Hoşgeldiniz!
..Hafsa'nın hayatının içine dahil olan muhafızı ve işleri çıkmaza sürükleyen, kafasının dikine gitmeyi çok seven Hafsa'yı keşfetmeye :)Sizleri bol betimlemeli bir başlangıç bölümü ile karşılıyorum. Umarım beğenirsiniz..
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin :)!
Uyarı: Bu bölüm tanıtım olduğu için yazar ağzından ve fazla betimlemelidir. Ön yargılı olmayıp bu bölümden sonra gerçek bölümlere geçip okumanızı tavsiye ederim. Seveceğiniz temenni ederek sizi kitaba bırakıyorum.
Bismillahirrahmanirrahim
.......
Parlak cam duvarlar yansımayı taşıyordu o gün. Selam veriyordu yansımanın sahibine, elini uzatsa içine çekecek gibi. Tuhaf. Tuhaftı bugün. Karaca kış vardı dışarıda. Lambaları dans eder gibi sallandırıyordu hoyrat rüzgar. Yapraklar yere düşmemek için yemin etmişler gibi bedenine yapışıyordu her savruluşla. Yalnız bırakmıyordu teninden akıp giden kan. Fakat farklı bir melodiyle terk ediyordu el sallayarak. Bir hançer acısı taşıyordu yük olarak. Keskin bir sızı ile titretiyordu bedenini. Toprakta bütünleşmek için akıp gidiyordu.
Ve sadece gözleri ağlamıyordu. Kalbi dört nala koşturarak döküyordu yaşlarını. Herkesin hüznü bir başkaydı. Kimi dağlara vurarak yıkıp döküyordu, kimi malına zarar vererek ve kimi canına.. Herkes atıyordu içindeki o ateşi bir şekilde. Kıvılcım gibi yanan o ateşi tek bir şey söndürecekti. Bunu kimse bilmiyordu.
Birbirine çarparak ses çıkartan lambaların şahitliği vardı. Kulağında bir uğultu ve melodi. Acaba bu selası mıydı? Gözleri kısıktı araladı. Gökyüzü hiç olmadığı kadar lacivert, kuşlar ise dans ederek dönüyordu başında. Yıldızlar mubalağ ile parlıyordu. Daha önce de böyle parlak mıydılar? Sesi çıkmıyordu, alaska soğuğundan hallice bir atmosfer. Akan kanının donması ne kadar sürerdi. Hala damarlarında gezinen taze kan bile üşümüşken.. Böyle net bir gökyüzü ile bu soğuk eşleşebilir bir vaziyette değildi, fakat ikisi bir anda nefes kesiyordu şimdi. Her şey bir uyku ve uyanıklık arasındaki rüya gibiydi. Her kirpik savuruşunda bir suret belirdi. Her surette bir anı işitti kulakları.
Bu durum onu yordu. Belkide boğdu. Evet boğdu. Bir soğuk tendi bu. Fırtına gibi esmiş, karaya vurmuştu. Titreyen eli feraha kavuşurken parmak boğumları beyaz kesilmişti. Yavaşça bıraktı. Hangi pranga bu kadar sıkmıştı insanı. Her insanın bir prangası vardı.
Soyulmuş dudak mahzeni aralandı yavaşça. Verdiği nefes bir sigara dumanı gibi yayıldı soğukta. Küçükken hoşuna giderdi. İnci misali parlaktı dişleri. Ay ışığının güzelliği yüzünü aydınlattı. Gülümseme koyverdi solmuş dudaklarından.
Ya yeni başlamıştı hikaye, ya da nihayet bulmuştu. Hangisi olacağını bilmemesi yine de tedirgin etmiyordu. Garip bir güven peydah olmuştu kalbinde. Ve sonra,
Birbirlerine sarılmış salınan kirpikleri, kavuştu miniklerine. Göz kapağı düştü diğerine. İnciler kayıptı, çünkü dudak mahzeni kapanmıştı. Anahtarı içeride kalmıştı. Şimdi kim kurtaracaktı?
Karanlık geceye bıraktı kendini.
Ama unuttu. Her son, bir başlangıca gebeydi.
"Cahilce yaşadığım için affet beni Allah'ım.." sözleri bir fayda bulmak istedi. Son pişmanlığın fayda vermediğini söylerler. Acı vahim bir şekilde yaraladı. Bilincini yitirirken bir kaç dokunuş sezdi.
"Şşhş. İyileşeceksin. Sözlerinin te'siri geçtiğinde, düştüğün aciz durumu unutmasan iyi edersin." Susamış kuru dilini damağına sürttüğünde kekeledi. "..K-kimsin?" Yarasında hissettiği baskı, saç diplerinden yanaklarına akan boncuk damlalara bir tane daha eklerken aldığı cevabı duymuştu. Hatırlamak zorunda olmayı diledi. Hatırlamak istedi.
"Ben Ammar.. Eğer bilseydin, beni tanımak istemezdin."
.......
Tanıtım videosu,,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHÂFIZ
Acción"Benim değil. Koruduğun inancının muhafızısın." dediğimde aniden gözlerime baktı. Bir kılıç kadar keskindi bakışı. Gülümsedim. Kaşları çatık hayretle bakıyordu. Benim varlığımı algılıyormuş gibi. Şaşırmış gibi.. .........