Epey uzun bir bölüm oldu. Sınır koymuyorum. Ama sizden gerçekten çok yorum bekliyorum. Umarım seversiniz.
Hafsa'nın sesinden hayal edeceğiniz Türkü medyada, birlikte dinleyebilirsiniz.
İyi okumalar 💕****
"Can evimsin.."
****
Her ayrıntısı narin bir fırça darbesiyle, özene bezene çizilmiş ve şeffaf kristal bir camın ardına saklanmış, sanki yıllanmış şarap gibi eski bir çerçeve ile mühürlenmiş bir tablonun önünde saatler geçirmiş bir hayranlıkla, gözleri parlayan, tablonun hüzünlü bir parçayı dudaklarından fısıldadığını duyan bir insandım.
Tablo fısıldar mıydı?
Evet. Elbette.
Gözleri sorduğum soruyla birkaç saniye donuk kaldı Ammar'ın. Benimle uyumak istemiyor muydu? Bana yaralarını açmak istemiyor muydu?
Hala elinde giyeceği tişörtünü tutarken dudaklarının kısa bir an kımıldadığını gördüm. Fakat hiçbir şey söylemedi. Gözlerim büyük bir merakla onu bekliyordu. Vereceği cevap beni gererken olumlu dönüş olursa diye kalbim adeta midemde atıyordu. Büyük bir heyecanın içindeydim. Zaman yavaşça seyrediyordu.
Kaşlarımı kaldırdım. Yere indirdiği gözlerini bana doğrulttu. Duraksadığı yerden çıkmış olmalıydı. Elim yatak örtüsünü sıkı sıkıya kavramıştı.
Dudaklarının arasından söylendiğinde elindeki tişörtü ikiye katlayıp dolaba koydu. Derince yutkunduğunu gördüm. Dolabın kapağını kapatıp yavaş adımlarla yatağa geldi. Yerimde kayıp başımı yumuşak yastığa bıraktığımda beni izleyen gözlerine karşılık yanımı patpatladım. Sesini temizlemek adına küçük bir öksürük sunduktan sonra yanıma sırtüstü yattı. Ona dönüktüm. Yan profilini izliyordum.
Yanımda üstü çıplak bir Ammar'ın olması pek hayra alamet değildi fakat şu an odaklanmam gereken şey tam olarak o da değildi. O sonraki işlerdi.
Şimdi sadece sevmek istiyordum.
Yerimde doğrulup tavana bakan yüzünün önüne geçtim. Saçlarım yüzüne dökülmüştü. Gözlerimiz bakışırken gülümsedim.
"Sırtını dön bana." diye fısıldadım yüzüne. Gözlerini kapattı. Tepkisiz yüzü bir zaman öyle kaldı. Göz kapaklarını araladığında hareleri içimi kıpırdattı. İçi sapsarı kenarları kahvemsi bir renge sahipti.
"Dönemem." dedi kısık sesiyle. Sesi bu tonda daha derin ve etkiliydi. Kaşlarım çatıldı. "Neden?." Saçlarımı yakalayıp başımın arkasına doğru sürdü. Saç diplerim tatlı bir acıyla gerildi. Yüzüm iyice görüş alanına girmişti. Ay gibi meydandaydım. Gülümsedi. "O izleri sevmiyorum." Burun kenarları kıpırdadı. "Silemiyorum." dedi. Bir dirseğim yataktan destek alırken diğer elimi yanağına yasladım. Batan sakallarını okşadım. Sonra kirpiğiyle oynadım. Gözleri kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHÂFIZ
Action"Benim değil. Koruduğun inancının muhafızısın." dediğimde aniden gözlerime baktı. Bir kılıç kadar keskindi bakışı. Gülümsedim. Kaşları çatık hayretle bakıyordu. Benim varlığımı algılıyormuş gibi. Şaşırmış gibi.. .........