Bir bardak suyun yüzüme fırlatılmasıyla hızlıca yatakta doğruldum. Alkan elindeki bardağı komidine bırakıp derin bir nefes verdi.
"Gardıropta senin için kıyafetler var bir şeyler giyin ,okula gidiyoruz."
Onaylayarak gösterdiği yere adımladım. Kocaman bir gardıroptu. Bir tarafında erkek kıyafetleri bir tarafında kadın kıyafetleri vardı. Ne kadar bunları kullanmak istemesem de zorunda olduğum için bir kaç parça kıyafet aldım. Boynumdaki yarayı kapatmak için de boğazlı hırka giyindim. Hala çok acıyordu. Gardıroptan dışarıya adımladım.
Alkan da beni bekliyor gibiydi.
"Elini ver."
"N-Neden?"
Sinirle nefes verdi ve elimi sertçe kendine çekerek parmağıma bir yüzük taktı.
Bir yandan yüzüğe bir yandan da ona bakıyordum.
"Bunu okul dışında asla çıkarmayacaksın. Eğer ki çıkartırsan..."
Elini boğazıma getirip hafifçe sıktı.
"Abini öldürürüm"
Acıyla yutkundum. Ve hızlıca başımı onaylar şekilde salladım.
Boğazımı bırakıp bileğimden tuttu ve arkasından sürükleyerek daha hiç görmediğim evin koridorlarından yürümeye başladık. Gerçekten büyük bir evdi. Aşağı kata indiğimizde bizi büyük bir salon karşıladı. Salonun mutfağa yakın olan yerinde bir kahvaltı masası kuruluydu. Bileğimi bırakıp masaya doğru ilerledi. Sandalyeyi kendine doğru çekip oturdu.
Ben ise cezalı bir öğrenci gibi ayakta beklemeye başladım. Öylece beklerken bana bakmasıyla başımı öne eğdim.
"Masaya otur"
Biraz sessizlik olduktan sonra zoraki konuştum
"Aç değil-"
"OTUR"
Sesinin soğukluğundan ürkerek masaya yaklaştım ve bir sandalye çekip oturdum. Evin hizmetlisinin önüme kahvaltılık koymasıyla istemeye istemeye yemeye başladım. Çok geçmeden Alkanın kalkmasıyla bende masadan kalktım.
Arkasından giderek arabasına bindim. O da arabayı çalıştırarak okula doğru sürmeye başladı. Çok fazla soru sormak istiyordum ama bu pisliğin ne yapacağı belli olmazdı.
"Okuldakiler bizi görürlerse... söylenti çıkar."
Saatine bakıp konuşmaya başladı.
"Arka kapıdan indiricem."
Başımla onayladım ve devam ettim.
"Peki, telefonum? Telefona ihtiyacım olacak"
Arabanın torpidosundan çıkardığı telefonu bana uzatarak;
"Bundan sonra bu telefonu kullanacaksın. Abinle hiç bir şekilde konuşmana veya görüşmene izin yok. Ben ne dersem o. İçinde sadece benim numaram var. Unutma her zaman gözüm.. üzerinde."
Arabanın freniyle biraz sarsıldım. İnmemi işaret edince ilk olarak parmağımdaki yüzüğü çıkararak çantama koydum ve kapıyı açarak okula adımladım. Bakalım nasıl geçecekti? Umarım Bade gelmiştir umuduyla amfiye girdim. Badeyi görmemle hemen koşup boynuna sarıldım. Bütün o çiçek kokusunu burnuma çekerek daha sıkı sarılıyordum.
O da boğulmuş olacak ki en sonunda koluma hafif hafif vurarak konuşmaya çalışıyordu.
"S-Sahra öhhö kızım boğuluyorum!"
Hemen geri çekilip yüzüne baktım. Çok özlemiştim onu. Bu yaşadıklarımdan sonra çok özlemiştim...
Elini yanağıma koyarak endişe ile kaplandı yüzü.
"Noldu bebeğim? Neden ağlıyorsun?"
O anki gelen mutluluk ve hüzünle ağladığımı bile fark etmemiştim. Ama ona söyleyemezdim ki rehber hocamız tam bir şerefsiz. Beni zorla karısı yaptı diye. Söyleyemem ki çok masum sandığı yakışıklı öğretmeni mafya diye.
Hemen göz yaşlarımı silip 32 diş sırıtmaya başladım.
"Bugün rüyam da seni gördüm. Kabus gibiydi! Bir an önce sana sarılmak istedim."
Biraz şüphe ile baktıktan sonra o da 32 diş sırıtarak yanağımdan makas aldı. O sırada ders zilinin çalmasıyla ikimiz de yerlerimize oturduk. İlk ders yine ve yine o adamlaydı. İğreniyordum. Onu hatırladıkça içime istemsiz bir ürperme doğuyordu. Elimi boynuma götürdüm. Ders bittikten sonra revire gidip boynum için krem sürmem gerekiyordu. Yoksa iz kalacaktı.
Eğer ki bunu Bade görse kesin bir şeyler olduğunu anlardı. Bu yüzden gizli gizli halletmem lazımdı. Ben bunları düşünürken sınıfa o girdi. Tam manasıyla gece olan adamla sabah olan adamın arasında dağlar kadar fark vardı.
O konuşurken yüzüne bakmaya çok zorlanıyordum. Bu yüzden başım eğik olarak arada bir gözümü kaçırarak bakmaya başladım. Sonunda ders bitince herkes amfiden dağıldı. Hazır Bade de kafeteryaya gitmişken hemen revire adımladım.
Revirin kapısını açıp içeriye girerek yanık kremi aramaya başladım. Arkamda ki ayakkabı sesiyle hemen arkamı döndüm. Bu elinde krem le olan revir görevlisiydi. Kumral bir teni vardı bu üniversiteye geldiğimden beri ilk defa görmüştüm. Elindeki kremi sallayarak;
"Bunu mu arıyorsunuz?" dedi.
"Ah evet. Alabilir miyim acaba?"
Farklı ama sevecen bir gülümsemeyle kremi elime uzattı. Kremi alıp teşekkür ettim.
"Bir yeriniz mi yandı? İsterseniz size yardımcı olabilirim."
Teşekkür ederek reddetsem de zorla beni revir yataklarından bir yatağa oturtarak kremi elimden aldı. O da dönen bir sandalyeye oturup bana yaklaştı.
"Ay hiç gerek yoktu hocam. Ben yaparım siz verin bana"
"Nereniz yandı gösterin yardımcı olayım. Hem belki benim elim daha şifalı gelir hm?
Bu adam ne diyordu böyle? Alttan alttan bana mı yürüyordu yani? Yok canım daha neler! Sonuçta o hoca yani
Ben bunları düşünürken gözleri bir anda bir noktaya odaklandı. Boynuma...
Sakın! Görmüş olma!
Hemen boynumu kapatarak yüzümü başka bir tarafa çevirdim. Elimi boynumdan çekerek yanığa bakmaya başladı. Şimdi ne uyduracaktım ?
"Bu..."
?
"Bu normal bir yanık değil. Sanki sigara yanığı gibi?"
Ya anlarsa diyerek içimden binlerce kez geçirdim. Yüzüme bakarak başını eğdi
"Anlatmak isterseniz belki... dinlerim. Ama sizi zorlayamam"
Diyerek sanki hiç bir şey olmamış gibi kremi parmağına sürerek yarama hafifçe sürmeye başladı. kremin tenime temas etmesiyle bir an acıdan irkilsem de belli etmedim. O sırada kapının açılmasıyla ikimiz de o tarafa döndük.
Olamaz!
~~~
Bilerek kısa yazdım umarım beğenmişsinizdir❤️(○` 3′○)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsin Sen?
RomanceKömür siyahı olan gözlerine bakmaya çalışarak kaldırdım başımı. Ama o kadar çok korkuyordum ki bu adamdan kelimeler boğazıma dizilmişti sanki. Kaskatı kesilmişti bütün vücudum. Bir yandan yerde yatan bedene bakıyordum. Kanı her yeri sarmıştı adeta...