Başım dönüyor. Henüz kendine gelememişken gözlerini açabilmek için çabaladın. En son ne olmuştu? Balodaydın, dans ediyordun. peki sonra?..
At arabasının içinde yatıyordun, hâlâ kasların uyuşmuş hâlde ve kendinde değildi. "Mnh..." Kendini kalkmaya zorladın ama oturduktan sonra gözlerin tekrar karardı. Islık sesi ile çalınan ezgiyi yeni yeni duymaya başlamıştın. Levi... "Siktir... Ne halt yiyor bu..? Beni mi kaçırmaya çalışıyor..?" Tüm vücudunu saran korku mu yoksa ilacın etkisi mi seni titretiyordu emin değildin.
Ses çıkarmamaya çalışarak küçük camın önünü kapatan perdeye uzandın. Hiç değilse nereye götürüldüğünü anlayabilirdin belki. "Ağaçtan başka bir şey yok mu?" Ne kadar etrafı incelesen de görüş açında sadece uzun ağaçlar vardı. Tamamen ıssız bir orman, kuşların cıvıltısından ve rüzgarın ağaçların arasından geçerken çıkardığı hışırtı dan başka ses bile yoktu.
Koltuğuna geri oturdun ve düşünmeye çalıştın ama adrenalinin aşırı derecede salgılanması yüzünden doğru düzgün düşünemiyordun bile. Seni nereye götürüyordu? Neden götürüyordu? Para için mi? Hayır. Eğer Levi'ı biraz bile tanıyorsan onun böyle bir şey yapmayacağını biliyor olman gerekiyordu. Öyleyse istediği ne?
"Birlikte çok mutlu olacağız..."
Sana böyle söylemişti değil mi? Yoksa... "Hayır... O böyle birisi değil." İnkar etmeye çalışsan da gerçek gün gibi ortadaydı. Sapık bir yanderenin eline mi düşmüştün yani? "Tanrım ne yapacağım?"
At arabası yavaşlayarak en sonunda durdu. Levi'ın arabacı koltuğundan atlamasının sesini duymuştun. "Buraya geliyor." Levi tam sağ kapıyı açacakken sol kapıyı hızla açıp arabadan atladın ve tam tersi, geldiğiniz yola doğru koşmaya başladın. "Oi! Bekle!" Levi başta şaşırıp ne olduğunu anlayamasa da hızla peşinden koşmaya başladı.
Topuklularını rasgele fırlatıp düz yoldan ilerlemeye devam ettin. Yağan yağmur kahverengi toprağı yumuşak ve çamurlu hale getirmişti ayaklarınız çamura bata çıka koşuyordunuz. "Yn! Dur!"
"Uzak dur benden!"
"Kaçmayı kes! Yoksa hiç nazik olmayacağım!"
Pislik herif! Ne kadar çabalasan da ondan kaçamayacak olman kaçınılmaz bir gerçekti ki zaten çok geçmeden tökezlemeni de fırsat bilerek kolundan sıkıca tutup kendisine çekmişti. "Bırak!"
"Uslu dur Yn!" Anlık gelen gücünü Levi iterek harcadın ama arkandaki eğimi fark etmediğin için bir metrelik yükseklikten yuvarlanarak yere düştün. Hatırladığın son şey Levi'ın korku dolu yüzüydü.
•°•★•°•
Bilincin tekrar yerine gelmeye başlamıştı. Bulanık görüşünün izin verdiği kadar çevrende olup biteni algılamaya çalıştın. Birinin kucağında kulübe benzeri bir eve giriyordun. Gözlerini hızla açtın. "Bırak beni!" Bacaklarımı sallayarak dengesini kaybettirmeye çalıştın ama bu burkulmuş ayağının daha da acımasından başka bir işe yaramadı. Levi Ackerman'ı devirmek bu kadar kolay olamaz. "Yn eğer yaramazlığa devam edersen hiç iyi şeyler olmayacak."
Sesi daha önce hiç duymadığın kadar korkutucuydu. Onunla dalga geçtiğin için utanıp kızaran Levi neredeydi? "Levi bırak beni lütfen!" Çırpınsan da ağlasan da Levi için bir değeri yoktu. Umursamadan kulübeye girdi ve salonla mutfağın birleşik olduğu ana bölümden geçerek odalardan birisine girdi. Bacağın buruk olduğu için seni nazikçe yatağın üzerine bıraktı. "Ne istiyorsun benden!? Para mı!?"
"Hayır sevgilim. Sadece seni." Ağlamamak içim kendini zor tutuyordun. Levi, ona bakman için ellerini yanaklarına koyarak başını kaldırdı ama direndin. En sonunda sabrı tükenen Levi canının yanmasını umursamayarak ve tırnaklarını bastırarak çeneni kavradı. "Buna alışsan iyi edersin Yn." Büzüşen dudaklarının arasından sesin tıslayarak çıkmıştı "Asla."
•°•★•°•
"Ayağını ver." Ayağını sarmak için bulduğu bir kumaşla tekrar yanına gelmişti ama sen kendini sakladığın yorgandan çıkmayıp sırtın ona dönük yatmaya devam ettin. "Yn bana ayağını ver yoksa bileğin zarar görecek."
"Sana ne?" Levi iç çekti ve yatağın kenarına oturup açıkta kalan saçlarınla oynamak istedi ama yorganı kafana kadar çekip ona engel oldun. "Yn ben hâlâ nazikken sınırlarını zorlamasan iyi edersin."
"Gitmeme izin ver, söz kimseye bir şey demem."
"Gidersen seni o pisliğe verecekler sevgilim, buna izin veremem." Yorganı üzerinden atarak hışımla Levi'a döndün ve oturur pozisyona geçtin. "Normal insanlar gibi bana ilan-ı aşk yapabilirdin aptal herif! babam zaten vermeye dünden razı olurdu!" Sinirden ve akmaması için çabaladığın gözyaşlarından dolayı gözlerin kızarmıştı. Hâlâ Levi'a karşı bir şeyler hissediyor muydun emin değildin ama şu an aşırı öfkeli olduğunu söylemek yanlış olmazdı. "Yn'ciğim düşünme artık bunları..."
Bu kadar rahat olmasına şaşırmadan edemedin. Ülkenin en önemli ailelerinden biri olan Rotschloud'lardan birisini kaçırmıştı ama rahat bir tavırla kafasını dizlerine koydu ve gözlerini kapattı. "Sadece birlikte uzun yaşayalım..."
"Çoktan ölüm fermanın verildi ama sen bilirsin..."
"Henüz beni öldürecek kadar cesuru yok, rahat ol." Doğru. Ne de olsa kim Paradis için çok değerli olan bir hazineden vazgeçmek ister ki?