4. Bölüm- Hata

12.5K 335 44
                                    

iyi okumalar...

~~~

Alkan sinirle bana bakıyordu. Hemen ismini bile bilmediğim revir görevlisinin elini ittim. O da bu yaptığıma anlam veremediği için bir bana bir de Alkana bakıyordu. Alkan hızlıca yanımıza gelip bana kötü bir bakış atarak görevliye döndü. Ve yüzüne yalancı bir tebessüm yerleştirerek 

" Öğrencimin revire geldiğini duyunca bir şey mi oldu diye bakmaya gelmiştim. Eğer işiniz bittiyse öğrencimi alabilir miyim Oğuz hoca"

Oğuz hoca ilk bana baktı sonra Alkana bakıp gülümseyerek başıyla onay verdi.

"Buyurun hocam, boynunda bir yanık yarası vardı bende yardımcı oldum."

Yine yalandan tebessüm ederek Oğuz hocaya teşekkür edip bana yöneldi.

"Sahra iyisin değil mi?. Derse geç kalacaksın. Hadi gidelim"

O kadar iyi oyunculuk yapıyordu ki ben bile bir an iyi bir insan olduğunu düşündüm. Boynumu kapatarak istemeye istemeye önden yürümeye başladım. Alkan da arkamdan geliyordu. Adımlarımı hızlandırmaya başlamıştım ki bu sefer o da hızlanmaya başladı. Bir anda beni kolumdan tutup küçük bir odaya soktu. Benle birlikte girip kapıyı kilitledi. Ben daha ne olduğunu anlamadan boynumu sıkmaya başladı.

"Sana hata yapma dedim!"

Ben nefes alamadığımdan dolayı boğazımı tutan elini bırakması için yalvarıyordum. Nefessizlikten gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. Bu kadar mı acımasızdı? Biraz bile mi insanlık yoktu? Yaram acıyordu.

"L-Lütfen b bırak. Nefes alamı yorum"

En sonunda bırakmasıyla yere düşmem bir oldu. O ise sinirinden bir oraya bir buraya dönüp duruyordu. Bana dönüp yanıma çömelerek bir parmağıyla yarama baskı yapıp diğer parmağını bana karşı doğrulttu.

"Sakın! Sakın bir daha seni onun yanında görmiyim! Veyahut başka bir erkeğin yanında ASLA!! Yoksa bırak bu boynunda ki yanığı bütün bedenini zevkle cayır cayır YAKARIM! Anladın mı?!"

Artık bırakması için başımı hızlıca salladım. O ise ayağa kalkıp yakasını düzeltip saçını arkaya attı. Son olarak saatine bakarak kapının kilidini açtı.

"Toparlan."

Kapıyı açıp dışarıya çıktı. Ben ise öylece kalmış boğazımı tutuyordum. Sanki ölecekmişim gibi hissetmiştim. O kadar korkmuştum ki zar zor ayağa kalktım. Korkudan bacaklarım titriyor gözlerimden yaşlar akıyordu. Duvarlara tutunarak zar zor yürümeye başladım. Derse geçildiği için etrafta pek kimse yoktu. Hızlıca lavaboya adımlayıp aynanın karşısına geçtim. Gözlerimi elimin tersiyle silip yüzümü yıkadım. 

"Acınası görünüyorsun"

Yüzüme defalarca su atıp peçeteyle kuruladım. Gözlerim hala kızarıktı ama en azından biraz geçmişti. Boynuma baktım. Kızarmıştı ve onun el izi vardı. Yaram daha kötü görünüyordu. Tekrardan elime kremi alıp hafif hafif sürdüm. 

Toparlanmam lazımdı. Abim için dayanmam lazımdı!

Sonunda dersler bitmişti Bade ne kadar beraber gitmek için ısrar etse de  onu önden yollamıştım. Alkanın beni bıraktığı yere gelip etrafa göz gezdirdim. Arabasında beni bekliyordu. İstemeye istemeye arabasına bindim ve eve doğru sürmeye başladı. 

Arabadan inip eve doğru yürümeye başladık. Etrafta bir sürü siyah giyimli korumalar duruyordu. Eve geldiğimizde her han bir şey yapabilecek olmasından uzak mesafeden yürüyordum. O ise önden yürüyordu. Bir anda durmasıyla bende durdum. Bana dönüp gözleri elime kaydı. Sonra ise gözlerime. Tehdit eder gibi bakıyor olması tedirgin olmama sebebiyet vermişti. En sonunda anlayıp hemen çantamdan yüzüğü çıkartıp parmağıma taktım. 

O ise tepkisizce yüzüme bakıp önden odaya çıktı. Bende arkasından hızlı adımlarla odaya çıktım. Odaya girdimizde ceketinin düğmelerini çözüp koltuğa attı. Telefonunun çalmasıyla eline alıp cevap verdi.

"Buna gerek yok."

Telefondaki kişiyle konuşmaya devam ediyordu. 

"Gerek yok dedim ya dede"

Demek ki dedesiyle konuşuyormuş. Bana doğru baktığın da başımı başka tarafa doğru çevirdim.   

(...)

"Tamam."

Ve telefonu kapattı. 

Cebinden çıkardığı sigarayı yakıp dudaklarının arasına koydu. Elini saçlarının arasına daldırıp arkaya attı.

"Yarına hazırlan. Hizmetliler seninle düğün için ilgilenecekler"

Şaşkınlıkla başımı kaldırdım. 

"Düğün mü olacak?"

Bakışlarını bana çevirip tepkisizce baktı.

"Evet ,sorun mu var?"                           

Başımı hızlıca sağa sola salladım. Her hangi bir yanlış yaparsam olacaklara katlanmak istemiyordum.

"Şey. Ben..."

Başını eğdi.

"?"

"Ben duş alabilir miyim?" 

Önce vücudumu süzdü sonra tekrar yüzüme bakıp gözlerini devirdi.

"Ne yaptığın umurumda değil."

Ve başını tekrar cama çevirdi. O anda tekrar telefonun çalmasıyla telefonu açıp baktı.

(...)

"Tamam geliyorum."

Koltuğa attığı ceketi tekrar alıp giydi. Ve yanımdan geçip gitti. Biraz durduktan sonra dış kapının kapanma sesini duyunca rahatladım. Gitmişti...

Derin bir nefes bıraktım dışarıya. Ellerimi yüzüme tutup bir müddet bekledim öylece. Kendime gelmeliydim. Duş almak iyi gelecekti.

Daha önce hiç girmediğim banyoya girdim. Oldukça büyüktü. Kocaman bir küveti vardı. Küveti istediğim sıcaklıkta doldurup kıyafetlerimi çıkardım. İçine girerek başımı yastıklı olan yere yasladım. Uykum vardı. Yorgundum. Tükenmiştim. Bütün gün olanları düşünmekten artık o kadar yorulmuştum ki gözlerim yavaş yavaş kapandı. Ve kendimi karanlığa gömdüm...

~~~

Okuduğunuz için teşekkürler bir dahaki bölüm için beklemede kalın;3

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin