|6|

15.9K 529 28
                                    

Kafam bir hayli dolu bir şekilde hiç kimseye bakmadan eve doğru yürümeye devam ediyordum. Ne kimseyle bir göz teması kurmak istiyordum ne de bir kelam etmek.

Yalnızca yapmayı başarabildiğim tek  şey olan susmayı istiyordum. Çünkü konuşmak çok ağır geliyordu. Dinleyecek kimsem yoktu bir kere. Anlatacaklarımı kim dinlemek isterdi ki?

İnanırlar mıydı acaba anlatsam bir kez daha? Gözler yalan söyler miydi? Söyleyemezdi. Onlar da tıpkı duygular gibiydi. Ya gerçeği olabilirdi ya da bana denilen gibi sahtesi.

Fakat artık alışmışım zamanla. Birkaç yıl kendimi sorguladım. Durdum uzun bir süre keşfetmeye çalıştım her şeyimi. Bu sahtelik miydi bilmiyorum ancak duygularım yavaş yavaş benimle oynamaya başlamıştı.

Gülemiyordum mesela ancak sahte bir tebessüm her şeyi gizleyebiliyordu. Evet işte tıpkı ben gibi duygularım da sahteydi. Onlar da öyle söylememiş miydi?

Zamanla bana denilen her şeyi kendimde aramaya başlamıştım bu şekilde. Belki de haklılardır diye ben hem duygularımı hem de kendimi yitirmiştim.

Nefes almak öyle zor geliyordu ki şimdi, unuttuğun şeyi bir daha yapmayı bilememek gibiydi. Zor da olsa başarmak adına içime her ne kadar boğazım acısa da derin bir nefes çekerek evin kapısına doğru ilerlemeye başlamıştım.

Sessizce birkaç adımda merdivenlere ulaşıp cebimdeki anahtarı çıkartarak basamakları çıkmaya devam etmiştim. Saçlarım rüzgarın etkisiyle usulca savrulurken son basamağa gelip tam anahtarı kapı kulpuna yerleştireceğım vakit kapının açılmasıyla birlikte öylece elim havada kalakalmıştı.

"Nerde kaldın kız baban içeride seni bekliyor?"

Annemin hızlı hızlı konuşarak dibime girmesini hiç önemsemeden ayakkabımı çıkarıp kapıdan içeriye doğru girmiştim ki kolumdan tutulmamla beraber adımlarım sekteye uğramıştı.

"Ne o hareketler öyle. Kendini çalışıyorsun diye  bir şey mi zannediyorsun yoksa? Sen yat kalkta dul olduğun halde seni evimize aldığımıza şükret."

Arkam dönük olmasına rağmen yüzüme tükürürmüş gibi konuşmasıyla işittiğim sözlerden dolayı öyle bir yakıcı his kaplamıştı ki yüreğimi vücudum sanki kaskatı kesilmişti.

Kesik kesik nefeslerim sessizlikte yankı yaparken önüme gelen saçımı sol elimle yavaşça kulağımın arkasına doğru yerleştirip dilimle kuruyan dudağımı ıslatarak usulca arkamı dönmüştüm.

Öfke barındıran gözlerle karşı karşıya geldiğim sırada annemin  morartacak şekilde kolumu tutan eline elimi yerleştirip aşağıya doğru çekmiştim elini bırakmadan.

Gözlerime ne yapıyorsun der gibi bakıyordu.

"Sen de şaşırıp kaldın değil mi?"

Bir adım atarak ona doğru ilermiştim. Gözlerime hala ne yaptığımı anlamaz bir şekilde bakmaya devam etmişti.

"Neden şaşırıyorsun ki? Bir kızın annesinin elini tutması kadar doğal ne olabilir?"

Yüzüme yine sahte bir tebessüm yerleştirerek bu sefer de diğer elimi de eline koyup avucumun arasına almıştım elini.

"Ne saçmalıyorsun be sen bırak elimi!!"

Elini bir anda sertçe elimin arasından çekmişti. Bu sefer de öfkeli bakışlarına maruz kalmıştım her zamanki gibi.

"Elimi tutman gerekirken neden her defasında bırakıyorsun anne?"

Kısık çıkan sesimle fısıldamıştım yüzüne doğru.

ACIVÂRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin