"Sen hayata hep paslı aynadan bakmışsın."
****
"Alışmışım sana ben.."
Alışmak, sevmek, bakmak, gülmek, heyecanlanmak, sarılmak, dokunmak, görmek, ruhun çıplaklığında bütün şeffafiyetiyle içini görmek bir insanın. Evet bir insan evladının. Sonra suya kanamış bir vahşinin açlığıyla onu kendine saklamak istemek. Abartma yok. Bu böyle gelmiş, böyle gidiyor. Doğanın kanunu işte. İnsan koskoca adamları, gül gibi kadınları yüreğinin miskin evinde bir mum ışığıyla ağırlıyor, hayır.. saklıyordu. Bencil olmak böyle zamanlarda daha kolay olabiliyordu.
Birilerine dokunmak hayatım boyunca yüz felci geçirircesine iğrenerek baktığım bir şeydi. Fakat.. Karşımda öfke dolu, içinde harla yanan ateşiyle beynimi delip geçen bu adamın benliğini gözlerime kazımak istiyordum. Dokunmak. Dokunmaktan kendimi alamamak. Öpmek birde. Bu arzu birkaçtır içimde filizleniyordu. Göğsüm şişiyor, kalbim ve nabzım koşturuyor, beynim allak bullak oluyordu bunu düşününce. Zaten başlı başına karşımda durması bana böyle hissettirmiyor muydu?
Yanımızda bir karaltı belirdi. Keskin bakışmamızı bozmak isteyen kıpırtılara sahipti. Korkut'tu. Yüzümü ona çevirdim. Ammar burun kemerine bütün sinirlerini toplamış, hala bana bakıyor yanımızdaki Korkut'u yok sayıyordu. Yutkunup ikisine birden bakmaya çalıştım. Sağ elimi yumruk yapıp yumruğumun altıyla kendine gelmesi için göğsüne vurdum Ammar'ın. Yüksek omuzlarını kıpırdatıp yüzünü Korkut'a döndü. Kötü bakışmalarını engelleyerek,
"Bakmayın öyle, tanışsanıza!" diye atlayıverdim aralarına. Evet çatlak kızı oynama zamanıydı. Ammar şaşkınlıkla bakarken Korkut hoşnut bir biçimde başını salladı. Elimi kaldırıp sevgili Muhafız'ımı gösterdim. "Barlas,"
"..kendisi benim sevgilim olur." dedim dudaklarımı birbirine bastırıp sevecen bir edayla yanaklarımı ön plana çıkarırken. Korkut bunu anlamasına rağmen yüzündeki hoşnut ifadeyi sildi. Sonra elimle Korkut'u işaret etttim Ammar'a "Korkut, buraların patronu olur." Elimi dudağımın bir kenarına koyup fısıltı mahiyette, "ona dikkat et." demiştim. Elbette bunu Korkut duymuştu ve hoşuna da gitmişti. Bunu bilerek yapmıştım.
Ammar'ın içinden bir sürü göz devirdiği gerçeği komikti biraz. Eli kolu bağlanmıştı. Biraz oyun oynayabilirdim hattâ. Fazla ileriye gitmemek şartıyla. Çünkü neler yapabileceğini kestiremiyorum.
"Şöyle oturup iyice tanışalım." dedi Korkut. Ammar'a baktım. Bakışları hala yumuşamış değildi. Korkut'a kenetlenmiş gözlerini sonunda yüzüme değdirdiğinde kaşlarımı çatıp sorguladım. Gözlerini benden çekip içine derin bir nefes çekti. Korkut bizi tekrarlamadan yürümeye başladığında Ammar'ın koluna girdim. Korkut'un peşinden yürümeye başladığımızda dudaklarımı Ammar'ın kulağına yakın bir yere uzattım. Yutkunduğunu hissettim. Kaskatı kesilse de yürümeye devam ediyordu. Dudaklarımı araladım, "Rolünü fazla abartmıyor musun sence?" Geri önüme döndüm. "Kendini bu kadar kaptıracağını düşünmüyordum." dedim. Bana yan gözle baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHÂFIZ
Action"Benim değil. Koruduğun inancının muhafızısın." dediğimde aniden gözlerime baktı. Bir kılıç kadar keskindi bakışı. Gülümsedim. Kaşları çatık hayretle bakıyordu. Benim varlığımı algılıyormuş gibi. Şaşırmış gibi.. .........