|12|

14.8K 524 111
                                    


Sesi tam da arkamda yankılanırken bütün bedenimin âdeta baştan sona kadar uyuştuğunu hissetmiştim. Bir sıcaklık dalgası yavaş yavaş bedenimi esir altına almaya başlamıştı.

Arkamdaydı. Yıllar önce kendi elleriyle beni idam ettiren adam şimdi tam yanı başındaydı. Elim kolum sanki bağlanmış gibiydi. Ne tür bir çaresizlik içerisindeydim bilmiyorum ancak canım bir kez daha eskisi gibi yanmıştı.

Yutkunamıyordum bile. Boğazım düğüm düğüm olmuştu. Nefes almamı zorlayacak derece canımı fazlasıyla yakmaya meyilliydi. Öyle bir durmuştu ki zaman tüm sesler anlamını yitirmiş gibiydi.

Ayaklarımdan başlayıp bütün bedenime etki eden titremeler yavaşça kendisini belli ederken parmaklarımı avuç içlerime doğru bastırmıştım. Kendimi kontrol edemiyordum bir türlü.

Her şey sanki soyutlanmış gibiydi. En kötülerinden biri de unutmamı sağlayan sesini yıllar sonra tekrardan bana hatırlatmasıydı. İnsan sevdiğini unutmazdı fakat buna mahkûm ederlerdi.

Beni en çok da kendine mahrum bırakmıştı sırf bana ceza olsun diye ancak en büyük cezayı ben,bana yaşattığı onlara şey yüzünden her gün çekiyordum zaten ve o'nun bundan da haberi yoktu.

Sessizce geçen süre içerisinde arkamda duyduğum adım sesleriyle beraber nefsim adeta ciğerlerimde takılıp kalmıştı. Kendimi her ne kadar o'nun karşısında güçsüz durmamak için diretsem de gözlerimin yavaş yavaş yandığını hissediyordum.

Tırnaklarımı daha da avuç içlerime doğru bastırarak beklemeye başlamıştım. Artık buraya kadardı. Geçmişim ne yapıp edip pençelerini yakamdan çekmemişti.

Sert bir soluk tam da yanımda duyduğum esnada önümden iri cüssesiyle beraber geçerek masasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Bir iki adımda masasına vardığında üzerinde bulunan telefonu eliyle kavradığı gibi cebine koymuştu.

"Lafımın ikiletilmesinden hiç hoşlan-

Sinir ve öfke barındıran ses tonuyla konuşmaya başlamıştı ki bakışları tam da bu saniyede gözlerime değdiğinde sözleri de yarım kalmıştı beni geçmişte yarım bıraktığı gibi.

Gözleri gözlerimde kaldığı sırada bunu hiç beklemediğini biliyordum çünkü ben de beklemiyordum. Ve üç yıl sonra ilk defa karşı karşıya gelmiştik.

Hiçbir şeyi okuyamıyordum gözlerinde. Ne bir şaşkınlık ne bir özlem ne de bir sevgi kalmıştı. Hissiz gibiydi. Yaşama tutunduğum o gözler şimdi beni öldürmeye meyilli gibi bakıyordu.

O gördüğüm hissizlik yavaş yavaş kendisini nefret, öfke hayal kırıklığıyla bakarken alnında oluşan birkaç damardan ötürü kendisini sıktığını anlamıştım.

"Ne işin var senin burada!?"

Ağzından tıslarmış gibi öfkeli bir şekilde yüzüme doğru konuşurken gözlerime bakmayı sürdürdüğü esnada kendisini daha fazla tutamadan masasının üzerine elini sertçe geçirmişti.

"Hangi yüzle lan!! Hangi yüzle karşıma çıkarsın sen!!"

Ellerini sertçe saçlarının içerisine doğru daldırırken yalnızca tepkisiz bir şekilde ona bakmayı sürdürmüştüm. Demiştim ya zamanla hissizleşmiştim.

Karşımda sinirden deliye dönen adamdan bakışlarımı yavaşça çekerek elimde resmen buruşmuş olan kağıdı onun masasına doğru ilerleyerek üzerine bırakmıştım.

"İstifa kağıdım." Diyerek gözümle kağıdı göstermiştim.

O ise dediklerimden ötürü bakışlarını birkaç saniye kağıda indirip tekrardan benimle buluşturmuştu öfke saçan gözlerini.

ACIVÂRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin