🩸
Jungkook bir türlü dinmeyen öfkesi yüzünden koşmaya devam etti. Ayağı kaldırım taşına takılınca ise sert bir şekilde yere kapaklandı. Düştüğü yerden kalkacak gücü bile kalmamıştı, olduğu yerde ağlamayı sürdürdü.
Duyguları paramparça olmuştu ve onları tekrar birleştiremiyordu. Tek istediği onunla birlikte kalmakken Taehyung onu istemiyordu. Onu sevdiğini sanmıştı. Meğerse Taehyung'un sevgisi de sahteymiş. Nasıl bu kadar sahte sevebilmişti? Onun için elinden geleni yapmamış mıydı? Her şeyden korumamış mıydı? Peki böyle dürüstçe seven birinin sevgisi nasıl yalan olabiliyordu?
Jungkook kaldırımda yatarken saçmalayıp olayı abartanın kendisi olduğunu farketti. Taehyung sadece onu düşünmüş olmalıydı. Bir vampir olduğundan vampir olmanın tüm zorluklarını biliyordu ve bunları Jungkook'un da yaşamasını istemiyordu.
Jungkook ne kadar anlayışsız ve salak olduğunu farkederek elini alnına çarptı. Taehyung'u üzmüştü ve biliyordu ki Taehyung ondan çok daha fazla kırılmıştı. Yine de yanına gitmek istemedi, çünkü Taehyung'un kendini hiç umursamayacağını ve hemen onu affedeceğini biliyordu. Utanmak istemiyordu.
O kaldırımda doğrulmaya çalışırken bir sesleniş duydu. Sese kulak kesildiğinde Bogum'un kendi adını bağırdığını farketti, ardından ise ne kadar tehlikeli bir şey yaptığını.
Bogum'a seslenmek istedi fakat başka vampirlerin sesini duymasından korktu. Hayır, Jungkook biliyordu ki artık çok geçti. Kokusunu çoktan almış olmalılardı.
Hemen ayağa kalktı ve Bogum'un sesini duyduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı. İçinde doğan korku git gide büyürken adımları da hızlanmaya başladı. O kadar korkuyordu ki yere düştüğünde sıyrılan dizinin acısını bile hissetmiyordu. Sadece etrafına bakıyor, peşinde yabancı bir vampir olup olmadığını kontrol ediyordu.
Çok geçmeden korktuğu başına geldi ve arkasından onun ayak seslerini bastıran daha hızlı adım sesleri duymaya başladı, kaçmak için artık çok geç olduğunu farketti.
Arkasından süratle kovalayan vampir onu kavradı ve sertçe sarıldı. Çırpınan ve çığlık atmaya başlayan Jungkook'u binaların arasındaki dar geçide sokmaya çalışıyordu. Büyük ihtimalle işini orada bitirecekti.
Jungkook ne kadar çırpınsa ve ondan kurtulmaya çalışsa da boşunaydı hepsi. Çoktan vampirin eline geçmişti ve yüreği ağzına gelmişti. Korku hızlı bir şekilde zihnini ele geçirdi, bacakları tirtir titriyordu. Gözleri faltaşı gibi açılmış, ne yapacağını şaşırmış bir hâlde etrafı yokluyorlardı.
Dirseğini bir umutla geriye doğru vurdu fakat görünen o ki bu, vampiri etkilememişti. Böyle zayıf bir saldırının etki göstermesini bekleyemezdi zaten. Kulağındaki kesintisiz çınlamanın arasından tanıdık bir ses duydu ve ona yerini belli etmek için bağırmaya başladı.
Bogum gelene kadar vampirin dişlerini boynundan uzak tutmalıydı. Resmen dizginleri fırlamış bir at gibi tepiniyordu. Elinden geldiğince zaman kazanmaya çalışıyordu.
Çok geçmeden Bogum karşısında belirdi ve Jungkook'u görür görmez onu ısırmaya çalışan vampirin üzerine atladı. Jungkook aradan sıyrılınca hiç durmadan eve doğru son hız koşmaya başladı. Ev sadece bir sokak ötedeydi. Tek çaresi ise arkasına bakmadan koşmaktı.
Tüm yol boyunca bencilce koşmaya başladı. Arkasında bıraktığı Bogum'u hiç düşünmemişti bile. Tek düşündüğü kendi canını kurtarmaktı. Ölmek üzere olmanın verdiği korkuyu bu ikinci hissedişiydi ve ne kadar boktan bir şey olduğunu çoktan ezberlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟼𝟶 𝙶𝚄̈𝙽 | 𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺
VampiroJungkook, tek isteği parka çıkıp kitap okumakken kendini bir vampirin yatağında bulur... Kitap bitmişke
