▪ 11

1.9K 145 125
                                    

Yerce kuruyan dudaklarımın üstünde dilimi gezdirerek bir kaç saatlik uykuyla duran gözlerimi elimle ovuşturdum. Sabahın ilk saatleri olduğu için yeni doğan güneş içeriyi az da olsa aydınlatıyordu. Etrafda yoğun bir sessizlik hakimken zihnim buna karşı firsat kollamış gibi susmuyordu. Dün geceki kabus gibi geçen günün ardından yeni güne başlayacağım için pek mutlu değildim.

Yatakdan ayaklanıp altımdaki kısa şortumu düzelterek çıplak bacaklarım eşliğinde adımlarımı kapıya yönlendirip odadan çıktım. Dün geceki yaşanan kötü şeyleri bir nebze olsun unutturmak adına kahvaltı hazırlayıp taehyung ile aramızdaki garip durumu yatıştıracakım.

Mutafa girerek vakit kaybetmeden yumurtaları alıp omlet yapmak için tavada kırmaya başladım. Yemek yapma konusunda o kadar çok yetenekli olmasamda az çok ortaya bir şeyler çıkartabiliyordum.

"Erkencisin."

Pişmekte olan omleti tam çevireceğim esnada duyduğum sesle dalgınlığım yüzünden kolum sıcak tavanın kenarına çarpmıştı. Yanan kolumla kısıkça inleyerek hızla musluğun yanına gidip suyu açarak yanan bölgeye su tuttum.

Bir süre acı dinerken kolumu suyun altından çektim. Beyaz tenim kızarmaya başlamıştı. Bakışlarımı az önce konuşan Taehyung'a çevirirken onun ifadesiz yüzüyle karşılaşmam bir oldu. Bir şey demeden masaya geçip oturmuştu.

Dudaklarımı sinirle dişleyip sakin kalmaya çalıştım. Onun yüzünden dikkatim dağılarak kolumu yakmıştım, o ise hiçbir şey olmamış gibi masaya oturmuş beni süzmekle meşguldü.

Sinirle önüme döneceğim sıra eliyle işaret ederek gel demesini görmemle duraksadım. Donuk gözleriyle baktığı sıra itiraz etmeyip yanına doğru adımlamaya başladım. Kolumun yanmasına sebep olup canımı yakarken yine mi yakma peşindeydi?

Tam önünde durarak bakışlarımı ona doğrulttum. Karşımdaki sandalyeye yayılmış gözleri üzerimde gezinirken en sonunda kolumda durdu.

Kaşları hafif çatılıp yanan kolumun altından kavrayarak beni kendisine çekti. Sarsılan bedenim yüzünden ona yaklaşırken aramızdaki mesafeler daha da azalmıştı.

O tuttuğu kolumu dikkatle incelerken ben de yakınlıktan dolayı onun yüzüne dalmıştım. Hafif dolgun dudaklarının üzerinde benim ince dudaklarımın yer aldığını hayal ederken istemsizce yutkundum. İmkansız şeyleri hayal ederek kendimi yıpratmakdan başka bir şey yapmıyordum.

"Banyoda ilk yardım dolabının içinde yanık kremi var, onu sürersin sonra."

Tuttuğu kolumu bırakıp önüne geri döndü. Kısa süreliğine umrunda olmasam bile sahte endişesine mutlu olmuştum.

Daha fazla karşısında dikilmeyip tavadaki hâlâ sıcak olan omletin yanına gittim. İkinci bir kazaya karşı dikkatle spatula yardımıyla omleti alıp tabağa koyarak masaya geçtim.

Taehyung masadaki bir kaç şeyden atıştırıp bakışları telefonunda dikiliylen ben de sessizce önümdeki omletten yemeye başladım. İkimizde sessizce kahvaltı edip hiçbir şekile diyaloğa girmediğimiz sıra kapı zilini duymamla bakışlarım anlık taehyung'a kaydı. Bugün birisinin geleceğini bilmiyordum. Ağzımdaki lokmayı hızla yutup masadan ayaklanarak ritmik bir şekilde çalmakta olan kapının yanına gittim.

Gelen kişiyi bekletmemek için hızla kapıyı açtığım sıra boynuma dolanan kollarla birlikle geriye doğru sendelenmiştim. Dengemi sağlamaya çalışıp olduğum yerde şaşkınca kalakaldım.

"Nasılmış benim minik aşkım?"

Jimin'in neşeli sesini duyduğum an yüzümde kocaman gülümseme oluştu. Boynumdaki sarılı kollarını çekip bu seferde yanaklarımı sıkıca tuttu. Küçük çocuk muamelesi gördüğüm için suratım asılırken o bu durumumu bile tatlı bulup gülmüştü.

"Hazırlan seni almaya geldim."

Kapıda hâlâ dikilirken dudaklarında sıcak gülümsemesiyle gözleri kısılmış şekilde bana bakıyordu. Beni almak için buraya gelmesine karşı anlamsızca kaşlarım çatıldı.

"Nereye gideceğiz ki?"

Merakla sorduğum soru anlık kaşlarının çatılmasına sebep olurken hızla yüzündeki neşeli ifadesine geri döndü.

"Hoseok'un bugün doğum günü olduğu için evini erkenden birlikte süslememiz lazım. Taehyung bunu söylemedi mi?"

Başımı yönelttiği soruyla olumsuzca sallarken taehyung'un bugün hoseok'un doğum gününün olduğunu söylememesine kırılmıştım. Bunu belli etmemeye çalışıp zorlukla gülümserken sırtıma aniden yaslanan sertlikle yerimden irkildim.

Jimin'in bakışları arkamda bana yaslanan taehyung'a kayarken nefesim kesilmişti. Onun sıcaklığı göğsünden tüm bedenime yayılırken dibimdeki varlığı kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissettiriyordu.

"Hayırdır, ne söylememişim?"

Kalın sesi iliklerime kadar işlerken ona karşı hayranlığımı belli etmeden kulak kesilmekle yetindim. Daha yeni bilgisayarından arattığım gay testini görmesiyle yanlış bir harekette bulunmam her şeyi ortaya çıkarmaya yeterdi.

"Hoseok'un bugün doğum günü olduğunu söylememişsin soğuk nevale."

Jimin'in gözleri ben ve taehyung'un arasında mekik okuyup yarım ağız sırıtırken, bize karşı imalı tepkilerine karşı rahatsızca yerimde kıpırdandım. Benim davranışlarımdan dolayı taehyung'a karşı duygularımın farkına varmış olduğu ihtimal ürpertmişti.

"Söyleyeceğim vakit gelmeseydin öğrenecekti yarım akıllı."

Sesi sona doğru alaylı çıkarken sırtıma yasladığı göğsünü çekmesiyle derin bir iç çektim. Benimle her yakınlık girişimine girdiğinde kalp krizi geçirme eşiğine geldiğim için istemsizce kendimi kasıyordum.

Bileğimi nazikçe kavramasıyla bakışlarımı usulca ona kaydı. Kendisinin bakışları Jimin'de dikiliydi.

"Biz hazırlanacağız beklersin."

Onun konuşmasına firsat vermeden tuttuğu bileğimden çekiştirerek arkasından sürüklemeye başladı. Jimin'in arkadan homurtularıyla söylenmelerini duyarken tüm odağım şu an bileğimde sarılı olan parmaklardaydı.

Taehyung sessizliğini koruyarak bizi getirdiği banyonun içine sokmuştu. Tutmuş olduğu bileğimi bırakıp dolaplardan birini açarak içinden krem alıp yanıma geldi.

Kremin kapağını açıp kaza sonucu yaktığım yere sıktı. Tenimde hissettiğim soğukluk titretmişti. Sıktığı kremi yanan derime yedirerek sürmeye başladı. Yanan derimi dokunuşlarıyla daha çok yaktığının farkında değildi.

Başım eğik bir şekilde sürmesinin bir an önce bitmesini bekledim. Dokunuşlarının üzerimde bıraktığı etki hiç iyi gelmiyordu. Tenimden çekilen parmaklarla derin bir iç çekerken bu kısa sürmüştü. Taehyung'un sıcak nefesleri yüzüme çarpıp kavururken eğik olan başımı kaldırıp ona çevirdim. Siyahlarıyla pür dikkat beni izlemesi gerilmeme neden oluyordu.

"Mızmızlanma diye kremi sürdüm. Herkesden beklediğin ilgiyi benden göremeyeceksin."

Fısıltısıyla birlikte dibimden çekilerek aramıza belirli ölçüde mesafe bıraktı. Benim hakkımda düşündüklerini duymak içimi deşmesine yol açarken gözlerimi sertçe yumdum, yoksa dökeceğim yaşların sonu gelmezdi.

"Çabuk ol."

Son dediğiyle birlikte banyodan gidip beni bulunduğum yerde yanlız bırakırken yummuş olduğum gözlerimi araladım. Dolan gözlerimden yaşlar taşarak yanaklarımdan süzülürlen ağzımdan sesli bir hıçkırıp kaçtı. Aşık olduğum adamın hakkımda düşündüklerini kaldıracak gücüm artık kalmamıştı. Ona karşı miktarı olmayan sevgimin karşısında gördüğüm muameleyse beni her fırsatta yıkıyordu.




-


Şu Tae fazla naz yapıyor, bebeğim hakkında da düşündüklerine bak itin.

Hâlâ aklınızda istediğiniz bir sahne varsa yazın aklımda bulunsun, bakarsınız dalgınlığıma gelir yazarım.

Öbür bölümde görüşürüz.

Milen | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin