8

1.2K 12 0
                                    

    Lanet olsun! Yakası açık beyaz bir gömlek ve kalçalarından sarkan flanel bir pantolon giymişti. Dağınık saçları, duş sonrası hâlâ ıslaktı. Ona bakarken dilim damağım kurudu... Fena halde seksiydi.

  Grey'in peşinden süite giren koyu renk takım ve kravatlı, saçları kısacık tıraşlı, kirli sakallı, otuzlu yaşlarının ortasında görünen adam sessizce bir köşeye dikildi. Duygusuz, kahverengi gözleriyle bizi izliyordu.

   "Bay Steele, işte yine karşılaştık."

Grey'in uzattığı eli gözlerimi kırpıştırarak sıktım. Ah Tanrim... gerçekten de... Eline dokununca içimi delip geçen, beni çarpan, kızarmama neden olan o muhteşem akımı hissettim. Düzensiz nefesimin duyulabildiğinden emindim.
Elimi, dosdoğru Grey'in gözlerinin içine bakarak bize doğru gelen Kate'e doğru salladım ve,
"Bay Grey, bu Bayan Katherine Kavanagh," dedim.

"Israrcı Bayan Kavanagh. Nasılsınız?" Katherine'e hafifçe gülümserken, gerçekten eğlenir gibiydi.

"Umarım kendinizi daha iyi hissediyorsunuzdur? Aaron geçen hafta kötü olduğunuzu söylemişti."

"İyiyim, teşekkür ederim, Bay Grey." Kate, Grey'in elini sertçe ve gözünü bile kırpmadan sıktı. Kendime onun Washington'daki en iyi okullara gittiğini hatırlattım. Ailesinin parası vardı; kendinden ve dünyadaki yerinden emin büyümüştü. Kimsenin ona kötü davranmasına izin vermezdi. Ona hayrandım.

  “Bunu yapmaya vakit ayırdığınız için teşekkür ederim," derken Grey'e nazik, profesyonel bir gülümseme gönderdi.

Grey bakışlarını bana çevirirken, "Benim için zevk," dedi ve ben yine kızardım. Lanet olsun.

"Bu, José Rodriguez; fotoğrafçımız," derken sırıttığım José, bana şefkatli bir gülümsemeyle karşılık verdi. Benden Grey'e yönelttiği bakışları soğuktu.

"Bay Grey." Onu başını hafifçe eğerek selamladı.
"Bay Rodriguez." José'yi süzerken Grey'in ifadesi de değişmişti.
Ona, "Nerede durmamı istersiniz?” diye sordu. Sesinde tehditkâr bir ton seziliyordu. Ama Katherine'in gösterinin yönetimini José'ye bırakmak gibi bir niyeti yoktu.

"Bay Grey, şöyle oturabilirseniz, buyurun? Işıklandırma kablolarına dikkat edin. Sonra da ayakta birkaç poz alırız." Onu duvarın önüne yerleştirilmiş bir koltuğa yönlendirdi.
Travis ışıkları açarak Grey'in anlık bir körlük yaşamasına neden oldu ve bir özür mırıldandı. Sonra Travis ve ben arka tarafta durup José'nin çekim yapmasını izledik. José makinesini elinde tutarak ve Grey'den bir o tarafa, bir bu tarafa dönmesini, kolunu
kıpırdatmasını, sonra tekrar indirmesini isteyerek sayısız poz çekti.

  Ardından üçayağın başına geçti; Grey oturup sabırla ve doğallıkla poz verirken yirmi dakika kadar daha çekim yaptı. Dileğim gerçek olmuştu: Grey'i çok da uzak sayılmayacak bir mesafeden hayranlıkla izleyebiliyordum. Gözlerimiz iki defa buluştu ve bulutlu bakışlarından kendimi güçlükle ayırdım.

"Bu kadar oturmak yeter." Katherine yine devreye girmişti.

“Ayağa kalkar mısınız, Bay Grey?" diye sordu. Grey ayağa kalkınca Travis koltuğu çekmek için hızla harekete
geçti. José Nikon'unun deklanşörüne tekrar basmaya başladı. Beş dakika sonra José,

"Sanırım yeterince poz aldık," dedi.

"Harika," dedi Kate.

“Tekrar teşekkürler, Bay Grey." Önce o,
ardından José, Grey'in elini sıktılar.

Grey,
"Makaleyi okumak için sabırsızlanıyorum, Bayan Kavanagh," diye mırıldandı ve kapının yanında durduğum sırada bana döndü.

“Benimle yürür müsünüz, Bay Steele?" diye sordu.

Grinin Elli Tonu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin