• 2.5

103 8 1
                                    

Hatice karşımda ki sandalyeyi çekip oturduktan sonra lavaboya gitmeden önce sipariş ettiğimiz kahveleri garson masaya bırakıp gitti.

Kahvemden bir yudum alıp arkama yaslandım.
"Seninle uzun zamandır konuşmak istiyordum Duru..."

"Biliyorum, sorun ne?"
Diye merakla sorduğumda masyaa eğildi ve konuşmaya başladı.

"Sorun var mı yok mu bende bilmiyorum. Bunu sen belirleyeceksin." Onun gibi bende masaya eğildim.

"Daha açık konuşursan eğer sevinirim Hatice?"

"Berkay ablasının doğumuna giderken..."

Diye söze başladı ve derin bir nefes aldı.
Tam da tahmin ettiğim gibi konu Berkay'la alakalıydı.

"Berkay dayı olacağını duyduğunda dokuz ay boyunca o heyecanla yattı kalktı Duru. Berkay dayı olmayı, yeğenini parklarda saklamayı çok sevdi çünkü bunu yapacağı bir kardeşi olamamıştı.
Herneyse, o gün doğum haberini aldığında daha yeni ehliyetini almıştı. Öğle arasında okuldan kaçmış.

O heyecanla hızı fazla kaçırınca kaçınılmaz bir kazaya sebep oldu ve ayaklarını kaybetti.

O hayalini hiçbir zaman gerçekleştiremedi Duru.
Yeğenini hiç bir zaman salıncakta sallayamadı. Yeğeni düştüğünde ona yardım edemedi. Belki acı ama onunda yardıma ihtiyacı vardı.
Ayakları felç geçirince annesi babasını bırakamadığı için Berkay'ın yanına gelemedi. Bu konuya fazla girmeyeceğim.
Berkay'la kalmaya başladığımda çocuğun sosyal hayatı bitmişti. Kendini eksik hissediyordu. Berkay gülmeyi unutmuştu Duru.

Bir akşam yine yemek masasında otururken Berkay'ın elinde telefon vardı ve biriyle mesajlaşıyordu.
Bu durum dikkatimi çekse de birşey demedim ama daha sonra güldü. Evet Duru, Berkay güldü ve bunu yıllar sonra sen başardın. Sen onun eksik yanını tamamladın.

Ama bu eksikliği tamamlanan geçici mi?
Sen yara bandı mısın Duru yoksa yarayı kurutan kabuk mu? Çok açık soracağım. Duru, eğer Berkay o ameliyattan sonra yürüyemezse Berkay'ı bırakacaksın şimdi git. Çok geç olacak. Sana bağlandı belki ama git yine de... Bak seni sevdim, iyi birisin ama kuzenim benim kardeşim gibidir Duru. Bu akşam söyle bana lütfen. Açık ol."

Diye sözünü bitirdiğinde sağ gözümden bir gözyaşı kendini astı. Bu kadar açık ve acı bir konuşmayı beklemediğimi belirtmeliyim.

Göz yaşımı daha fazla taşmasına izin vermeden sildim ve derin bir nefes aldım.
Neden ağlamak istiyordum?
Neden ona sarılıp onun göğsünde ağlamak, sakinleşmek istiyordum.
Kendi nefeslerimi sakinleştirmeyi başardığımda Hatice'nin ellerimi masanın üzerinden tuttum.

"Bak ister inan ister inanma, ama ben Berkay'ı seviyorum... İsterse o ameliyat iyi geçmesin ve felç olmaya devam etsin. Nasip olur da evlenirsek ben nikahıma onun tekerlekli sandalyesini itekleyerek giderim. Ondan vazgeçmem."

Tuttuğum elini eliyle sıktı.

"Teşekkür ederim Duru. Onun adına da kendi adıma da..."

Ona gülümsediğimde o da bana gülümsedi ama ikimizinde gözlerinden yaşlar akıyordu.
Hem ağlamak hem gülmek deyimi ektedir.
Belki de bu akşam ilk kez Berkay'ın bir yakınıyka tanışmıştım.

Gerçek anlamda.

Tanışmak.

Akşam sekiz gibi bir bölüm daha atarım 🥺

OYSA -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin