Kalbimde yer edinen derin sızıyla birlikte nefesimin âdeta kesildiğini hissetmiştim. İçim acıyordu. Halbuki ben zamanla buna da alıştım zannetmiştim.
Bir yumru oturmuştu yüreğimin tam orta yerine. Yutkunsam geçerdi belki ancak gücüm dâhi kalmamış gibiydi. Yalnızca yüzümü buruşturmakla yetinmiştim.
"A-alya sen ne zaman-
"Artık bunun bir önemi yok ki anne."
Konuşmasını yarım bıraktığım kadına sessiz çıkan sesimle konuştuğum esnada sadece nefes seslerimizin duyulduğu bu odada bakışlarım bir kez daha onu bulmuştu.
"İlk gördüğünde ne hissettin, acıdın mı yoksa bana?"
Acı ve öfkenin gölgesi gözlerime de yansırken kavramış olduğum yatak örtüsünü daha da sıkmıştım gücüm olmasa bile.
Yüzünde söylediğim sözlerden ötürü şaşkınlık oluşurken üzerime doğru hızlıca bir adım atmıştı.
"Hayır, hayır acımadım sana, sadece görünce seni öyle şaşırdım. Neden söylemedin bize daha önce?"
Ellerini iki yana doğru sallayarak kendisini ifade etmeye çalışıyordu. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum. Hatta orada üzüldüğünü bile görebilirdim onu hiç tanımasaydım.
Derin bir sessizlik tekrardan hakimiyeti altına almıştı her ikimizi de. Her ne kadar istemesem de göz yaşlarım usul usul akmaya devam ediyordu.
"Söyleyemedim çünkü siz de inanmayacaktınız. Siz de bana diğer herkes gibi arkanızı dönecektiniz."
-Bir şekilde hallede-
Sözünü bitirmeden hızlıca lafını kesmiştim.
"Halledemezdin, halledemezdiniz!! Kimse bir şey yapamazdı. Hani soruyorsun ya neden bize söylemedin diye? Neden biliyor musun? Çünkü o kadar çok alışmışım ki çektiğim acılarla tek başıma mücadele etmeye, bir başkasıyla nasıl paylaşılabilir onu bile bilmiyorum."
İki elimi de yüzüme doğru yerleştirerek görmesini engellemiştim akan göz yaşlarımı. Ancak gözlerimi kapattığım an aklıma gelen şeyle birlikte daha da akmaya devam etmişti.
"Anne hani bir daha gelmez demiştin.."
Usulca boynuma doğru yol alan sıcak damlaları soğuk tenimin üzerinde hissettiğim an bedenime bir ürperti gelmişti. Üşüdüğümü hissetmiştim.
"Giden bir kere gelmez demiştin ama geldi biliyor musun? Ve gözleri bir kez olsa bile bana değmedi. Yalnızca uzaktan izleyebildim onu. Hiç değişmemişti. Yeni bir ailesi olmuştu, hatta baba olmuştu. Kucağındaki çocuk ona baba dediğinde içimde oluşan acıyı sana tarif etsem senin bile canın yanardı."
Nefes alamadığımı hissettiğim esnada ellerimi yavaşça yüzümden çekerek gözlerimi karşımda duran kadına doğru çıkartmıştım.
"Bazen böyle düşünürdüm kendi kendime acaba nasıl baba olur diye Cihan. Yakışır mıydı ona ya da çok sever miydi onu da beni sevdiği gibi..."
İçime derin bir nefes çekerek dışarıya doğru yavaşça bırakmıştım sıcak soluklarımı.
"Anne tahmin edemeyeceğim kadar çok yakışmıştı biliyor musun? Çok güzel bir baba olmuştu. Böyle onu bir sarmalayışı vardı ki hakkım olmasa bile kıskandım."
Başımı yavaşça sağa sola doğru sallamıştım.
"Ben hiç böyle tahmin etmemiştim. Beni öyle bir bırakmıştı ki bir daha gelmeyeceğini, bir daha görmem diye düşünmüştüm hatta onunla aile oluruz zannetmiştim ama o zaten kendi ailesini kurmuş."
Zihnime nüfuz eden görsellerle birlikte daha fazla dayanamayacağımı anlarken hızlıca yataktan destek alarak ayağa kalkmıştım.
"A-alya iyi değil gibi-
"İyi değilim!! Hiçbir zaman da iyi olmadım zaten. Sadece iyiyim diyerek hepinizi kandırdım tamam mı!! Hepinizi!! Yıllarca iyi olmayı bekledim ama olamadım, tıpkı diğerleri gibi bunu da başaramadım."
Adeta boğazım yırtılırcasına bağırarak konuştuğumdan ötürü yüzüm ve bedenimdeki soğukluğun yerini sıcaklık alırken yavaşça bakışlarımı annemden çekerek karşımdaki gardropa çevirmiştim.
"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum, ama çok üzgünüm gerçekten Alya."
Çıt bile çıkmayan odada o'nun sesini işitirken daldığım yerdeki bakışlarım usulca onu bulmuştu. İfadesizce gözlerinin içerisine bakıyordum. Tüm duygularımı yitirmiş gibi.
"Üzgünsün.."
Sesimi ben bile zar zor duyarken karşımdaki kadın ise duymuş olucak ki hızlıca bana doğru gelerek kolumu yakalamaya çalışmıştı ancak seri bir şekilde bedenimi geriye doğru çekmiştim.
"Ben de üzgünüm ama bu ne saçlarımı geri getirebilecek ne yarım kalmış onca hayallerimi ne de elimden alınan annelik duygusunu..."
Son sözüm üzerine yüzü adeta dumura uğrarken hem deli gibi ağlayıp hem de kendi kendime gülmeye başlamıştım delirmişcesine.
"Hatırlıyor musun daha babası bile öğrenemeden sen öğrenmiştin bebeğimi. Daha varlığını bile söyleyemeden ben sana ölüsünün haberini verdim o'nun. Nereden bilebilirdimki o'nun aslında benim için bir mucize olduğunun."
Yüzleştiğim şeylerle birlikte gülmelerim yavaş yavaş kaybolurken sağ gözümden çeneme doğru süzülen yaş kadar içimin yandığını hissetmiştim.
"O da beni diğerleri gibi terk ederken d-doktor bir daha anne olma ihtimalimin %20 hatta daha düşük olduğunu söyledi. Ben üç yıldır rahîm kanseriyle mücadele ediyorum o küçük ihtimalin bile kaybolmaması için. Yoksa çoktan almışlardı rahmimi."
Yıkılmış bir vaziyette yüzleştiğim onca gerçeklerle beraber bir yumru tam göğsümün ortasına otururken aldığım nefesin ciğerlerime ulaşamadığını hissetmiştim. Gücüm bedenimden çekilmişti.
"Belki de acı çekmemi görmek istemediği için o da bırakmıştır beni."
Ayaklarım beni daha fazla taşıyamazken geriye doğru birkaç adım giderek ilk başta ellerimi yatağın üzerine yerleştirip kendimi yavaşça bırakmıştım.
"Çok kıskandım, hakkım değildi ama çok kıskandım anne. Sarıp sarmaladığı çocuğu gördüğümde kendi kızımı hayal ettim ben. Onu da böyle sarmalar mıydı acaba? Benim olmayan saçlarıma tezat onun da saçlarını okşar mıydı?"
Birkaç saniye oluşan sessizlikten sonra adım seslerini tam da yanımda işitirken yatağın çökmesiyle beraber yanıma oturduğunu anlamıştım.
"Halâ... Canım çok yanıyor. Geçer gibi de olmuyor biliyor musun. O acı her zaman seninle birlikte kalıyor. Ama ben tükeniyorum bu sayede o'nun yerine. Beni yitiriyor zamanla."
İçime derin bir nefes çekerek başımı usulca yana doğru çevirmiştim. Onunla göz göze gelmek için.
"Bu yüzden üzgün olmak bir daha hiçbirini geri getirmeyecek anne."
Hello ben geldim Ballarım 💕
Bu bölümün amacı Alya'yı biraz daha tanımaktı.
Bu bölüm geçiş bölümü gibi bir şey. Asıl olaylar diğer bölüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIVÂRİS
Acción"Sen beni terk edip kendine yeni bir yuva kurarken benim yuva kuracağım bir ailem yoktu. Senin her zaman yanında olan bir sürü insan vardı!! Ben burada kalmakla yetinebildim sadece. Acımı bile kimseyle paylaşamadım ben. İşte aramızdaki en büyük fark...