30

100 11 1
                                    

Harry

Onlara kısaca bakıp tekrar gözlerimi kapattım ve başımı geriye verdim.

Normal bir zamanda ikisi ile de tanışmak isterdim belki. Ama şu an hiç biriyle konuşma isteğim yoktu. Eğer onlara baktığımı görmedilerse uyuduğumu düşünebilirlerdi ve umduğum şey de buydu. O yüzden gözlerimi açmadım ve ortamda dönen konuşmayı dinlememeye çalışarak algılarımı kapattım. Hayır burada, bu pozisyonda uyumayacaktım ama gözlerim kapalı hayal kurmamın da kimseye, özellikle bana zararı olmazdı.

Beklemediğim şekilde bir anda sebepsizce gözlerim açıldığında trende olduğumu gördüm. Tanıdık ortam bu sefer rahatsız ediciydi. Sadece gözlerim açıktı ve doğrudan kompartımanın tavanına bakıyordum. Ama bu rağmen enerjim çekilmiş gibi hissediyordum. Gözlerimi biraz yukarı kaldırdığımda o tanıdık kırmızı saçları gördüm. Ginny?

Sesler duyuyordum ama algılayamıyordum. Demek hayal ederken algıları kapatmak böyle bir şeydi. Yine de ne konuşulduğunu anlamama rağmen buğulu duyduğum sesler rahatsız ediyordu.

Vücudumda sanki eksik bir şey vardı. Bu fiziksel mi zihinsel mi anlayamıyordum. Ama tam değildim. Bir parçam yoktu. Ona kesinlikle emindim.

Yerimde kıpırdamadan gözlerimi kıstım ve kaşlarımı çattım.

Kaşlarım ve gözlerim tamam.

Ortamda hissettiğim o loş, boğucu ve rutubeti andıran ama rahatsız etmeyen tren kokusu bu sefer rahatsız ediyordu. İstemsizce burnumu ve alnımı kırıştırdım.

Hala koku alabiliyorum, o da tamam.

Dilimi kurumuş dudaklarımın üzerinde gezdirdim ve dudaklarımı ıslattım. Bunu yaparken dudağımdaki çatlakları, kanamamasına rağmen çatlaklardan gelen o kan tadını hissettim.

Tat alabiliyorum ve dilimi kontrol edebiliyorum.

Yumruğumu sıkıp açtım ve parmaklarımın ucuyla belime dokundum.

Parmaklarımı hareket ettirebiliyorum ve dokunarak hissedebiliyorum tamam. Zaten ortamdaki uğultuyu da duyuyordum. Tüm duyu organlarımı kullanabiliyorsam neden şu an eksik hissediyorum?

Bu sefer uğultuyu duymak için kendimi zorladım. Sesler yavaş yavaş kelimelere dönüşüyordu ama hala tam olarak anlayamıyordum. Kendimi biraz daha zorladım. Kendimi zorlayabiliyorum ama nasıl zorluyorum? Acı hissetmiyorum veya hareket etmiyorum. Sadece başım ağrıyor.

Kendimi biraz daha zorladım ve bu sefer uğultunun yavaş yavaş netleştiğini anladım. Ama sanki sadece tek bir sesti, sürekli tekrar ediyordu. Nasıl yaptığımı bilmediğim halde kendimi daha da zorladım.

Seri? Hayır seri seri diye nakarat tuttuklarını düşünmüyordum. Ses çok yavaş netleşiyordu. Ama yine de hala bir anlam çıkartamamıştım. Odağımı tek bir noktaya verirsem daha faydalı olacağını düşündüm kısa bir an. Gözlerimi kapattım ve ellerimi serbest bıraktım.

Eri? Hayır hala anlayamıyordum. Şu an kulaklarım dışında neye odaklanıyordum? Bedenimi tamamen serbest bıraktığımda rahatladığımı hissettim.

Gözlerimi açmasam da herşey daha netti. Tekrar dinlemeye döndüm. Ama bu sefer bedenim de sarsılıyordu.

Harry? Evet bu sefer doğru duyduğuma emindim.

"Harry!"

"Harry!"

"Harry!"

Bir anda ellerimden destek alarak doğruldum. Kalkmam zor olmamıştı ama boynum ağrıyordu. Ama ben en son Ginny'nin dizine kafamı koymuştum. Ginny neredeydi? Neville neredeydi?

•• ━━━━━ ••●•• ━━━━━ ••

Harry bir anda doğrulduktan sonra hızlıca etrafına bakındı. Tedirgin değildi ama şaşırmıştı. Arkadaşının saçını gördüğüne, uyumadan önce da onlarla birlikte olduğuna emindi. Peki, diye düşündü. Eğer ben tek başımaysam bana seslenen kimdi?

Tek bir ses duymamıştı emindi. Eğer duymaya çalıştığı şey en başından beri "harry, harry" diye sayıklayanlar ise, o ses topluluğunda tanımadığı sesler de vardı. Sesleri tanısa da tanımasa da tek bir kişinin söylemediğine emindi.

Doğrulduğu yerde ayaklarını yere çevirdi ve sırtını da koltuğa yasladı. Düşündükçe zihninde birikenler siliniyor gibiydi. Başını ellerinin arasına aldı ve avuç içlerini gözlerine bastırdı. Bir süre öyle oturup kendine gelmek istiyordu.

Başı ağrıyordu. Normal bir baş ağrısı gibi değildi. Kafasının içinde kafasını patlatacak kadar fazla sıvı varmış gibi hissediyordu. Başını hareket ettirdiğinde sıvı da hareket ediyor, toparlamaya çalıştığı düşüncelerini sel gibi silip süpürüyordu.

Öylece oturmanın faydası olmayacağını anladığında başını ellerinin arasından kaldırdı ve yavaşça ayağa kalktı. Acı çekmiyordu, aksine bedeni yere yığılacak kadar mayıştırmıştı ağrısı onu.

Kapının koluna parmaklarını sıkıca sardı ve başının geriye düşmesini engellemeye çalıştı. Baş ağrısı dışında hiçbir şey hissetmiyordu vücudunda. Beyni sanki ondan bağımsız çalışıyordu. Çalıştığına bile emin değildi aslında.

By Mistake | Drarry (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin