• 3.6

100 6 3
                                    

Vote ve yorum?

Bir Gün Sonra...

"Hiç bir sıkıntı yaşanmadı. Şimdi normal odaya alacaklar... Tamam dikkatli gelin, görüşürüz."

Mürvet teyzeyle konuşmam sonucunda telefonu kapatıp heyecanla yerimden kalktım.

Dün bu saatler yoğun bakıma alınmıştı Berkay.
Gece boyunca burada harap olan Mürvet teyzenin tansiyonu da çıkınca eve geçmek zorunda kalmıştı. Onu yalnız bırakmamak için Hatice'de gitmek zorunda kalmıştı.
Eh, onları bırakmak içinde Bülent devreye girince Berkay'ın yanında sadece ben kalmıştım.
Bu durum beni hiç bir şekilde rahatsız etmemişti.

Tüm gece onu camın arkasında izlemiş öylece kalmıştım.
Evet, uyumamıştım ama bundan dolayı pişman değildim.

Gece boyunca ona bir şey olacak korkusuyla ayaktaydım. Hiç bir şey olmamıştı. Birazdan normal odaya alacaklarını söylediklerinden biraz sonra Berkay'ın sedyesi odadan çıktı.

İlk geldiğimizde kaldığımız odaya Berkay geçtiğinde artık rahat bir şekilde bende girebilmiştim.

Doktor birkaç şey vızıldayıp odadan çıkarken onunla yalnız kalmıştım.

Güzel kahverengi gözlerini kapatan upuzun kirpkilerini hayranlıkla izledim...
Elim elini tuttuğunda istemsizce elini sıktım.

Yanındayım Berkay, hissediyor musun beni?

Ona gülümseyerek baktım.

Kaç dakika öylece elini tuttum bilmiyorum ama gözlerini kırpıştırdığını fark ettiğimde heyecanla kalbim tekledi. Hemen yatağının başucuna oturup ona yakından baktım.

Gözlerini yavaşça aralamaya çalıştığında ona baktım.
Odanın ışık düzeyi normal derecede olduğu için zorlanmadan gözlerimi ysvaş yavaş açtı.
Açtığı an göz göze geldiğimizde onun canını acıtmamaya çalışarak sarıldım.

"İyi misin? Bekle hemen doktoru çağırayım."
Cevabını beklemeden koşarak odadan çıktım.
Doktorun odasına gidip Berkay'ın uyandığını bildirdiğimde benimle berbaer gelmişti.

Odaya geri döndüğümüzde Haticegilin'de geldiğini gördüm. Hepsi heyecanla doktora ve Berkay'a bakarken gülümsedim.

Doktor masanın üstüne bıraktığı dosyayı alıp birşeylere not düştü.
Berkay'ın gözlerine ışık tutup baktı daha sonra bacağına bir şeyle vurdu.

Herkes merakla Berkay'ın bacağına bakarken birkaç saniye geçti.
Berkay'ın bacağı hareket etmedi.

Kimden olduğunu bilmesem de nefes verişi hissettim.

Birkaç kere daha denemesine rağmen hala tepki vermediğinde doktor doğruldu.

Mürvet hanım doktorla özel konuşmak için çıktığında Bülent, Hatice, ben ve O kalmıştık.

Bülent konuşmaya başladı. "Kardeşim nasılsın? İyi misin?"

Berkay kafasını salladı. "İyiyim. İlaçlar kafamı ağrıtıyor sadece."

"İyi ol zaten Berkay. Seni daha PC'de yeneceğim." Diyen Hatice'yle baktım.

Berkay'ı mutlu etme çabalarına baktım.

Onlar kendi kendine konuşurken Berkay kısa kısa cevaplar veriyordu. Düşünceli gibiydi. Neden düşünceli olduğunu bilmeden ona baktığımda bakışları beni bulmadı.

Kaşlarım çatılırken Berkay Hatice ve Bülent'e dönerek konuştu.
"Bizi Duru'yla yalnız bırakır mısınız birkaç dakika."

İkisi de sorgulamadan odadan çıkarken birkaç saniye içinde odada sadece ikimiz kalmıştık.

Yatakta biraz daha kayarak ona yaklaştığımda elim saçlarına kaydı. Elimle yumuşacık olan kıvırcık saçlarıyla oynamaya başladım.

Berkay'ın bakışları beni bulduğunda bende ona bakarak gülümsedim.

"Seni seviyorum sevgilim. Belki de olmadı ama sen başardın. Bana geri döndün Berkay..." Diye konuşmaya devam ettim.

Bana bakarak kafasını salladı ve yutkundu.
Konuşmaya başladığında saçlarıyla oynamaya devam ettim.
Bir yandan da onu sakince dinliyordum.

"Duru... Beni bölmeden dinle tamam mı?"

Kafamı aşağı yukarı hemen salladım.
O hiç susmasa da dinlerdim.

"Senin bana yazdığın gece hayatım bir dönüm noktasına girdi.
Değiştim... Güldüm... Bana aşk nedir tanıttın ve ben seninle mutluydum. Gerçekten, ben o kazadan beri hiç mutlu olmamıştım. Ama sen bir sorunla beni mutlu ettin 'What ne demek?' " dedi ve güldü.
Daha sonra devam etti.

"Belki de diyeceksin ameliyattan çıkalı kaç gün oldu derdine bak diye ama öyle değil işte... Bu hastaneden çıktığım an geri hayatıma döneceğim ben Duru. Sen güzelsin, sen diğerleri gibi değilsin.
Bak kesinlikle klişe olacak ama ben sana layık değilim.
Şimdi bunun üzerine tartışmak istemiyorum.
Kimseyi zan altında bırakmakta istemiyorum.
Dost olarak kalalım. Ben seni yanımda görmek isterim ama bizden olmaz.
İlişkimizi bitirmek istiyorum..."

Dünya Güneş etrafında dönmeyi yavaşça bıraktı.
Ona bakan gözlerim sabit kaldı.
Ben dondum.

O an yutkunmak için bağıran enzimlerime bile ağlayarak bağrıyordum.
Yutkunamıyordum.

Beni kendine layık görmeyen adam beni istemiyordu.

Beni kendine aşık eden adam ilişkimizi bitirelim diyordu.

Birkaç dakika odada ölüm sessizliği kaplıyken sustuk.

O gözlerini benden kaçırdı. Ben ona yan profilden baktım.

Bitmişti.
Bitirmişti.

Ağlamak şuan için acizce kalacaktı ve ben ağlamayacaktım.

Benden yavaşça çektiği elini tekrar tuttum.

Belki de ikna olurdu.

"Sen bana layıksın Berkay. Biz mutlu değil miyiz? Hah, söylesene?"

Kafasını olumsuz anlamda salladı.

Cevap vermedi.
Sustu.

Elimi elinden yavaşça çektim ve yataktan kalktım.
Ona döndüğümde hâlâ bana bakmayıp yere baktığını gördüm.

"Seni üzmek benim için dünyada başıma gelen en kötü şey olur Berkay. Sen istiyorsun ya... Varsın olsun seveyim ama ayrı kalalım. Sana herşey için teşekkür ederim. Daha önce kimseyle ayrılık konuşması yapmadığım için bilmiyorum ama teşekkürler. Bu ana kadar bana yaşattıkların için."

Kaşlarım yukarı kalktı.

"Yaşattığın ilkler için... Umarım sana layık gördüğün bir insanla beraber olursun diyeyim, ne diyeyim... Herneyse, geçmiş olsun... Hoşçakal Berkay."

Gözyaşlarım akmak için gözlerime savaş açarken yutkundum. Hızlıca buradan çıkmalıydım.

Koltuğun üstünde duran turuncu sırt çantamı alıp hızlıca odanın kapısını açıp odadan çıktım.

Hatice ve Bülent'in bana seslenişlerini bile duymadan koşarak asansörlere bindim.

Aşağı kata indiğimde hızlıca hastaneden çıktım.

Hastanenin önüne durup öylece derin bir nefes aldım, verdim.

Göz yaşlarım yanaklarımdan akarken düşünme yetim bitmişti.

Dünyamı başıma yıkmıştı...

Artık o yoktu...

O gitmek istemişti ve gitmişti...

:)) Yarın ki bölümde görüşelim

OYSA -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin