🩸
Jungkook gözlerini kısarak uyandı. Uyanmasına sebep olan belinin ağrısı mıydı yoksa akıtan musluğun damlalarının sesi miydi emin değildi. Aralıksız uyumuş olmasına rağmen hiç uyumamış kadar uykuluydu.
Kafasını çevirip yanındaki Taehyung'a baktı. O uyumayı sürdürüyordu. Görünen o ki uykusundan Jungkook'un aldığından daha çok zevk alıyordu. Doğru ya, Taehyung çok yorulmuştu. İlk defa düzgün bir uyku çekiyor olmalıydı.
İki haftadır evle uğraşıyordu. Daha doğrusu yıkılan odayla. Onlar için bir sıkıntı değildi başta. Odanın kapısını kapatıp hiç yokmuş gibi yaşamaya devam ediyorlardı. Fakat kuruyan kanların kokusu burunlarını sızlatmaya başladığında artık katlanılamayacak bir hâle gelmişti. Taehyung ihtiyacı olan bütün eşyaları salona taşımış, odadaki tüm mobilyaları çöpe atmıştı. Öyle bir kokuya kim dayanabilirdi ki?
Oda bomboş kalmış, hiçbir işlevi de kalmamıştı. Taehyung bütün odayı boşalttığında kapıyı bir daha açmamak üzere kapatmış ve kilitlemişti. Artık ikisi de salonda bir koltukta yatmak zorunda kalmışlardı. Bel, boyun ağrıları kaçınılmazdı. Taehyung yine çok bir sorun çekmiyordu, gençliğinden olsa gerek. 24 yaşındaki Jungkook ise bazen ağrılara katlanamıyordu.
İki hafta boyunca ilk defa sakin anlar geçirmişler, birlikte evlerinde oturup takılmışlardı. Birçok şeyden- Jungkook'un hayatından -konuşmuş, bazenleri durmadan gülmüş, bazen ise hayat sadece sıkıcı olmuştu. Yine de bu anlar bile onlar için önemliydi. Sonuçta birlikte yaşayabilecekleri kaç günleri kalmıştı ki?
Jungkook yorganı üzerinden kaldırıp koltuktan kalktı. Belini esnetmeye çalışırken oldukça tuhaf hareketler sergiledi. Ardından Taehyung'u yorganla kaplayıp banyonun yolunu tuttu. Ağzında berbat bir tat vardı. Taehyung ona güzel bir kahvaltı hazırlamadan bu tadın yok olacağına ise inanmıyordu. İşini hallettikten sonra lavaboda ellerini, yüzünü yıkadı. Suyun soğuk olması güzeldi. En azından uykusunu bir nebze azaltabilmişti.
Banyodan çıktığında Taehyung'u ayakta dimdik dikilirken görmeyi beklemiyordu. Ürpermemiş değildi. Hızlı hareketleri ne kadar zaman geçerse geçsin onu hep korkutuyordu.
Taehyung her gün yaptığı gibi elindeki aynayla ciddi bir şekilde kırmızı gözlerine bakıyordu. Onları kabul edemiyor gibi bir hâli vardı. "200'üme kadar kırmızı olmazlar diyordum. Beni biraz göt ettiler."
Ona doğru adımladı Jungkook. O da bir türlü kırmızı gözlerine alışamamıştı. "Senin 200'ün bizim kaçımız oluyor?"
Taehyung'un kaşları çatıldı. "Sanırım bir 39 45 arası falan oluyor. Aslında siz geç ölüyorsunuz biraz bize göre. 50 60 da olabilir."
Kıkırdadı Jungkook, vampirler vampir bile olsa maksimum ne kadar yaşayabilirlerdi ki? "En uzun ne kadar ömrünüz olabiliyor?"
Taehyung aynayı koltuğa fırlatırken, "700 yaşında bir amcayla tanışmıştım bir kere.
Gözleri büyüyen Jungkook hemen 700 yıl boyunca tarihte neler yaşandığını düşünmeye çalıştı. "Ona sormak istediğim sorular var." Tekrardan kııkırdadı ve kollarını birbirine bağladı.
"Mesela?" diye sordu Taehyung mutfağa yönelirken.
Jungkook aklına gelen sorulardan birini seçti hızla. "Yahudilerden yapılan sabunların nasıl koktuğu mesela."
Şeytanca güldü Taehyung, soru oldukça hoşuna gitmiş gibiydi. "Onu bana da sorabileceğini unuttun sanırım."
Heyecanlanan Jungkook sırıtmaya başladı. "Doğru, nasıl kokuyorlardı? Temiz yapıyorlar mıydı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟼𝟶 𝙶𝚄̈𝙽 | 𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺
VampireJungkook, tek isteği parka çıkıp kitap okumakken kendini bir vampirin yatağında bulur... Kitap bitmişke
