İpi, iş tulumlarını, maskeleme bandını ve kablo bağlarını kasadan geçirdim.
"Kırk üç dolar ediyor, lütfen." Bakışlarımı Grey'e çevirdim ve
çevirmemiş olmayı diledim. Bana yakından ve dikkatle bakıyordu.Sinir bozucuydu.
Kredi kartını alırken, "Torba ister misiniz?" diye sordum.
"Lütfen, Aaron." Sesi adımı okşadı ve kalbim bir kez daha deli gibi çarpmaya başladı. Güçlükle nefes alıyordum. Aldıklarını aceleyle plastik bir torbaya yerleştirdim.
"Fotoğraf çekimini yapmamı istersen beni arar mısın?" Yine resmî havasma bürünmüştü. Bir kez daha nutkum tutularak başımı salladım ve kredi kartını iade ettim.
"İyi. Yarın görüşmek üzere sanırım." Çıkmak üzere döndü, sonra duraksadı. "Ah, Aaron, Bayan Kavanagh'ın röportaja gelememesine sevindim."
Gülümsedi ve ardından, naylon çantayı omzuna atarak ve beni titreyen, köpüren bir dişilik hormonları
kütlesi halinde bırakarak, yenilenmiş bir kararlılıkla dükkândan dışarı çıktı.Dünya gezegenine dönmeden önce, dakikalarca, az önce çıkıp gittiği kapalı kapıya baktım. Pekâlâ, ondan hoşlanıyordum. İşte, kendime itiraf etmiştim. Duygularımdan daha fazla saklanamazdım. Daha önce hiç böyle
hissetmemiştim. Onu çekici buluyordum, çok çekici. Ama bunun
baştan kaybedilmiş bir savaş olduğunu biliyordum ve buruk bir özlemle iç geçirdim. Buraya gelmesi tesadüften başka bir şey değildi. Yine de, ona uzaktan hayranlık duyabilirim. Bundan hiçbir zarar gelmezdi. Ve bir fotoğrafçı bulabilirsem yarın onu ciddi bir
hayranlıkla izleme fırsatı yakalayabilirdim. Heyecan içinde dudağımı ısırdım ve kendimi liseli gibi sırıtırken buldum. Kate'i aramam ve bir fotoğraf çekimi organize etmem gerekiyordu.Kate deliye dönmüştü.
"İyi de castonsist the arıyordu? Merakı ahizeden taşıyordu.
Depo odasının derinliklerinde, sesimin normal çıkması için çaba
harcıyordum."Buralardaymış."
"Bence bu acayip bir tesadüf olurdu, Aaron. Sence seni görmeye gelmiş olamaz mı? Tanrım adama gey olup olmadığını sordun Aaron, senin ondan hoşlandığını düşünüyor ve o da sana karşı boş değil.”
Kalbim bu düşünceyle yerinden oynadı, ama benimki kısa süreli bir sevinçti. Can sıkıcı ve keyif kaçırıcı gerçek, buraya iş için gelmiş olduğuydu.
"WSU'nun çiftçilik bölümünü ziyaret ediyormuş. Bir araştırmaya kaynak sağlıyormuş," diye mırıldandım.
"Ah, evet. Bölüme 2.5 milyon dolarlık bağış yaptı." Vay canina.
"Bunu nereden biliyorsun?"
"Ben gazeteciyim ve adam hakkında bir makale yazdım. Bunu bilmek benim işim."
"Tamam, Carla Bernstein, sakin ol. Yani fotoğrafları istiyor musun?"
"Elbette istiyorum. Soru şu: Kim, nerede çekecek?"
"Nerede olacağını ona sorarız. Buralarda kaldığını söyledi."
"Onunla temas kurabilir misin?"
"Elimde cep telefonu numarası var." Kate iç geçirdi.
"Washington Eyaleti'nin en zengin, en zor yakalanan ve en esrarengiz bekârı sana cep telefonu numarasını mı verdi?" Hemde gey olduğunu açıkça belirttikten sonra."
"Şey... evet."
"Aaron! Adam senden hoşlanıyor. Buna hiç şüphe yok." Ses tonu ısrarcıydı.
"Kate, o sadece kibar olmaya çalışıyor." Ama daha kelimeleri telaffuz ederken, doğru olmadıklarını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grinin Elli Tonu (+18)
Romance+18 cinsel ögeler barındırır! Kendi kendime tekrarladım. " Sakin ol Aaron bu sadece bir röportaj."