|3|

19.3K 587 18
                                    

Onlarca ses yankılanıyordu beynimin en ücra köşelerinde. Halbuki her birini gömmemiş miydim bu ezbere bildiğim çıkmazın dikenli tellerine.
Canımı acıtıyordu yalnızca batan her bir acı.

İyileştiğimi zannediyordum ancak yanılmıştım. İyileşemedim çünkü unutamamıştım. Geçmek bilmiyordu bir türlü. Belki de geçmesini istemiyordum. Yoksa beni ayakta tutan hiçbir şey olmayacaktı bunu biliyordum.

Söyleyemiyordum beni yakıp kavuran bu çaresizliği. Ancak ağlayabiliyordum. Belki de böyle konuşuyordum içimdeki acıları.

Ama dindiremiyordum. Çünkü dinmezdi biliyorum. Eğer bir gün biteceğini bilseydim yalnızca unutmak isterdim. Hislerimi, yaşadıklarımı. Daha doğrusu yaşayamadıklarımı.

Unutulmuyordu. Çünkü kabullenmiştim. Kabullenen insan bir kere unutmazdı. Başka bir yolu da yoktu. O yola girecek kadar gücüm de kalmamıştı zaten. Çünkü tükenmiştim.

"Ayşe gel buraya oturalım."

Oturduğum bankın yanında işittiğim sözlerle gözlerim halâ açılmazken denizin o ferah kokusunu ciğerlerimin içerisine yavaş yavaş çekmeye başlamıştım.

Yalnızlığımı paylaştığım tek yerdi bu sahil bu bank. Bir tek burada kendi kendime dertleşirdim. Deniz de rüzgar da beni anlardı. Anlamasaydı ne diye bu kadar hırçınlaşırdı. Ne diye rüzgar bu kadar sert eserdi ki?

Saçlarımdan içeriye doğru süzülen rüzgar daha da mayışmamı sağlarken nereden aklıma bile geldiğini anlamadan anılar bir bir gözlerimin önüne serilmişti.

İşte bundandır ki kaybedeşim. Yaşadığım onlarca iyi anılar yalnızca bir kabusla bile tepe taklak olabilirdi. Bu yüzden de hiçbir şey için çabalamıyordum. Çünkü sonucunu, çektiğim bedelle çok iyi bir şekilde ödemiştim.

Geçmiş

Şirkete adımımı atar atmaz çantamı daha da sabitlemeye çalışırken karşıya baktığım esnada onlarca kişinin bakışlarına maruz kalmıştım.
Bir saniye bile sürmemişti ki her biri hızlıca önlerine dönerek işlerinin başına geçmeye başlamıştı.

Çünkü bir kere buraya daha ilk kez geldiğimde onlarca insanın bakışlarından çekindiğimi Cihan hemen anlamış ve bütün çalışanlarını ben gittikten sonra uyarmıştı her ne kadar bunu yapmamasını söylesem bile.

Ama eşimi iyi tanıdığım için ne kadar inatçı olduğunu da çok iyi biliyordum. Eninde sonunda yapmıştı zaten. Bu yüzden de artık hiçbiri Cihandan dolayı bakmıyordu.

Ben de daha fazla burada beklememek için hızlı adımlarla asansöre doğru giderek açık olan yere hiç beklemeden binmiştim. Gideceğim katın tuşuna basıp beklemeye başlamıştım heyecanla.

Asansör yukarı katta durduğu sırada içinden çıkarak Cihan'ın odasına doğru ilerlemeye başlamıştım. Görüş açıma giren Sibel hanımla yüzümde samimi bir tebessüm oluşurken o da tıpkı benim gibi tebessüm etmişti.

"Hoş geldiniz Alya hanım. Cihan bey içeride sizi bekliyor."

Dediği esnada başımla onu onaylayarak içeriye doğru adımlamaya devam etmiştim. Birkaç adımda ulaştığım kapının yanında gördüğüm isimle kalbim bir kez daha teklemişti.

"Cihan Aksoy"

Yazıyı içimden bir kez okurken daha fazla beklememek için elimle bir kez kapıyı tıklayıp yavaşça içeriye doğru girmiştim. Kapıyı açar açmaz bilgisayarın başında duran adamın bakışları hızlıca beni bulurken yüzünde yer edinen o sinirli yapı yerini tebessüme bırakmıştı.

"Hoş geldin meleğim."

Oturduğu yerden hızlıca ayaklanarak yanıma doğru ulaştığı sırada tek eliyle belimi kavrarken diğer elini de saçlarımın üzerine yerleştirmişti.

"Çok özledim seni."

Boynuma vuran sıcak nefesleriyle konuşurken ben de hiç beklemeden ellerimi boynuna dolamıştım.

"Ben de seni çok özledim Cihan."

Boynumda soluklanan nefesleri yavaş yavaş kesilirken bu sayede de başını çektiğini anlamıştım. Yüzünde alınmış bir çocuğun ifadesi mevcuttu.

"Cihan?"

Sorarmış gibi konuştuğunda yüzümdeki o tebessüm daha da artmıştı. Başımıı aşağıya doğru usulca indirerek yanaklarımın kızarıklığını gizlemek istemiştim.

"Kocam."

Kısık çıkan sesimle fısıldamıştım. Bu bile renkten renge girmeme yeterdi bence.

Çenemde hissettiğim parmaklar sayesinde başım yavaşça yukarıya doğru kalkarken bakışlarım bir çift siyah kuzgunilerle göz göze gelmişti.

"Duyamadım?"

Sabırsız çıkan sesiyle daha da utandığımı hissederken içime derin bir nefes çekerek bakışlarımı hemencecik karşıdaki tabloya değdirmiştim.

"Kocacım."

Tabloda duran bakışlarım bu sefer Cihan'ı bulurken yüzünde gördüğüm o anbean değişikliğe şahit olmuştum. Tebessümü daha da genişlemişti.

Çenemde bulunan eli yavaş yavaş yanağıma yerleşirken göz temasını hiç kesmeyip dudaklarını usulca alıma bastırmıştı.

"Kocan seni çok seviyor ama onu ne yapıcaz?"

Yavaşça dudaklarını alnımdan çekerek bir kez daha yüz yüze gelmemizi sağlamıştı. O keskin hareleri yalnızca benim gözlerime bakarken yumuşuyordu.

"Hmm bilmem ki ne yapmak istersin sevgilim?"

Yutkunduğunu adem elmasının aşağı yukarı doğru hareket etmesiyle anladığımda yalnızca gözlerimin içerisine bakmaya başlamıştı. O kadar güzel bakıyordu ki kendimi o siyahlarda kaybolmuş hissediyordum.

"Bir şey yapmama gerek yok çünkü sana zaten aşığım Alya."

Saçlarımdaki elleriyle beni birazcık daha kendisine doğru çekip tekrardan sarılmamızı sağlamıştı. Burnunu saçlarımın arasında hissederken gözlerim benden bağımsız bir şekilde kapanmıştı.

"Doyamıyorum ki anasını satayım."

Kendi kendine birkaç laf ederken sonunda yavaşça bedenimden ayrılmıştı tekrardan.

"Mahvediyorsun beni güzelim."

Yakıcı ses tonunu işittiğimde baştan sona doğru vücudumun elektriklenmesine engel olamamıştım. Resmen ayakta zor duruyordum.

"Valla ben bir şey yapmadım ama mahvolan sensin."

Gözlerini gözlerimden hiç çekmeyip bir adım daha atarak ayak dibime girdiğinde yüzümün her bir ayrıntısında bakışları dolanmaya başlamıştı.

Elini usulca yüzüme doğru yaklaştırıp baş parmağının tersiyle yanağımı okşamıştı. Bakışları bu sayede yanağımdayken şimdi ise yavaşca gözlerimi bulmuştu.

"Çünkü beni mahvden sensin Alya."

Şimdiki Zaman

Acı bir tebessüm dudaklarımda peyda olurken gözlerimi yavaşça açmıştım sonsuz maviliğe bakarak. Bana her zaman beni mahvettiğini söylerdi. Tabii ki güzelliğimden ya da huylarımdan dolayı dediğini biliyorumdum.

Ancak bir gün gerçek çıkabileceğini hiç düşünmemiştim. Ona göre mahvetmiştim her şeyi. Özellikle de kendisini. Ancak bilmediği bir şey vardı o da asıl mahvettiği kişinin ben olduğumdu.


























Okuduğunuz için teşekkürler Ballarım 💕

ACIVÂRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin