"Bırak beni! Yardım edin!" Tahta parkenin üzerinde oturarak geri gitmeye çalışıyordun, bileğin az önceki düşüşün yüzünden hâlâ acıyordu ve ayakta duramıyordun. "Meleğim kimse seni burada bulamaz."
"Bırak beni lütfen. Yalvarırım." Karşında eğildi -keko pozu nsjsjsj-. "Ama mızıkçılık yaparsan olmaz ki... Yeni hayatımızda çok mutlu olacağız..." Tüm gücünle göğsüne vursanda ona işlememişti, yine de kucağına aldığı sen ile senin için hazırlanan odaya gitti.
_____________________"Güzelliğiniz kız kardeşimin ışığını söndürecek seviye de. Bu balonun gözdesi olacağınızdan eminim." Dietrich baloya gitmek için seni bizzat evinden almaya gelmişti. Neden bu kadar çabalıyordu anlam veremiyordun, suratında memnun bir ifade bile yoktu. "İltifatınız için teşekkürler."
Bir anlığına gözün eve kaydığında üvey annenin memnun bir şekilde gülümsediğini fark ettin. Hepsi senin başının altından çıkıyor değil mi?
Dietrich'in tuttuğun elinden destek alarak at arabasina bindin. Uzun bir gün olacak gibi.
~
Sarayın balo odasına açılan büyük ve geniş kapısından içeri girerek dans eden çiftlerle karşılaştın. Bu tarz ortamlarda çok bulunmadığın için yabancılık hissediyordun ama pısırık gibi kenarda da duramazdın.
İlk iş olarak Dietrich'in kız kardeşine selam vermen gerektiğini düşündün. "Şey kız kardeşiniz nerede? Onu da selamlamamız gerekir."
"Kraliçenin yanında." Pistin kenarında Historia ile esmer, yeşil gözlü ve hala çocuksu görünen vücuda sahip bir kız vardı. İkiliye yaklaştığınız da Historia seni fark etmiş ve yakın dostunu tekrar görebildiği için epey sevinmişti. "Seni tekrar görebilmek ne güzel sevgili Yn."
"Ben de tekrar karşılaşabildiğimiz için epey mutluyum."
"Kraliçe Leydi ile epey yakın olsalar gerek." Dietrich'in kardeşi sohbetinize dahil olmak istedi. Yumuşak ve tatlı sesi epey büyüleyiciydi ve rahatlatıcıydı. "Eski dost sayılırız. Bu arada ben Bay Rothschloud'un tek kızı Yn Rothschloud."
"Babanızı tanımamak ne mümkün? Ancak sizinle daha önce karşılaşamamıştık. Ben de Weldon ailesinin kızı Elvira Weldon."
"Tanıştığımıza çok memnun oldum Elvira." Elvira samimiyetin karşısında kanının kaynadığını hissetti. Seninle daha uzun süre sohbet etmek isterdi ama asıl dans başlamak üzereydi. "Dans başlamış gibi görünüyor. Ben kavalyemle eğlenceye katılıyorum o zaman."
Elvira kendisiyle yaşıt sayılan kavalyesiyle piste ilerlerken sizin de gitme vaktiniz gelmişti. "Bizim de-" Senin belirtmene gerek kalmadan Dietrich tutman için elini sana uzatmıştı. Gülümsedim ve elini kavradın. Piste geldiğiniz de ikiniz de birbirinizden olabildiğince uzak duracak şekilde pozisyon aldınız.
Keman sesini duyduğunuzda koreografi için hazırlanmıştın ama salonun bir köşesinde Levi'ı ve onun rahatsız edici bakışlarını fark ettin...
"Bir sorun mu var?" Endişeli yüzün Dietrich'in kafasını karıştırmıştı, bir hata mı yapmıştı? "Şey, birisini gördüğümü sandım da. Önemli değil."
~
Dans boyunca iğneleyici bakışları hep üzerindeydi. Bu şekilde bakmaya daha ne kadar devam edecek?
"Çok yeteneklisin." Dietrich'in kuru iltifatına odaklanıp gülümsedin. "Teşekkürler."
"Dietrich..." Dansın bitmesiyle Levi soluğu yanınızda aldı. "Yüzbaşı?" Dietrich de en az Levi kadar ruhsuz gözlerle karşılık verdi. "İzninizle sevgili yardımcımı almak zorundayım." Beni mi? "Korkarım izin veremem. Bay Rothschloud'a kendim eve getireceğime dair söz verdim." Levi öldürme içgüdüsüne karşı gelebilmek için epey çaba sarf ediyordu. Zaten yarım saattir senin güzel ellerine dokunuyordu, biraz daha seyrederse salondaki kalabalığı umursamadan Dietrich'in ellerini kıracaktı.
"Bay Rothschloud durumdan haberdar merak etmeyiniz." Daha fazla karışıklık çıkmasını istemediğin için araya girdin. "Sorun değil Dietrich Yüzbaşı ile geri döneceğim, benim adıma Elvira'dan özür dilersen sevinirim."
"Öyle istiyorsanız..." Dietrich her ne kadar durumdan hoşnut olmasa da daha fazla karşı çıkamazdı.
Levi memnuniyetle sırıttı. Ellerini cebine sokarak önden yürüme başladı, peşinden ona yetiştiğinde balo salonundan çıktınız. "Levi, sorun ne?"
"Hiiç~ sadece balo çok sıkıcıydı." Sarayın bahçesinde öylece ilerliyordunuz. Gece yarısına az kaldığı için etraf epey karanlıktı ve taşlı yolda önünü görmen senin için fazlasıyla zordu. "Levi-"
Levi yürümeyi bırakıp yeri izlemeye başladı. Hareketlerine bir anlam veremiyordun, bir şey söylemesini bekledin. "O adamla neden o kadar yakındın?" Sesindeki soğukluk içini ürpertti. Sanki karşında Levi değil de başka birisi vardı. "Öylesine eşlik ediyordu-"
"Öylesine..." Ayaklarından kendisini döndürüp seninle yüz yüze geldi ve iki adımlık mesafenizide kaldırarak yaklaştı. "Kalbimi o kadar kırdın ki Yn, sana fazla iyi davrandığımı fark ettim." Yavaş adımlarla etrafında gezinirken senin ellerin stresten terliyordu. Yutkundun, sebebini anlayamadığın korku bütün vücudunda karıncalanma hissi oluşturuyordu. "Levi, saçmalamayı keser misin?" Onunla hiç gelmemeliydim.
"Saçma?" Çenesini omzuna yasladığında rahatsızlık hissi daha çok seni sarmıştı. "Anlıyorum. O zaman şöyle yapacağız." Kafasını kaldırıp omzundan ayrıldı. Ne olduğuna bakmak için arkanı dönecektin ama omzuna batan iğneyle neye uğradığını şaşırdın. "Tatlı yolla olmayacaksa... Üzgünüm Yn..."
"Sen ne!?-" bacaklarını hissetmemeye başlayınca yere dengeni kaybedip yer düştün, düşmenin etkisiyle dizlerin kanamaya başlamıştı. Başın dönüyor, gözünün önüne siyah bir perde çekiliyor ve hissizleşiyordun. "Birlikte çok mutlu olacağız... Sadece sen ve ben... Sozsuza kadar..." Bayılmadan önce duyduğun son sözlerdi bunlar.