriyorum."

Seungmin'e yaklaşarak elini yanaklarına koydu ve anlını onunkine yasladı. Bu sayede sakinleşen Seungmin ile Changbin de rahatladı.

"Ayrıca eğer ölmezsem benimle çıkmaya söz verirsen geri geleceğimden de emin olabilirsin."

Söyledikleri ile ikisi birden kıkırdarken onu bu işin içine soktuğum için kendimden nefret etmeye başlamıştım. Daha fazla bu ortamda dik duramayacağımı anlayınca kendimi mutfağa attım. Boğazımdaki hıçkırıklara engel olamıyordum bu yüzden elimi ısırarak dindirmeyi denedim. Yanımdaki sandalyeye tutunarak dik durmaya çalıştım ama olmuyordu. Hayatım boyunca gördüğüm ölümler yetmiyor bir de başka insanların da hayatını riske atıyordum. Buna ben ve arkadaşlarım da dahildi.

Sırtıma konan el ile sakinleşmeye çalışarak arkamı döndüm. Bana dolu gözleri ile bakan Hyunjin'e bir süre baktım.

"Özür dilerim."

Masum bir gülümseme kondurdu dudaklarına. Aynı zamanda aşk dolu.

"Özür dilerim. Gerçekten özür dilerim."

Boş özürlerim ile ona bakarak beni affetmesini diliyordum ama o bana sanki 'suçlu sen değilsin' der gibi bakıyordu. Yaklaşarak elini belime sardı ve dik duramayan bedenimi kendisine yaslamamı sağladı. Elimle üstündeki gömleğe sıkı sıkı tutunarak kafamı göğsüne yasladım.

"Çok özür dilerim."

"Dileme."

Kulağıma fısıldayarak söylediği kelime ile hıçkırmaya başlamıştım. İçerdeki insanların hepsi benim yüzümden tehlikedeydi. Ama ben burada sadece özür dileyebiliyordum. Hıçkırıklarım daha çok artarken içerden gelen sesler kesilmişti bir anda. Ve kocaman evde sadece benim sesi hıçkırıklarım ve haykırışlarım yankılanmıştı.

See Memories ~hyunlix~woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin