Son Arzum

355 21 11
                                        

Selam
Sanıyorum ki sonraki bölüm son bölüm olacak
Gerçekten iyi sabrettiniz bölüm beklerken
Son bölümü de geciktirmeyeceğim
Oyları vermeyi unutmayınnn yorumlarınız da benim için önemli

(Offf şarkı bölüme cuk diye oturdu ağladım yazarken)

Güzel okumalar :)

🩸

Gecenin erken saatlerinde yağmaya başlayan sağanak yağmur yüzünden her yer sırılsıklamdı. Binalardan çıkan borulardan damla damla yağmur suları akıyordu kaldırımlara. Sokakta tek tük vampirlerden başka kimse kalmamıştı. Kapüşonlarını kafalarına geçirmiş, insanların alanını işgal etmekten duydukları zevkle köşebaşlarına çökmüşlerdi.

Rüzgâr bir yerlerden duman kokularını burunlarına soka soka getirirken aynı zamanda bazı açık pencerelerden de sigara dumanları yükseliyordu. Başkentin bile arka sokakları bu hâldeydi. Kediler ortalıkta görülmüyor, bir insan veya vampir görüş alanlarına girdiğinde kaçışıyorlardı. Sağanak yağmur atık hafifçe çiselen damlalara dönüşmüştü. Hızla yürüdüğüm sokağın ve havanın karamsarlığını damarlarımda ve ciğerlerimde hissedebiliyordum. Tekin değildi ve her an bir vampir kafayı yiyip sokağa fırlayabilir gibi bir hissiyat veriyordu bu sessizlik.

Fakat bunların hiçbiri beni rahatsız etmiyordu. Bu karamsarlığa, hüzüne ve nefrete oldukça alışmıştım. Sarhoş vampirlerden de çekinmiyordum, onlarla başaçıkabilecek güce sahiptim ki hiçbiri bana bulaşmayı da istemiyordu. Malum sevgilim kadar merhametli değildim ben. Sürekli açtım ve insan yememek gibi saçmasapan erdemlere sahip de değildim. Önüme çıkanın içinde tek bir damla bırakmıyordum.

Önüme aptal insanlardan birinin çıkmasını o kadar istiyordum ki yine... açlıktan midem kazınıyordu fakat hiçbir fani bu saatte ve sokaklar bu hâldeyken dışarı adımını atmazdı. Ben de sakince, kulağımda kulaklığımla başbakanlık binasını arıyor duruyordum.

Sadece bir hafta önce Namjoon'un söylediğine göre Taehyung Seul'deydi. Haklıydı da. Birkaç çaylak vampiri onu bulmaları için görevlendirmiştim ve tahmin ettiğimden daha da becerikli çıkmışlardı. Başbakanlık binasında olduğunu öğrenince artık vaktin geldiğine karar vermiştim. Onu görmek için yanıp tutuşuyordum. Uzun zaman olmuştu fakat Taehyung'un aklımdan çıktığı bir an bile yoktu. Onu düşünmeden bir saniye geçirmemiştim senelerce. Artık dileğim gerçek olacak, onun elinden ölebilecektim. Belki sesini de duyardım, onca yıldan sonra hayal meyal hatırlıyordum sesini, unutmaya başladığımı farkettiğim an ölmek istemiştim.

Onu gördüğümde neler hissedeceğimi bilmiyordum, ne yapacağımı da kestiremiyordum. Tek umudum o şerefsizin önünde ağlamamak ve içindeki sevgilimi düşünebilmekti.

Soğukta merkeze doğru ilerliyordum. Başbakanlık binası merkezde olmalıydı herhalde? Kulaklığım takılı olsa da arkamdan gelen koşar adım seslerini işittim. Islak asfaltta yere sertçe çarpan, sular sıçratan ve gittikçe yaklaşan ayak sesleri... Bana bulaşacak kadar aptal olamayacağına karar verirken hemen yanıma gelip beni durdurdu. Evet, çaylaklardan biriydi.

"Jungkook!" dedi ve bir süre nefeslendi. Elinde bir harita vardı.

"Başbakanlığın yerini gösterecektim. Sana yetişemeyeceğim diye korktum. Hâlâ o binaya sağlam bir şekilde girebileceğine emin misin?"

Elindeki haritayı kaptım ve açarak kırmızı markerla işaretlediği yere baktım. Şaşırmıştım, oldukça yakındım. Nedenini anlayamadığım bir şekilde kalbim tekleyince haritayı geri eline tutuşturdum. Heyecanlanıyordum. Uzun zaman sonra bu hissi tekrar yaşayınca ne olduğunu anlayamamış, kalbime kramp girdiğini sanmıştım. Heyecanımın sebebi de açıkça belliydi. Taehyung'u düşünmüştüm.

𝟼𝟶 𝙶𝚄̈𝙽 |  𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin