-31-

85 12 20
                                    

Hyunjin ile odadan çıkmamız ile beni belimden tutarak lavaboların olduğu yere ilerletmişti. İçeri girip musluğa yaklaştı. Aynadan kendimi görmem ile şok olmuştum. Sarı saçlarıma kadar değen kan tüm yüzümde ve boynumda vardı. Arabada endişe ile kanlı ellerimi her yerimde gezdirmiştim ve kuruyan kan öylece kalmıştı. Ayrıca pantolon ve tişörtümdeki kan daha fazlaydı.

Musluğu açarak yavaşça elimi, yüzümü, boynumu ve kollarımı temizledi. Saçlarımdaki kan ise anca duşda giderdi çünkü sarı saçlarım kırmızı rengini tutmuştu. Umarım kısa sürede geçerdi.

"Sana yanımdan ayrılmamanı söyledim."

Aynadan gözlerimin içine bakan Hyunjin'e dönerek bedenine sardım kollarımı.

"Kurtarmam gerekenler vardı."

"Kendine dikkat etmen gerekti."

"Dikkat ettim."

Lavabodan çıkarak Wooyoung'un yanına gitmeye başladık. Wooyoung ve Yeosang sonunda uyanmışlardı ve uzanarak serumlarının bitmesini bekliyorlardı. Üç kişilik büyük odada Jisung biz odaya girince oturduğu yataktan kalkarak yanıma geldi ve hızla bana sarıldı.

"Felix iyiki varsın."

Kollarımı ona dolarken bakışlarımı Wooyoung'a çevirdim. Ona dönmem ile hızla bakışlarını benden çekti.

"Sizde iyiki varsınız."

Benden ayrıldıktan sonra inatla bana bakmayan Wooyoung'a bir adım attım. Yanındaki sandalyede oturan San ise sadece elini tutuyor ve onunla konuşmuyordu. Bir adım daha atarak yatağının yanına geldim ve çenesinden tutarak bana bakmasını sağladım. Neler olduğunu görmesini istedim. Zorla kendime çevirdiğim dolu gözlere baktım. Bir neden arıyordum. Ve bana bu nedeni vermeliydi. Hemde şimdi. Elimi çenesinden çekerek serum takılı eline sardım. Gözlerimi kapatarak ondan izin bekledim. Verilen izin ile aklıma doldu anılar.

Çatılı kaşlarım ile ellerimi ondan ayırdım. Planlarımızı öğrenmişler miydi? Ama nasıl?

"Nasıl öğrendiğini bende bilmiyorum ama onları öylece içerde bırakamazdım. Planda olan sadece Yeosang'dı ama o Jisung'u da öğrendi ve aldı. Ben..."

Durdu ve derin nefesler aldı. Dolu gözlerini bir tur odada gezdirerek tekrar benimkilere döndü.

"Tamam. Sakin ol."

Kafasını salladı usulca. Bu öylece kenara atılacak bir konu değildi. Bunu nasıl öğrenmişlerdi bilmeliydim.

"Diğerlerini kurtarmak bir yana kendimi bile tehlikeye soktum. Özür dilerim. Bi an korktum ve gitmezsem gerçekten dediklerini yapacağını bilecek kadar tanıdım onları. Özür dilerim."

Elimi saçına götürerek tutamlarını okşadım. Daha sonra gözlerinden damlayan yaşları sildim.

"Özür dileme. Hata yaparız. Bu olabilir. Önemli olan kimseye bir şey olmamış olması ve şu an herkes iyi."

Yanağındaki elime tutundu ve olumlu anlamda hafif hafif salladı başını. Burnunu çekti ve düşen bir damlayı daha sildi eliyle.

Herkes güvendeydi. O da dahil. Ayrıca yaşlı gözleriyle bana bakan Wooyoung'un ölümü oldukça ertelenmişti. Ayrıca birçok ölümde aynı şekilde.

"Nasılsın peki?"

Sorduğum soru ile rahatladı biraz. Ona sinirli ve kızgın olmamı sevmiyor olmalıydı.

"Daha iyiyim."

"Kanında yüksek miktarda sakinleştirici bulundu. Pek de iyi sayılmaz."

Çatık kaşları ile asabi bir şekilde konuşan Jeongin Wooyoung'un 'iyiyim' lafını çürütmüş oluyordu.

See Memories ~hyunlix~woosan~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin