• 1.4

157 10 0
                                    

Bizimkiler çok iyi çift olmadı mııı?

Elimdeki kahvenin birini ona verdim ve yanına oturdum. Koltukaltıma sıkıştırdığım hediye paketini ona verdiğimde dudaklarımı büzerek konuştum: "O kadar dedim ki hediye yaptım. Hâlâ açmadın, araya kaynadı."

Bana baktı ve kahveden bir yudum alarak yanına bıraktı.
Elimden paketi aldıktan sonra üstüne yapıştırdığım notları sırıtarak okumaya başladı.

"Berkay'a..."
"Aşçı Berkay..."
"Beğenmezsen küserim. Çünkü ben beğendim."
"Güzel aç bu paketi."
"Uii heyecanlandım."
"Tamam aç artık."
"Açsana Berkay kardeşim."
"Ops. Kardeş demiyorduk değil mi?"

Hangi akılla kırtasiye den böyle not kağıtları alıp birşeyler yazıp bu paketin üzerine yapıştırmıştım acaba?
Oflayarak ona baktım. Rezil olmak canımı sıkıyordu artık.
Son notları da okuyup güldü.

"Bu paketi ömrümün sonuna kadar saklayacağım. Söz."

Paketin uçlarından yavaşça açtıktan sonra içindeki kitabı çıkardı ve paketi kenara bıraktı.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.
Ona -İstanbul'a- gelirken okuduğum kitabın içine notlar almış, altlarını çizmiş ve yorumlarını katmıştım.
Daha sonra bu kadar emek vererek okuduğum bir kitabı Berkay'a vermek kalbimin sesinden ibaretti. Sadece.
Kitabın kapağına baktıktan sonra bana döndü: "Okumuştum ama..."
Sen bir içini aç bakalım. Diye geçirdim içimden.

Kitap sayfalarını hızlı bir şekilde geçerken notlarımı, çizdiklerimi gördü ve bir sayfada rastgele durdu.
"Ve insanlar arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur." Diye sesli bir şekilde okudu ve bana baktı.
"Yolda okuduğun, notlar yazdığın kitap mı bu?" Dudaklarımı içeri kıvırdım ve kafamı salladım.

"Bu çok çok anlamlı bir hediye. Yorumlarınla beraber okuyacağım. Bu gece..." Kitabı kucağına bıraktı ve ellerini bana doğru açtı. Onun kollarının arasına girdiğimde kollarını kapatıp beni sardı.
Bende ona sarıldım. İstemsiz içime nefes çektiğimde onun kokusunu çektim içime.
Çok güzel çok hafif kokuyordu.
Keşke hep burada yaşasam.

Diye geçti içimden. Kafamı göğsünden zar zor kaldırdım ve düz oturdum.
Kafamı onun göğsüne tekrar yasladım.
Nedensiz.

O da bir kokunu omzuma atıp beni kendine biraz daha çekti.
Nedensiz.

Diğer eliyle kitabı eline aldı ve bana konuştu.
Gözlerimle yukarı doğru bakmaya çalıştığımda güldü: "Şaşı olacaksın. Hadi. Bir sayı söyle."
Bir sayı söylediğimde kitaptan o sayfayı açtı ve sesli bir şekilde okudu.
Sesi bir şiiri kıskandırabilirdi.
Sesi herkesi kıskandırabilirdi.

"Ölümümle sana hiç bir üzüntü vermiyorum... Bu beni teselli ediyor, sevgilim."
Çok sevdiğim alıntıydı. Yanına iki yıldız atarak altını çizmiştim bu sözün.
Sonra kendisi bir sayfa açtı ve altını çizdiğim yeri okudu.
Neredeyse her sayfadan bir alıntı çizmiştim.
Ne ala!

"Ve senin bakışlarından anlıyordum ruhunda ufacık da olsa iz bırakmadığımı..."
Bu sözü kısık sesle okuduktan sonra kitabı hızla kapatıp yanına bıraktı ve konuştu.
Pozisyonunuzu hala korurken o saçlarımın ucunu okşamaya başlamıştı.

"Ben senin ruhuna iz bıraktım mı Duru?" "Çok." Diyerek yanıtladım sorusunu ve bende sordum. "Peki ben bıraktım mı ruhunda iz?" "Kalbimin boyutunu bilmiyorum ama kalbimin senin için attığını biliyorum."
Söylediği şeyle omzunun altından çıktım ve konuştum
"Berkay... Biz sevgili miyiz?" "Olmamızı ister misin?"

OYSA -Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin