"Hanımım Levi bey teşrif etti." Kahya Levi'ın gelişini sana haber edince istemsiz gülümsedin ve onu karşılamak için bahçeye indin. her şey çok hızlı gelişmişti ama çok fazla sorun çıkmadığı için seviniyordun. Sadece ileriye odaklanıp evliliğini ve ailenin işlerini düşünmeye kara verdin.
"Hoş geldin Levi." Levi gülümseyerek sana yaklaştı. "hoş buldum sevgili eşim." Levi'ın eşi olmaya alışmanın çok uzun sürmeyeceğini hissettin.
Hizmetçiler eşyaları taşırken sen de Levi'a babanın odasına kadar eşlik ettin. Acaba ne konuşacaklar? İkisini arasında geçecek olan sohbeti merak etsen de onları yanlız bırakarak ayrıldın.
"Buyrun oturun Bay Ackerman."
"Levi. Resmi olmamıza gerek yok, bana sadece Levi diye hitap edebilirsiniz." Baban tebessüm etti ve Levi'a oturmasını işaret etti. "Peki Levi."
"Kısa keseceğim Levi." Babanın yüz ifadesi ciddileşince Levi da gerilmeye ve ağzından çıkacak kritik cümleyi duymaya hazırlandı. "Thomas'ı senin öldürdüğünü biliyorum."
Hass...
"Yani? Bunu isteyen zaten sizdiniz." Geri adım atmayarak ciddiyetini korudu. Bu mesele açıldığına göre mutlaka altında bir şantaj veya tehdit olmalıydı yoksa neden kendisi içinde riskli bir meseleyi gün yüzüne çıkarsın ki? Üstelik bu adamla hiç yüz yüze bile gelmemişken... Nereden anlamıştı ki?
"Haklısın... Ancak senin gibi birine kızımı emanet edebilir miyim?" Bu aşağılanma hem Levi'ın hoşuna gitmemiş hem de hak vermişti. O kimdi ki senin gibi bir İlah'ın yanında?
"Sadece gözümü korkutmaya çalışıyorsunuz. Bu işin sonunda Yn'ile güzel bir yuvamız olacak zaten." Baban kendisini ezdirmemek için tekrar karşı atakta bulunacaktı ama nedeni bilinmez bir baskınlık hissi sanki boğazını düğümlemişti. Levi'ın ifadesiz yüzüne zıt boğucu bakışları üstünlüğü sağlıyordu.
"Bana vakit ayırdığınız için teşekkürler efedim, izninizle Yn'nin yanına gitmeliyim." Levi bu gerici sohbeti daha fazla uzatmayarak ayağa kalktı ve selam verip çalışma odasını terk etti.
Babanın içine kuşku tohumları ekilmişti bile acaba yanlış mı yapıyordu?
"Yn." İsmini duymanla yürüdüğün koridorda durdun ve arkana döndün. Levi'ı ilke kez üniforma dışında günlük kıyafetlerle görüyordun hatta resmi duran saçları bile bu kez işlemsiz dağınık hâldeydi. "Levi?"
"Belki biraz vakit geçiririz diye yanına gelmek istedim." Etrafta kimsenin olup olmadığına emin olmak için göz gezdirdin. "Gel benimle." Levi'ın elini sıkıca tuttuktan sonra hızlı adımlarla onu da kendinle birlikte bir yerlere sürükledin.
En üst kata yani kimsenin uğramadığı yere geldiğinde en dipteki odalardan birisine girdin ve kapıyı kapatıp delikte duran anahtarla ikinizi de içeriye kilitledin.
"Yn?.." Levi şaşkındı. Fesat birisi olmadığı için yapmak istediğini anlamamış cevap beklercesine yüzüne bakıyordu. "Levi... Neden biraz vakit geçirmiyoruz?..." Kollarını cilveli bir edayla Levi'ın boynuna doladın ve kalçalarını ona iterken geriye yüzüne bakmak için yaslandın.
Ne demek istediğini yeni yeni idrak eden Levi'ın gözleri şaşkınlıkla açıldı ve yanakları kızardı. "Bu-bu biraz ani değil mi?"
"Zaten bir hafta sonra düğünümüz var Levi."
"Ha-haklısın..." Ellerini göğsüne indirdin ve seninle birlikte arkanızdaki yatağa kadar ittin. "Biraz eğlenmek fena olmaz." Normalde çekingen birisiyken kendinden böyle bir performansı beklemezdin ama şu anda eğlenmeye fazlasıyla ihtiyacın vardı üstelik Levi gibi birisinin senden gelen yönlendirmeler doğrultusunda hareket etmesi baskın olma arzunu daha fazla arttırıyordu.