𝐹𝑒𝑑𝑎𝑘𝑎𝑟𝑙𝚤𝑘

980 104 26
                                    


🩸

Jungkook perdeyi hafifçe çekiştirip dışarı bakmaya çalıştı. Anne ve çocuk yoklardı. "Neredeler?!"

Taehyung onu elinden tutup odasına götürdü. "Merdivenleri çıkıyorlar büyük ihtimalle."

İşte bu Jungkook'u korkutmak için yeterliydi. Koca bir korku kaplamıştı içini ve bu nefeslerini de hızlandırmıştı.

"Lanet herifler, burada insan buldular mı asla acımazlar." Dolabını açtı hızla ve Jungkook'u içine itti. Elinde yine Jungkook'un, ne zaman aldığını farketmediği bir şişe vardı. İçindeki sıvıyı eline döküp Jungkook'un boynuna sürdü. "Kokunu almalarını engeller, malum insanlar çok lezziz kokuyor."

Kafasını çevirip Jungkook'un korkmuş yüz ifadesini görünce donup kalmıştı, onun da yüzü düşmüştü.

"Merak etme, bir şey olmayacak. Sen sadece olabildiğince sessiz nefes almaya çalış. Halledeceğim."

"Özür dilerim, sadece hava almak istemiştim."

Jungkook'un kolunu tuttu hızlıca. "Sorun değil."

Taehyung, Jungkook'tan söylediklerini onaylamasını istercesine iki kere salladı kafasını. Jungkook da derin nefes alıp gözlerini kırpınca kapattı dolabın kapağını.

Jungkook'un bekleyişiyse böyle başlamış oldu. Nefeslerini elinden geldiğince sessiz almaya çalışıyordu. Kılını bile kıpırdatmıyor, en ufak ses çıkartmıyordu. Korkuyordu ve kulak kesilmişti dolabın dışına. Hiç bir şey duyamıyordu. Dışarısı ondan da sessizdi.

Bunlar yetmezmiş gibi boynunun sıkıldığını hissetti birden, boğuluyordu. Nefes alamıyordu. Boynundaki görünmeyen elleri tutmaya çalışırken farketti. Taehyung boğuluyor olmalıydı.

Nasıl yaptığını ya da hangi cesaretle yaptığını bilmiyordu ama kendini dolaptan dışarı fırlattı. Duvara yaslanmış sopayı gördüğü gibi kaptı ve hışımla odadan çıkıp Taehyung'u boynundan yakalayarak duvara yaslamış vampir kadınla karşılaştı.

Taehyung'un yüzü mosmordu ve gözleri gittikçe kısılıyordu. Kadının suratı ise onunkinin tam aksine bembeyazdı ve gözleri kırmızının en parlak tonunda parlıyordu.

Jungkook hiç düşünmeden sopayı kafasına indirdi ve sert bir şekilde vurmasıyla sopa kadının kafasında parçalandı. Taehyung ise kadının eli gevşediği gibi kurtulmuş, atağa geçmişti. Kadın vampiri pataklamaya başlamıştı.

Onlar boğuşurken Jungkook ne yapması gerektiğini bilmez bir şekilde kenarda dikildi.

Bir şeyin eksikliğini hissetti o an. Ya bir şeyler yanlıştı, ya da bir şeyler kesinlikle eksikti. Küçük çocuk, küçük çocuk yoktu. Çocuk üzerine atlayarak kendini hatırlattı ona.

Jungkook yere düşmüştü ve çocuk da üzerindeydi. İki sivri dişiyle tıslıyordu ona. Jungkook ona karşı ne yapması gerektiğini şaşırmışken boynundan yakaladı çocuğu.

Oldukça güçlüydü. Jungkook'tan bile. Zar zor zaptedebiliyordu. Bıraktığı an boynuna yapışacaktı. Daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Taehyung'tan başka çaresi yoktu. Taehyung ise diğer vampirle meşguldü.

"T-taehyung, yardım et. Lütfen." Ölmek istemiyorum.

O sırada tepesinde dikilen Taehyung'u farketti. Çocuğa indirebildiği en sert tekmeyi indirmişti ve Çocuk yerde debelenmeye başlamıştı.

Jungkook hızlıca diğer vampiri kontrol etti. Yerde hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Taehyung ise veletle ilgilenmeye koyulmuştu. İyice gebersin istediği belliydi.

Bir çocuğa inen tekmeler Jungkook'u ne kadar rahatsız etse de bunun kötü olmadığına ikna etmeye çakıştı kendini. Vampir olduğunu sayıklayarak çocuğun bunu hakettiğini söyledi kendine. Onlara saldırmıştı sonuçta.

Yine de gözlerini kapamak zorunda kalmıştı. Bir çocuğun dayak yiyişini izlemek istemiyordu. Nasıl buraya düşmüştü? Ne hata etmişti de bu duruma gelmişti? Fazla mı kibirli davranmıştı? Ya da gereksiz bir şekilde iyi olmaya çalıştığı için mi olmuştu bu?

Uzanırken yana çevirdi vücudunu, dizlerini kendine çekti ve kollarıyla sarmaladı dizlerini. Ağlamaya başlamıştı tekrar. Taehyung'un, bu hâlini görmesi acındırıcıydı ama ne önemi vardı ki?

Taehyung da çocuğu bırakıp Jungkook'a dönmüştü. Onu böyle görmekten rahatsız gibiydi. Yavaşça üzerine eğildi. Söyleyecek hiçbir şeyi yoktu.

Gülümsedi.

Tam Jungkook'a sarılmak üzereyken ikisinin de öldüğünü sandıkları vampirin korkunç yüz ifadesi ve kan kırmızı gözleri Taehyung'un arkasında parladı.

Jungkook çığlığı bastı. "Taehyung!"

Vampirin dişleri çoktan Taehyung'un boynuna geçmişti bile. Taehyung'un azıcık kalan kanını da içecekti.

Jungkook buna izin vermeyecekti tabii ki. Ayaklandı hemen ve vampir kadını saçından tuttuğu gibi geri çekip yere yapıştırdı. O daha hareket etmeye vakit bulamadan tekmelerini kafasına yöneltti. Sonunda kadın da kıpırdamıyordu artık.

Hızlıca Taehyung'un yanına diz çöktü. Taehyung çok bitkin düşmüştü, teni hiç olmadığı kadar beyaz ve soğuktu. Göz kapakları ağırlaşıyordu. Ölüyordu.

Jungkook birden kendi de yaptığına inanamadığı ve sonsuza kadar kötü hissetmesine sebep olacak şeyi yaptı. Çocuğu tişörtünden kaptığı gibi yanına çekti ve kaldırarak boynunu Taehyung'un dudaklarına götürdü.

"İ-iç hadi."

Taehyung dediğini ikiletmeden dişlerini geçirdi yumuşak deriye. O sırada Jungkook'un yanağından bir yaş damladı çocuğun saçlarına. Çocuğun inceldiğini, sertleştiğini ve solduğunu farkedebiliyordu. 

Taehyung dişlerini geri çektiğinde çocuğu hızlıca itti üzerinden ve bitkin düşen Taehyung'a baktı. Çok yorgundu. Hissedebiliyordu. Onu tutup kaldırdı ve odaya götürdü. Kendi yatağına yatırdı ve Taehyung'un ona yaptığı gibi üstünü sıcak battaniyeyle örttü.

Kendi de yerdeki Taehyung'un hazırladığı yatağa yattı. Uzun bir süre boyunca uyumayı denedi. Uyuması neredeyse imkansızdı. Az önce olanlar ve holde uzanan iki ceset aklını karıştırıyordu

İki canlıyı öldürmüştü. Ama nefsi müdafa sayılırdı bu. Kendini korumaya çalışırken öldürmemiş miydi sonuçta? Onlar ise keyiflerince saldırmışlardı. Biri çocuk olsa bile...

İçi rahat etmiyordu. Ne yapacağını bilmez hâldeydi ve yalnız olmak çok rahatsız ediyordu onu. Hiçbir arkadaşı yanında olamazdı, ona yardım edemezlerdi. Bir vampirle aynı evde sıkışıp kalmıştı.

Yanında en yakın arkadaşına, Hyunjin'e çok ihtiyacı vardı. Ama onu terk etmişti resmen, onunla konuşamazdı. Herkes nerede olduğunu merak edecekti. Geri döndüğünde ne açıklama yapacaktı onalara? Bunları düşünmek istemiyordu şimdi.

Neden yaptığını bilmiyordu ama döşeğinden kalktı. Yatağa çıktı ve Taehyung'un yanına uzandı. Ona minnettardı. Ve aynı zamanda onu dinleyip dolapta kalmadığı için de gurur duyuyordu kendiyle. Yoksa ikisi de ölmüş olacaklardı.

Tek kolunu Taehyung'un üzerine attı. O sırada eline Taehyung'un cebindeki şişlik çarptı. Onu rahatsız edeceğini düşünerek çıkardı cebindeki şeyi. Bu bir şişeydi.

Şişenin üzerindeki etikete baktı. "İnsan kokusu." Yazıyordu. O an anladı Taehyung'un ne yaptığını. Onu koruma pahasına kendi canını ortaya atmıştı. Daha sıkı sarıldı ona. Bu 60 gün boyunca birbirlerine sahip çıkmak zorundalardı.

Ne pahasına olursa olsun, birbirlerini korumak zorundalardı...

𝟼𝟶 𝙶𝚄̈𝙽 |  𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin