• 1.2

168 14 1
                                    

Kafam çok ağrıyor şuan imdaaat!!

Taksi bir sitenin önünde durduğunda taksi şoförünün söylediği ücreti ödeyip taksiden indim. Navigasyon tam önümdeki blok yani A bloğunu gösteriyordu.

Kapıdan girdikten sonra birkaç merdiven çıktım ve zillerin önüne geldim.
Berkay ismini ararken tam ikinci isim de karşıladı beni Berkay Yeniay.
Soyadı buydu demek.

Duru Yeniay.

İçimden böyle bir uydurma geçtikten sonra kafamı iki yana sallayıp zile bastım.
Birkaç saniye geçse de kapı açılmamıştı.
Bir daha bastım.
Bir daha.
Açmıyordu.

Hediye paketi tutan elim yana doğru düşerken dudaklarımı büzdüm. O sırada aklıma Berkay'ın dedikleri geldi:
"Bana söz verir misin? Yarın ben korksam bile gitme tamam mı?" Dün yazmıştı bu mesajı.
Demek ki bahsettiği korkmak kapıyı açmamaktı.

Benden ne saklıyordu?

Onu yargılayacağımdan mı korkuyordu?
Elim tekrar zile gitti ve Berkay'ın üstündeki isme bastım.
Biraz sonra kapı açıldığında yüzümde zaferin gülümsemesi vardı.

Kapıyı itekleyip içeri girdiğimde soğuktan sıcağa geçmek tüylerimi kısa bir süreliğine ürpertmişti.
Biraz sonra asansöre bindim ve ikinci kata çıktım.

Asansörden indiğimde ziline bastığım -sanırım- kişiler bağırıyordu: "Kim o?" Sesimi fazla yükseltmeyerek konuştum: "Yanlış basılmış. Kusura bakmayın."

Kapı kapanma sesini duymamla derin bir nefes verdim. Katlarda iki daire vardı. Kapılara ilerleyip hangisi berkay'ın evi ayakkabılardan anlamaya çalışıyordum.
Birinde yaşlı teyzeler in giydiği ayakkabı ve genç kız ayakkabısı vardı.
Diğerinde erkek ve kız ayakkabısı.
Yanlış kata mı geldim acaba?
O sırada arkamdan gelen sesle o tarafa döndüm:
"Kime bakmıştım hanım kızım?"

Hemen konuştum: "Berkay burada mı oturuyor? Bir bilginiz var mı?"
Yüzünde bir keder meydana geldi daha sonra zorlukla konuştu: "şu evde oturuyor. Kızım. Hatice'nin arkadaşı mısın?" Eliyle daha yeni baktığım kapılardan kız ve erkek ayakkabısı olan evi gösterdi.

"Hatice kim?" "Pot mu kırdım ben? Hay aksi! Hatice Berkay'la kalıyor."
Kalbimde ince bir sızı aktı ve orada kurudu.
Berkay'ın söyleyeceği şey bu muydu?
Sevgilisi mi vardı?
Bu soruları ona sormalıydım.

Yutkunamadığımda genzimi temizleyip konuştum: "Sevgililer mi?" Teyzenin gözlerine muhtaç bir şekilde bakarken güldü . " Tövbe estağfurullah. Ne sevgilisi kızım. Kuzenler onlar. Yardımcı olmak için kaldığını biliyprum Hatice'nin."
İçimde derin bir nefes çektim ve yutkundum.

Kalp ritmim düzene girerken kafamda sorular dolanıyor ama bu soruların cevabını sahibinden almayı bekliyordum.
Teyze evine geri çıktığında bende önüme döndüm ve zile bastım. Daha sonra kapıyı tıktıkladım.

Açmadı.
Zile biraz daha bastım.
Açmadı.
Kapıyı tıktıkladım.
Açmadı.

Yaklaşık yirmi dakika kapıda bekledikten sonra B planına geçmek zorunda kaldım.
Hediyeyi kapının önüne bıraktıktan sonra konuşmaya başladım.
Benim tanıdığım Berkay şuan kapının ardındaydı. Ama kapıyı açamıyordu. Neyden korkuyordu bu çocuk?

"Berkay... Ben gidiyorum. Teşekkürler kalbimi kırdığın için. Hediyeyi kapının önüne bıraktım. Belki almak istersin. Bu arada Hatice ile aranda olanları duydum. Hayırlı olsun. Keşke bana da söyleseydin." Konuşmamın sonuna birde ağlama sesi ekledikten sonra birkaç kez adımladım.

Kapıyı açması için oyun yapmıştım bildiğiniz!
Hayatım yalan olmuştu on saniyede.
Benim gittiğim zannedecek ve kapıyı açacaktı.
Kapının önündeki duvara yaslanıp açmasını beklerken tam da tahmin ettiğim gibi kapı yavaşça aralandı.
Biraz sonra onu gördüğümde gülümseyerek ona baktım. O da beni gördü ve artık işin işten geçmiş olduğunu düşünmüş olacak ki kapıyı iyice açtı.

Sonra o korktuğu şeyi gördüm.

Korkmaması gerektiği ama korktuğu şeyi.
Berkay bütün endamıyla yakışıklılığıyla karşımdaydı. Bir tekerlekli sandalyenin üstünde.

🌙

Bundan sonra başlıyor kitap ehe.

OYSA -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin