23

736 86 213
                                    

*Medya: Temsili Ammar.

"Sev beni

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sev beni.."

****

Hani sonu belirsiz biten filmlerde, saçları güçlü bir fırtına vururcasına savrulan o karakter vardır ya,, işte şu an tam böyle bakıyordu bana. Tam olarak buydu, belirsiz..

Göz bebekleri kıpırdadı. Hiç kırpmadan baktığı göz kapaklarını kapatıp açarken geri çekildi. Arkasını döndüğünde önüne geçip az önce ne demek istediğini sormamak için zor tuttum kendimi. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdiğinde ses etmedim. Ses ederdim de, sanırım sıkıştırmak istemedim. İlk defa içinden geçen bir şeyi düşünmeden bana söylemişti ve bunu bir silah gibi kullanmayacak, vakti geldiğinde soracaktım. Belki de bir saat sonra vakti gelirdi. Ne de olsa bana belli olmaz. Peşinden bende girip kapıyı kapattım. Ammar bavulumu ve valizini içeri götürmüştü. İlk işim ortamı ve ambiyansı incelemek olmuş.

Beyaz ve ahşap renklerinin hakim olduğu renklerle donatılmış büyük bir salon. Ve salona bağlı, salondan çıkıp girilebilecek bir mutfağın yerine, salonun bir köşesine kondurulmuş bir mutfak..

L bir koltuk ve ayrıca iki kişilik koltuk vardı. Tam koltuk denemezdi. Takım yapılmış gibiydi.

Rafların, ünitenin ve hatta şöminenin üstündeki dekoratif eşyalara dokunmadan edemedim. Elimden düşürüp kırabileceğim aklıma gelince yerine bıraktım. Burası emanet bir ev sayılırdı.

Ve ayrıca çok soğuktu!

Ammar, kollarını odunla doldurmuş içeri geliyordu. Ne zaman aldığını görmemiştim bile.

Şömineye eğilip odunları içine attı ve elindeki kartonu, yanında neden taşıdığını bilmediğim çakmakla yaktı. Odunların arasına yerleştirip harlanmasını bekledi. Birkaç kere üfledi.

"Doğalgazı açacağım ev ısınana kadar bununla idare ederiz." dediğinde ayakta aval aval dikildiğimi farkettim. Ellerini birbirine vurarak silkelerken yanımdan geçip gitti.

"Ben yukardayım." dediğinde ona baktım.

"Kahve içer misin?" dedim duymamış gibi. Omzunun üstünden bana bakarken tüm vücudunu bana çevirdi. Kaşları havalanmış ve dudakları belli belirsiz bir tepkideydi. Daha doğrusu 'beni algılamadın mı?' bakışıydı bu.

"Bakma öyle, mutfakta varsa kendime yapacağım." dedim omuz silkerken. Dudaklarının arasından bir nefes verdiğinde salonun boydan boya olan camına bakıyordu. Sonra birden toparlanıp sallayarak ortaya çıkardığı bileğindeki saate baktı.

"Namaz kılacağım, yarım saate inerim." dedi. Daha yukarının nasıl olduğunu bilmiyordum. Belki de onunla çıkıp namaz kılana kadar inceleyebilirdim.

MUHÂFIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin