17

171 22 1
                                    

Pansy'yi oda dışında gördüğü zamanki görüntüsünü hatırlamaya çalıştı. Normal görünüyordu. Her zamanki gibi. Yani gözleri kızarmamıştı ve şiş değildi? Bunu İbbie'ye sormayı aklının bir köşesine not etti. Muhtemelen daha sonra kullanacaktı.

"Hey Draco hala orada mısın?"

Draco uyanmış gibi gözlerini kırpıştırdı. Sanki gözlerinin önüne çok hafif beyaz bir perde inmişti. Gözlerini kırpıp açtıkça görüntü düzenliyordu.

"Evet buradayım."

"Dört kere seslendim abi sesini  mi kapattın telefonunun?"

"Özür dilerim Shay dalmışım."

Tek eli boynundaydı. İnsanlar ile telefonda konuşurken normalde konuşuyormuş gibi tepkiler vermeye alışmıştı. Zaten normalde de çok tepki vermiyordu.

"Herneyse. Gelip beni alabilir misin?"

"Tabiiii"

Draco, Shay'in konuyu bu kadar hızlı kapatmasına sevinmişti. Anlayışlı bir kızdı. Sormamak için kapatmış olabilirdi. Ama muhtemelen ona seslendiği sürede unutmuştu.

Telefon hala kulağındayken arama bitince gelen bip sesini duydu. Yorgundu ama akşam yemeğine az kalmıştı. Ayaklarını sürümemeye çalışarak ayrılalı çok olmayan odaya yürümeye başladı. Koridorda köşeyi dönerken bahçe duvarının arkasından kendisini gizlice izleyemeye çalışan iki Hufflepuff kıza dönüp gülümsedi. Kızlar kendilerine dönen yüzü görür görmez aynı anda duvarın arkasında saklanmıştı.

Draco insanların onu uzaktan izlemesine alışmıştı. Rahatsız edici olmasına rağmen görmezden gelince çözüldüğüne inanmaya çalışıyordu. Sadece son zamanlarda Hogwarts'a döndüğünden beri insanlara karşı daha hoş olmayı deniyordu. Hiçbirine gerçeği anlatmaya çalışmayacaktı. Çünkü hiçbiri dinlemeyecekti. Dinleseler de de kendilerince yargılamaya devam edeceklerdi. Sadece değiştiğini ve şuanda iyi biri olduğunu düşünmelerini istiyordu. En azından buna inansalar her şey bir nebze olsun eskisi gibi olabilirdi. Eskisi gibi olmasını isteyen yoktu aslında ama şimdiki halindan iyi olacağına emindi.

Tekrar önüne döndüğünde köşeden ona bakan ve hemen koşarak kaçmaya çalışan Rawenclaw oğlanın yere düşme sesini duydu. Ona yardım etmek için adımlarını hızlandırdı. Muhtemelen Draco'nun uzattığı eli reddedecek kadar aptal(?) olamazdı.

Draco köşeyi döndüğünde oğlanın hala yerde olduğunu gördü. O sesten zaten hafif bir düşüş beklemiyordu ama yerdeki çocuğun dizindeki yırtık ve derisinde görülen sıyrık acıyor gibi görünüyordu. İçten bir şekilde gülümsemeye çalıştı ve elini yerde yatan çocuğa uzattı. Gülümserken gözleri kapalıydı.

Draco bekliyordu. Çocuğun elini tutmasını ve kalkamasını bekliyordu. Belki yürümekte zorlandığı için Draco ona odasına kadar eşlik ederdi. Ama eline temas eden bir şey hissetmiyordu ve geçen süre onu geriyordu.

Çocuğun elbette direk eline sarılıp kalkacağını düşünmüyordu ama gözleri hala kapalıyken kirpiklerini hafifçe aralayıp çocuğa bakmak istedi. Muhtemelen o gözlerini açınca çocuk ona gülümseyecek ve elini tutup kalkacaktı değil mi? Yani normal insanlar böyle yapardı. Yardıma ihtiyacı olan biri basit ve kendini düşürmeyecek bir yardıma hayır dememeliydi.

Gözlerini açarken tedirgindi ama bunun normal bir davranış olduğuna da emindi. Etrafı tekrar görmeye başladığında çocuğun hala yerde yattığını ve gözlerini kapatıp kollarını kendisine siper ettiğini, yerde büzüştüğünü gördü. Draco çocuğun korkmasını anlıyordu. Kısa sürede buna da alışmıştı.

Hafifçe öne eğildi ama pozisyonunu bozmadan elini uzatmaya devam etti.

"İyi misin?"

O merakla ve içtenlikle sorarken çocuk daha da büzüştü. Draco biraz daha eğildi. Tam çocuğun omzuna dokunup tekrar iyi olup olmadığını soracakken önce üstünde bir ağırlık, sonra sırtında soğuk mermer ve sancı hissetti. Buna da bir haftada bağışıklık kazanması elbet mümkün değildi. O yerde yatıp ne olduğunu anlamaya çalışırken üstündeki ağırlık azaldı.

By Mistake | Drarry (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin