• 3.7

93 8 1
                                    

Güven, insanı bu hayatta dirençli tutan şeydi.

Sevgi, güvenin içinde yer alan ama bir o kadar da yer kaplayan kavramdı.

Ben güvenmiştim,
Ben sevmiştim.

Ben sevdiğim adama güvenmiştim.
Ama sevdiğim adama bana güvensizliğini yüzüme vurmuştu.

O benden gitmişti...

Ona layık olduğumu onunla defalarca konuşmama rağmen aklından hâlâ bu duyguları çıkaramamıştım.

Bu onun hatası mıydı yoksa benim mi?

Beni hayatından çıkarmasını istemesi koca bir saçmalıktı.
Onunla aşmaya hazırdım herşeyi. Onunla hayaller kurmuştum.
Ama o gitmek istemişti.

Belki de benden sıkılmıştı, bilinmez...

Kafamı otobüsün camına yaslayıp gözlerimi kapattım.

Sonsuz bir uykuya dalmak istiyordum.

İzmit'e gitmesine daha birkaç saat vardı otobüsün. Bu yüzden yol boyunca yapabileceğim şeyler sınırlıydı.

Valizimi Berkay'ın evine uğramadığı için almamıştım.
O an mantıklı düşünmek benim için imkansızdı.
Kendime hemen internetten son kalan bileti almış ve terminale gelmiştim.
Yarım saat kadar kalan otobüse binmiştim.

Yaklaşık on dakika önce otobüs harket etmişti.
Kulaklığımı çantama koyduğum için kendimi biraz daha iyi hissetmek istedim.

Mutlu olmak istedim.

Ben mutsuzdum.

Şarkı listemi açtığımda her ayrı telden çalan şarkıları dinlemeye başladım.
O sırada gözlerim uykuya daha fazla tahammül edemedi.

🌙

Otobüsten gelen birinin sesiyle birbirine yapışan kirpiklerimi açmaya zorladım. Gözlerimi ovalayarak açtığımda adamın konuştuğunu duydum.

Demek ki İzmit'e yaklaşmıştık.

Esneyerek kulağımda hala çalmakta olan kulaklığı çekip attım. Yanımdaki kıza bakıp önüme geri döndüm.

Telefonumu elime aldığımda ekrana bir arama daha düştü.

'Hatice Arıyor...'

Meşgule atıp telefonu çantama koydum.
Eve geçip onunla doğru dürüst konuşmak istiyordum.

Acaba Berkay'a birşey mi olmuştu?
O mu aratmıştı?

Otobüs on beş dakika içinde terminalde durduğunda insanlar hızlı hızlı otobüsten inmeye başladı.

Herkesin bekleyeni vardı tabii.
Bizde yalnızlık senfonisi çekelim buralarda.

O varken yoktu yalnızlığım.

Sırt çantamı takıp otobüsten indikten sonra ne yapacağımı düşünüp salak salak etrafa bakındım.
Daha sonra bir taksi çevirip evimin adresini söylediğimde burayı özlediğimi söyleyemezdim.

Onu özlediğimi söyleyebilirdim...

Dışarıya dalgın dalgın bakarken duran taksiyle geldiğimi anlamıştım.
Cüzdanımdan belirli bir miktarı taksiciye uzatıp para üstünü aldıktan sonra taksiden indim.

Karşımda kalan ve bir zamanlar yuvam olan eve baktım.
Burası benim gerçek yuvan değildi.
Oflayarak sırt çantamda olan anahtarlığı alıp dış kapıyı açtım.

Merdivenleri sanki zaman diye bir kavram yokmuş ve akmıyormuş gibi çıktıktan sonra kapımı açtım.

İçeriye girdiğimde ilk işim sırt çantamı kapının önüne bırakıp odama geçip üstümü değiştirmek oldu.

Son bir kaç saatte yaşadıklarıma beynim bile yetişemiyordu.

Üstüme bir sweat ve tayt giydikten sonra aynadan kendime baktım.
Söalarım hala onun ördüğü örgüyle toplanmıştı.
Ellerim sçalarıma giderken onları açmak istemediğimi fark ettim.

Bu yüzden onlara dokunmayarak mutfağa geçtim.

Kendime kahve suyu koyarken çantamda ki telefonu alıp beni birkaç kez daha arayan Hatice'yi aradım.
İlk çalışta telefonun açıldığını duyduğumda onun konuşmasını bekledim.

"Alo? Duru? Neredesin? Şuan Berkay'lsyız. Olanları anlattı... Ben ne diyeceğim bilmiyorum. Seni çok merak ettik. Gerçekten. Hadi gel, konuşalım... Berkay'da duyuyor haberin olsun." Diye uzun soluklu bir konuşma yaptığında dolan gözlerime karşılık bakışlarımı yukarı kaldırdım.
Ağlamayacaktım.
Bu telefon konuşmasını bitirecektim.

"Sıkıntı yok Hatice, gerçekten... Ben iyiyim merak etmene gerek yok."

"Tamam, neredeysen gel ya da Bülent seni almaya gelsin. Sakin sakin konuşalım."

Derin bir nefes aldım.

"Ben İzmit'e döndüm Hatice. Gelme gibi bir iihtimalim yok. Herneyse, sen gerçekten iyi bi arkadaşsın eğer istersen ben konuşmaya devam etmek isterim. Şimdi kapatmam gerek sonra konuşalım olur mu? Görüşürüz..."
Cevabını beklemeden telefonu yüzüne kapattıktan sonra telefonumu uçak moduna alarak kaynayan kahvemi kupaya döktüm ve oturma odasına geçerek koltukta yayılarak oturdum.

Üstüme kenarda duran mavi battaniyeyi çektikten sonra kahvemi yudumladım.

Aptal gibi hisseyordum kendimi.
Karşımdaki duvara düz düz bakmaktan başka hiçbir şey yapmazken biten kahvemi yere koyarak üstüme battaniyeyi iyice çektim.

Şuanda ihtiyacım olan tek şey uyumaktı.

Belki rüyamda onu görürdüm.
Ve belki o zaman benden ayrılmak yerine beraber başarabileceğimizi düşünürdü.

Ağlamalı bir bölümden selam
V

ote ve yorum atarsanız sevinirim

OYSA -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin