• 1.6

126 8 0
                                    

"Duru?" Bu ses akrabalarının en haz etmediğim listesinin en başlarında gelen isimdi.

Tanıştırayım Berra.
Kuzenim Berra.
Hani şu Berkay'a bahsettiğim Berra.

Ona baktığımda yanında birkaç arkadaş grubuyla buraya doğru geliyordu.
Gözlerimi devirip merakla bakan Berkay'a hızlı bir şekilde konuştum: "Geliyorlar. Karıncalar." Dediğime güldü.

"Duru? Ne arıyorsun burada? Haberim yoktu. Söyler insan..." "Söylemek zorunda değilim bence ama. Neyse."
Diye konuştum.
Bitse de gitsek.
"Ne bu afra be! Neyse. Bu arkadaş kim?" Gözleriyle Berkay'ı gösterdi.
Oturduğum yerden gözlerimi ona diktim. "Sanane? Selamını verdiğine göre git artık bence."

Arkasında ki iki kızdan biri bana diğeri Berkay'a bakıyordu.

Berkay'a?

"Aman. Banane zaten. Baban biliyor mu?" "Sanane? Gitsene işine. Hem sen beni kendinle mi karıştırdın? Gizli kapaklı işler falan."
Yanında ki iki kız ona sorgulayıcı bakışlar atarken o da bana bakıyordu: "Haddini aşma Durucuk. Ezilirsin mazallah. Neyse. Biz gidelim." "Bence de gidin."
Bana son bir ters bakış attıktan sonra gittiler.

Berkay'a baktığımda o da o kızların arkasından bakıyordu.
Kaşlarını çatarak konuştum: "Ne o? Tanıdığın falan mı?" Konuşmamla bakışlarını onlardan çekip hemen bana çevirdi. "Boşver." "Tanıdığın yani? Nereden tanıyorsun?"
"Önemsiz." "Demek ki önemli. Söylesene Berkay."

Sıkıntılı bir ifade vardı yüzünde.
Önüne bakıp konuştu. "Hani şu kahverengi saçlı olan var ya." "Sana bakan?" Diyerek tespitimi sorguladım. O da kafasını aşağı yukarı salladı.
"İşte o. Benim eski kız arkadaşım."

Ne tepki verilirdi ki? Eski demişti. Eskiler unutulmaz mıydı? Unutulurdu.
Unutmuştu onu. Ben vardım yanında.
"Adı üstünde eski. Birşey olmaz." Şaşkın bakışları beni buldu: "Ciddi misin? Birşey demeyecek misin?" "Ne diyeyim ki? Eski kız arkadaşım diyorsun. Olabilir. Doğal."
"Sen gerçekten farklısın." "Kadınlara ön yargıyla yaklaşma Berkay." "Ben yaklaşmadım ki. Onlar öyle davranıyor ama sen davranmıyorsun."

Omuzumu silktim.

"Davranmayım mı?" "Bu halini sevdim." Sırıttım. O da devam etti: "Her halini sevdim hatta." "Susar mısın Berkay ya! Utandırıyorsun beni yine." Böyle dememle bende olan bakışları yanaklarıma kaydı ve gülümseyerek yanağıma yaklaştı.
Ne yapacağını beklerken günler önce dediği şeyi yaptı.

Yanağımı ısırdı!

Buna ısırmak denilirse.
"Fazla sabrettim sanırım. Umarım acımamıştır?" "Isırdım mı ki?" Kafasını salladı. "nasıl ısırmak o?" Diye devam ettim konuşmaya.
"Kıyamadım ki. Isırdım işte."

Gülerek yanağını öptüm.
"Peki öyleyse. San birşey soracağım." "Dinliyorum Minik Duru?" "Şey... Hani sen ameliyat olacaksın ya. Bende senin yanında kalacağım. Çünkü öyle istiyorum. Eğer rahatsız olmazsan seninle kala-" "Bu akşam gel. Kal. Her gece kal. Gitme ama. Evin tapusunu üstüne yapalım?" Art arda konuştu.

"Direkt nikah dairesi de istersen Berkay?" Dedim gülerek. Amao son derece ciddi bir ifadeyle konuştu: "Olur. İstersen o da olur. Evlensene benimle."
Elimle ağzımı kapattım ve öyle konuştum. Boğuk bir sesle.
"Oha. Berkay oha! Sadece sizde kalacağım birkaç gün. Tamam?" "Hatice'yi kovarım ben.. sıkıntı yok." "Sakın sakın gönderme kızı. Ayıp olur ya! Eğer yaparsan... Gelmem. Gerçekten gelmem."
Önce dudağını büzdü sonra bana baktı:

"Eve gidelim. Sen git otele toparlan bende sana yemek hazırlayayım. Olur mu?" "Oov. Tabii ki olur. Senin yemeklerini yiyeceğiz sonuçta." Güldü.

🌙

Yarın görüşürüz aşklarım 😌🤞🏻

OYSA -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin