𝐴𝑛𝑙𝑎𝑠̧𝚤𝑙𝑚𝑎𝑦𝑎𝑛 𝐵𝑒𝑙𝑖𝑟𝑡𝑖𝑙𝑒𝑟

2.8K 182 35
                                        


🩸

"Nasıl yani?"

Taehyung gözlerini direkt onunkilere dikti. "Yani şöyle ki, eğer sana bir şey olursa bana da olur, bana bir şey olursa sana da olur. 60 gün boyunca, kanın benimkinden arınana kadar bağlı kalacağız."

Söyledikleri Jungkook'un aklında yer edinememişlerdi. Anlayamamıştı ya da anlamak istememişti. 60 gün boyunca bir vampirle kalmayı tabii ki de istemiyordu. Hem bu nasıl mümkün olabilirdi? Onunla burada kalamazdı, evine ve okuluna dönmesi gerekiyordu? Ya tanıdıkları, onlara ne diyecekti? Onu merak etmeyecekler miydi?

"Seni korumam gerek. Birlikte kalmalıyız. Eğer izinsiz bir şekilde bir insana kan verdiğim öğrenilirse ikimizi de öldürürler."

Taehyung gayet ciddi görünüyordu fakat Jungkook ona inanıp inanmamak konusunda emin değildi. Ona inanması için hiçbir sebep yoktu, belki de sadece onu midesine indirmek için bekliyordu. Ona kesinlikle güvenemezdi. Henüz bir vampirle konuştuğunu bile kabullenemezken ona güvenemezdi.

"Senden bana inanmanı beklemiyorum, ama iki ay boyunca benimle kalmak zorundasın."

Jungkook bunu kabul etmek istemiyordu ama başka çaresi de yok gibi görünüyordu, ona karşı çıkarsa olacaklardan korkuyordu, bir vampire karşı ne yapabilirdi ki? En azından bu saçmalıkların gerçek olduğuna inanabilmek için bir kanıt istiyordu. "Kanıtla söylediklerini."

Taehyung arkasını döndü ve masanın üzerindeki çakıyı aldı. Avucunu Jungkook'a doğru açtı ve bıçağın ucunu yavaşça, gerdiği derisine batırdı. Bunu yaparken mimiksiz suratı en ufak acı belirtisi göstermiyordu. Taehyung'un avuç içi kanarken Jungkook avuç içindeki acıyı hissedince inleyip hızla eline baktı. Hiçbir şey yoktu. Yarayı belli eden herhangi bir iz ya da kan yoktu. Tertemiz elindeki kaslar kıvranıyor, kesiği sanki kendi elindeymişçesine hissediyordu.

Taehyung bıçağı kendi avucuna batırdıkça Jungkook'un canı yanıyordu. Elinde olmayan yarayı tutmaya çalıştı. "Tamam, tamam dur. Yeter." Yenilgiyi kabul etti. Tarhyung'un dediklerine inanmaktan ve ona güvenmekten başka çaresi yoktu.

Taehyung bıçağı çekti, elinden geldiğince sakin
görünmeye çalışıyordu. "İnanıyor musun?"

Jungkook acımaya devam eden eline baktı. İnanmaktan başka şansı yoktu. Kafasını yukarı aşağı salladı. Ona bakmaktan itinayla kaçıyordu.

Taehyung ayağa kalktı ve valizlerden birini karıştırmaya başladı. Bir şişe ve sargıyla geri yatağa oturdu. O elini sararken, Jungkook konuşmadan sadece onu izledi.

Parmakları bir iskeletten ibaretti. Büyük ihtimalle kolları ve bacakları da öyleydi, ya da herhangi bir uzuvu.

Jungkook kıpırdamaya çalışınca boynu acıdı ve sessizce inledi. Boynunu tuttu hızlıca. Taehyung'un da bakışları elinden ona yönelmişti. "Çok mu acıyor?"

Jungkook buna cevap vermeye gerek duymadı. Hâlinden yeterince belli oluyordu. Yamuk ısırınca belli ki damarını yırtmıştı, yoksa başka ne bu kadar can acıtabilirdi ki? Tek bir işi vardı keşke onu da düzgün yapsaydı!

Taehyung ayağa kalktı ve yine valizlere yöneldi. Tekrar elinde başka minik yeşil bir cam şişe, biraz pamuk, bant ve sargıyla yatağa döndü. Jungkook ise hâlâ kafasını duvara yaslamış, dişlerini sıkarak acıya dayanmaya çalışıyordu.

𝟼𝟶 𝙶𝚄̈𝙽 |  𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin