12. Sanrı

20 15 25
                                    

İkiye On Kala - Derin 🎶

🥀

Kaybolduğum bir alemdeydim. Evin yolunu nasıl bulabilirdim bilmiyorum.

Dikenli yollar, ayak tabanlarım kanıyordu bastıkça. Ruhum bunca acıyı yaşarken nasıl olabiliyordu bunlar. Ormanın karanlık esir ağaçların arasında geziyordum, korkusuzca hissediyordum onları.
Ağaçları, taşları, soğuk havayı, kötülüğün kalbini acımasızca söküp ormanın derinliklerine gömüştü biri sanki.

Yürüyordum, soluksuz bir şekilde ama hep aynı yollardı sanki bir çemberin etrafında turlamak gibiydi.

Aklımı yitirecektim. 

"Ateş" diye seslendim ama yoktu.
Yürüdüm, yürüdüm ama sonu gelmiyordu.
Derinliklerde iki adam gördüm yüzleri seçilmiyordu.
Adeta fısltıyla konuştum.

"Korkuyorum ateş" dedim. Ama duyamazdı beni.
Bir ağacın dibine çöküp oturdum beni göremiyecekleri bir şekilde. Adım sesleri yaklaşıyordu.
Durdu ama hissedebiliyordum çok yakındaydı.

Gözlerimi sımsıkı yumdum ve ayak sesleri tekrar yürümeye devam etti. Nefesimi tutuğumu bile hissetmemiştim.

"Azze" dedi tanıdık bir ses. Açamadım gözlerimi çok korkuyordum neredeydi cesurca ormanı dolaşan ve ayaklarını bu acıyla terbiye eden kız.

"Azze" dedi bir kez daha tanıdık ses hemde çok tanıdık. Gözlerimi araladığımda Babam karşımdaydı. Karanlığın içinden gelmişti. O karanlıktı.
O kötülüğün kalbiydi.

"Baba" diyebildim sadece. Ve nefesimi bıraktım.
"Çok yanlış yaptın" dedi sert bakışlarıyla.
Korkuyordum canımı yakacaktı ve hiç acımayacaktı.
"Seni orospu kalp hesap ver" dedi. Sürükleyerek saçlarımdan karanlık ormanın derinliklerine sürükledi beni.
"Seni sürtük nasıl düşmanımıza teslim edersin kendini." dedi. Sert bi tokat patlatı suratıma.
Hiç bir şey anlamıyor ve karşı gelemiyordum. Biraz hırpaladıktan sonra.

"Yapma" diyebildim sadece.
"Seni öldüreceğim" dedi.
Boğazıma yapıştı nefes alamıyordum bedenimin karıncalandığını hissetmeye başlamıştım artık o kadar çok sıkıyordu ki gözlerim kararmaya başlamıştı artık.

"Seni sürtük düşmanımız o bizim" dedi tekrar ve bıraktı beni yere.
Öksürük krizlerine girmiştim. Ne kadar süre nefes almaya çalıştı bilmiyorum. Sanki kanım tekrar bedenime hucüm etmesini bekliyordum.
Nefes nefese babama bakarken hiç acımadam tekrar saçlarımdan sürüklemeye başladı beni.

"Bak" dedi bağırarak.
"Bak seni orospu bak kafanı kaldır ve bak" dedi.
Saçlarımı kurtarmaya çalışırken zorla çenemden tutup kafamı kaldırıp karşıya bakmamı sağladı.
Adeta gördüğüm yüzle dumura uğramıştım.
Ateş'di bu.
Ama babamın yanında ne işi olabilirdi.

"Bak orospu bak bu Adam seni kullanacak senin duygularından beslenecek ama müstahaktır sana. " dedi

Acı içinde tamamen duygusuz bir şekilde bizi izleyen Ateşe baktım.  Bütün bu olanları sanki bir film seyreder gibi izliyordu. Kalbime bir acı saplanmıştı.

"Sana bunları söylüyorum kıymetli olduğun için değil soyadımı taşıdığın için" dedi babam gene zehirli sözlerini söylemişti.
Belinden silahı çıkardı kafama dayadı.

"Utanıyorum senin gibi evladım olduğu için senin layığın bu ormanın toprağı" dedi.
Bir patlama sessi.
Dizlerimin üzerinde duran ben.
Herşeye rağmen karanlık bir ormanda ayaklarını kanatan ben.
Düştüm, yenildim ve kaybettim.
Kaybolduğum bir ormanda..

🥀

🥀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AZZE "BİR DELİNİN RÜYASİ"      #ilmelistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin