Herkese merhaba Ballarım umarım iyisinizdir. Ben çok iyiyim. Çok fazla uzatmak istemiyorum aslında ancak şunu söylemeliyim ki dünkü bölümle alakalı çok mesaj alıyorum. Biliyorum uzun zamandır bu bölümü bekliyorsunuz ancak dünkü yayınladığım bölüm içime hiç sinmedi ve Alya gibi güçlü bir kadına bu bölümü uygun görmedim. Bu yüzden de daha güzel bir bölümle geldim umarım beğenirsiniz iyi okumalar herkese.
Bu şehirde bize umut yok,
Bu şehirde güneş çoktan batmış!******
"İçinde bir yerde olduğunu biliyorum Alya... tutunmamak için binbir çaba sarf etsen dâhi ruhunun en ücra köşelerinde bir yerlerde gücünü sakladığını biliyorum güzel kızım..."
Tutunmamak için binbir çaba sarf ettiğim kendi eksenimden kirli çarşaflarla bezelenmiş bu gezegende var olmamak için yalnızca çırpınıp duruyordum. Geri dönmek zor değildi, zor olan bendim, zor olan batıp çıktığım bu balçıklarla süslenmiş olan evrene bir daha aynı emarelerimi taşıyor olacağımdı.
Kaç ay ya da yılın geçtiği önemli değildi. Sürekli aynı sesleri duymak artık alışkanlık yaratmıştı yalnızca.
"Tutun Alya.... tutun ki içine gömülen karanlığı alsın aydınlığın. Biliyorum beni hissediyorsun. Biliyorum duyuyorsun da.Kurtulmak belki de ölüm geliyor şimdilik. Ama güçlü kadınlar için ölüm kurtuluş değil, kimse için değil. Hayatta tüm imkansızlıklara rağmen var olabildiğinde kurtuluşun sadece kendindir."
Sahi kurtuluşum yalnızca hayata geri dönmek miydi? Gerçekten de istiyor muydum bunu? Tekrardan yaşadığım acı tesadüflerle yüzleşebilecek miydim? Kaldırabilir miydim tüm yaşadığımı zannettiğim yalanlarla?
"Savaşmak senin için en kolayı Alya, sen ise zoru seçiyorsun... kendini kapana kısılmış biri gibi hissediyorsun biliyorum. Yeni hayatın ve var olan yaşamın arasındaki ince bir çizgide dolanıp duruyorsun. Eğer bir gün kaldığın yerde durursan nelerle mücadele ettiğini hatırlat kendine. Nelere rağmen hayata tutunduğunu bir kez daha kazı ruhuna, kazı ki gücünü tekrardan göster seni bekleyen bu küçük kız çocuğuna."
O'nun dediği gibi de olmuştu. Şimdi kaldığım yerdeydim. Burada yeni hayatımda beni bekleyen mucizelerle mi olucaktım yoksa var olan yaşantımın bana ne getireceğini bilmez bir şekilde olacakları yalnızca seyredip görecek miydim?
Bu kararın nelere sebebiyet vereceğini biliyordum. En zoru da buydu zaten. Beni içine çeken öyle güçlü bir akıntı vardı ki çırpınmıyordum ancak gitmemi istemiyormuş gibi sanki sürekli beni bu bataklığa bağlamıştı. Sürekli içerisinde çırpınıp duruyordum boğulmamak adına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIVÂRİS
حركة (أكشن)"Sen beni terk edip kendine yeni bir yuva kurarken benim yuva kuracağım bir ailem yoktu. Senin her zaman yanında olan bir sürü insan vardı!! Ben burada kalmakla yetinebildim sadece. Acımı bile kimseyle paylaşamadım ben. İşte aramızdaki en büyük fark...