8. Bölüm

2.4K 91 9
                                    

İyi Okumalar...💛💛

Tam iki hafta. Tamı tamına iki haftadır uyanmamıştı. Doktor ilk zamanlarda bir keresinde, ilk zamanlarda uyanmazsa sonra uyanmasının zorluğu ile ilgili bir şeyler ima etmişti.

Korkuyordum... Uyanamamasından köpek gibi korkuyordum. Bir hafta önce doktor hayati tehlikesini atlattığını söyleyerek odaya almıştı.

Bende bir haftadır en azından onun yanında refakatçi olarak kalıyordum. Çok heveslenmiştim, iş öyle olunca uyanmasıda uzun sürmez sanmıştım ama öyle olmamıştı. Uyanmıyordu.

Benim yüzümdendi işte!! İki haftadır benim yüzümden burada yatıyordu.

Benim asıl korkumsa bitkisel hayat riskiydi. Araştırma yapmıştım bu süreçte bol bol. Bu kadar uzun süre uyanamazsa bitkisel hayata geçiş riski vardı.

Babam da arada gidip geliyordu, ama annemden ses seda yoktu. Olmasındı da zaten bu saatten sonra umrumda bile değildi.

Ve bugün mahkeme günüydü... Daha da önemlisi doğum günüydü. Çok merak ediyorum ben bu salak kafamla bir de kızdan doğum gününde boşanacak mıydım?

Onu da yapardım ben bu kafayla. Gerçekten sikik kafalıyın tekiydim.

Şimdiyse yatağın dibine yapıştırdığım  koltukta oturuyordum. Bir haftadır yaptığım gibi onu inceliyordum.

Kilo vermişti. Oldukça kilo vermişti. Yüzünün o eski canlılığı yoktu. O parıl parıl parlayan rengine bayıldığım saçları eskisi gibi canlı durmuyordu artık.

                                              *

Makineden çıkan seslerle birlikte oturduğum yerde uyuduğum koltuktan kalktım hızlıca.

O sırada içeriye doktor ve hemşireler girerek beni hemen dışarıya çıkarttılar.

Ne olduğunu anlayamamıştım her şey beş on saniye içerisinde gerçekleşmişti.

Ama bunlar bana bir şeyleri hatırlatıyordu. Dejevu yaşıyordum şuan. Ama hayır, olmayacaktı öyle birşey.

Durmayacaktı kalbi falan. Hayır hayır hayır. Kendimi kafamı iki yana sallarken buluvermiştim bir an.

Ama hayır olamayacaktı, olamazdı böyle birşey. Kaldıramazdım. Bende giderdim arkasından.

Biz daha Zeynep'in o çok istediği, daha bu senenin başında hayalini kurduğumuz 'yılın iş insanları' ödülünü alacaktık.

Ben de planını yaptığım gibi ona adayacaktım ödülü.

Olmazdı, olamazdı beni öylece orta da bırakıp gidemezdi. Yoktu öyle, bana hayal kurdurup kurdurup gitmek.

Hem bizim daha onun gibi turuncu saçlı minik bir kızımız olacaktı. Anneme inat mis gibi bir evilik sürdürecektik biz.

O sırada odadan bir hemşire çıktı.

Hayır hayır hayır iyi şeyler düşünmeliydim kötü bir şey olmayacaktı.

Hemşirenin ağzından çıkacak şeyi bekliyordum. Ellerim terleşmişti, titriyordu.

"Doktor Hanım içeriye girebileceğinizi söyledi" dedi düz tuttuğu ifadesiyle.

Duyacağım şeyden deli gibi korkar şekilde girdim arkasından odaya. Gözlerim doktordan önce başka birşeye takıldı.

Bir çift ela göze... Soluk bakıyordu belki, bitkin görünüyordu. Ama uyanmıştı sonunda...

O an bütün duyguları aynı anda yaşadım. Tarif edilemez bir duyguydu.

Sil Baştan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin