𝑌𝑎𝑚𝑦𝑎𝑚 𝑉𝑎𝑚𝑝𝑖𝑟

971 89 33
                                    


🩸

Jungkook yavaşça gözlerini araladı. Zayıf bir tarçın kokusu erişti burnuna. İçinde, yeterince ve rahat uyumanın verdiği bir neşe ve mutluluk vardı. Bu hissi uzun zamandır yaşamamıştı. Özlemişti.

Perde, açık pencereden süzülen ferah rüzgarla uçuşurken bakışlarını aşağı indirdi. Taehyung hemen ayaklarının dibinde oturuyor, yeri izliyordu.

Bakışları düz ve duygusuzdu. Ama Jungkook onun ne düşündüğünü kolaylıkla tahmin edebiliyordu. Tabii ki bir çocuğu akşam yemeği hâline getirmekten memnun değildi. Kendini suçluyor olmalıydı.

Jungkook bunu istemiyordu. Eğer o kendini suçlarsa Jungkook da suçlardı. Fikir ondan çıkmıştı çünkü. Taehyung ölsün istememişti ama kendini de atamamıştı ortaya. Ödleklik etmişti. Taehyung'a bunları hissettirdiği için kötü hissediyordu.

Taehyung kafasını çevirip durgun gözlerle Jungkook'a baktı. Uyandığını farkedince onun enerjisini toplamış gözleriyle bakıştı biraz. İkisi de birbirlerinin akıllarından neler geçtiğini biliyorlardı.

Jungkook sırtını yataktan kaldırdı. Taehyung'un dünden daha iyi göründüğünü farketti. Dünki kadar zayıf değildi. Ama ruhu zayıflamıştı.

"Naptım ben?" Sesi titriyordu. Gözleri de öyle.

Jungkook yavaşça ona yaklaştı ve kollarını sardı ona. Böyle hissetmesini istemese de engel olamazdı. "Sen bir şey yapmadın, hepsi benim hatam."

Taehyung burnunu çekiştirdi ve tekrar eski hâline döndü. Duygularını göstermeyi sevmediği belliydi.  Ayağa kalktı hızlıca. Jungkook ona karşı, bu hâline karşı hiç kötü duygular beslemese bile Taehyung bunu anlayamazdı.

Direkt hole yöneldi. Jungkook da hiç durmadan peşinden gitti. Hole girince dün geceden kalan iki cesetle karşılaştı. Dümdüz yerde uzanıyorlardı.

Çocuk suyu çekilmiş bir portakal gibi görünüyordu. Sivri dişleri ağzından dışarı sarkıyordu. Annesi ise gözleri açık kalmış, alnından süzülürken kurumuş kanlarıyla yatıyordu.

Jungkook tekrar özür dileme gereği duydu Taheyung'tan. "Çok özür dilerim, hiç böyle olsun istememiştim." Gözyaşlarına ve hıçkırıklarına engel olamıyordu.

Taehyung koluyla kendine çekti onu. "Sen neden hâlâ ağlıyorsun?"

Ağlıyordu çünkü gözlüğünü takmamak onu bu manzaradan kaçıramamıştı. Hiç olmadığı kadar net görüyor gibiydi.

Taehyung Jungkook'tan ayrılmadan geri odaya soktu onu. "Sen burada kal, ben halledeceğim."

Jungkook hiç karşı çıkmadan odaya girdi ve geri yatağa oturdu. Komodinin üzerindeki gözlüğünü aldı. Gözlüğü taktığı gbi dün gece göremediği odayı incelemeye başladı.

Bayağı dağınıktı burası da. Her yer birbirine girmişti. Özellikle de masanın üstü, bir sürü eşya ile doluydu ve çalışacak yer kalmamıştı. Yerdeki döşek olduğu gibi duruyor, odayı dağınık göstermekten başka hiçbir işe yaramıyordu.

Yatağa oturup bir süre de dikildikten sonra daha fazla dayanamadı odada. Taehyung'a yardım etmek istiyordu. Onu bu işle tek başına bıraktığı için kendine kızarken odadan çıktı.

O sırada yerde paketlenmiş iki ceset ile Taehyung'la karşılaştı. Taehyung şaşkın şaşkın ona bakarken yanına diz çöktü ve Taehyung'un ona herhangi bir şey söylemesini bekledi.

"Yardım etmek zorunda değilsin."

"Eldiven var mı?" Jungkook bu cevapla yeterince anlaşıldığını düşünüyordu.

Taehyung banyoyu işaret etti, kan bulaşmış eliyle. O eldiven takmayı hiç düşünmemişti belli ki. Jungkook banyoya girdi ve dolapları karıştırırken bir çift eldiven buldu, ellerine geçirdi.

Tekrar odaya döndüğünde Taehyung kalın bir iple paketin ağzını bağlamaya çalışıyordu. Paket ise çok korkunç görünüyordu. Çocuğun bedeni annesinin üzerindeydi ve bu iki bedenin içinde artık can olmadığını bilmek korkunç hissettiriyordu.

Taehyung'un hemen yanına çöktü ve daha rahat bağlayabilmesi için plastik paketin ağzını tuttu. Kan yüzünden bağlanmaları yetmezmiş gibi bir de suç ortağı olmuşlardı şimdi.

Taehyung bağlayınca paketi bıraktı. Geri banyoya döndü. Ellerine baktı, eldivene kanlar bulaşmıştı. Onları temizledi çabucak. Midesi bulanmaya başlamıştı.

Vileda kovasının içine detarjanla su doldurdu. Kendini katil gibi hissediyordu. Hissetmesine gerek yoktu aslında. Çünkü zaten öyleydi. Kadını o öldürmüştü.

Kendini, duvara yaslamış, yumruklarını sıkarak bu düşünceden kurtulmaya çalışırken buldu. Yine hüngür hüngür ağlamak üzereydi. Sıkı sıkı bastırdı dişlerini.

O sırada Taehyung banyoya girdi. Jungkook'u böyke görmeyi bekliyor gibiydi. Karşısına geçip kollarından kavradı onu. "Neden kendine bunu yapıyorsun?"

Jungkook kaldırdı kafasını. Direkt gözlerine baktı.

"Sen hiç bir şey yapmadın, sadece bizi kurtardın. Eğer bunu yapmasaydın ikimiz de ölmüştük."

"A-ama-"

Taehyung yaklaştı ona. "Aması falan yok. Sen yapman gerekeni yaptın."

Jungkook'tan ses çıkmayınca Taehyung kafasını onunkine doğru eğdi iyice. "Anladın mı?"

Jungkook kafasını sallamakla yetindi.

Taehyung biraz daha öyle kalıp onu izlemeyi sürdürdükten sonra yavaşça kollarını bıraktı. "Keşke ben de senin gibi olsaydım, olabilseydim."

Jungkook durup bir açıklama bekledi, anlamamıştı çünkü. Fakat Taehyung hiçbir şey söylemeden geri hole döndü. Jungkook da orada daha fazla durmadan viledayı aldı ve Taehyung'un yanına gitti.

O, dalgın bir şekilde yerleri silerken Taehyung ise mutfağa gitmişti. Ne yaptığı Jungkook'un umrunda değildi. Şuan sadece kusmamaya uğraşıyordu. Kilimdeki kan lekeleri onu hiç olmadığı kadar rahatsız ediyordu. Acilen sabah ilk uyandığında aldığı o tarçın kokusunu solumalıydı.

Kilimi yerden kaldırıp çamaşır makinesine tıktı. Kovayı boşalttı ve yıkadı. Hızla eldivenlerden kurtuldu, dışarı attı kendini. Kapıda Taehyung çıktı karşısına.

Elinde oda kokusu vardı ve Jungkook'a uzattı. "A-al, bu iyi gelebilir."

Jungkook kokuyu aldı elinden, tarçın kokusuydu. Gülümsedi. Tam olarak istediği şey buydu. Her tarafa sıktı. Rahatlamış hissediyordu. Ciğerleri rahatlamış olsa da temiz hissetmiyordu şimdi de.

"Taehyung, yıkanabilir miyim?"

Taehyung hemen onayladı ve evinde gibi rahat etmesini söyledi. Ona kendi kıyafetlerinden getirdi. Jungkook onun bu düşünceli tavırlarını çok seviyordu.

Duşa girdi ve ılık su tenine değdiği gibi daha da çıkası gelmedi. Bu çok rahatlatmıştı. Bütün kötü düşünceleri, onu yiyip bitiren endişesi giderden akıp gitmişti. Temizlenmek onu hep rahatlatırdı böyle. Sadece fiziksel değil, manevi kirden de arınmış gibi hissederdi.

Biraz neşelenmek istedi ve evdeki Taehyung'u umursamadan, duş başlığını mikrofon gibi hayal ederek şarkı söylemeye başladı. Çekingenliği gittikçe kaybolurken sesi de yükseliyordu.

En sonunda kendi kendine kahkaha attı ve gülerek çıktı duştan. İki vampiri öldürdüğü için kendini daha fazla suçlamayacaktı. Tabii yapabilirse.

𝟼𝟶 𝙶𝚄̈𝙽 |  𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin