"Bitti Serçe. Diplerini kazıyacağımız kahpelerin zifiri karanlığa gömüldüğü gün bugün. Tutsak ruhlar özgürlüğe kavuştu. Bitti Serçe'm. Bitti.."
****
Duygular hep aynı, sevinçler, hayaller, kurtuluşlar, tutsaklıklar hep aynı yerden geliyordu sanki. Kötüler hep kötüydü, zulüm insan yaşamı boyunca hep vardı. Mazlumlar hep kaçmak zorundaydı, masumlar hep ölmek...
Bazen de mazlumlar kalmak zorundaydı, zalimce sönmek, sömürülmek, katledilmek...
Botlarımın fermuarını çektim. Bara iniyorduk. Evet Ammar'la. Ne yaşayacağımız hakkında pek bir fikrim yoktu. Açıkçası başımıza her an her şeyin gelebilceğinin idrakındaydım. Duramazdık ve bir şeyler yapmak zorundaydık. Ammar namazını kılmış koltukta benim hazırlanmamı bekliyordu. Kot pantolon ve dar bir badi vardı üstümde, baştan sona siyahtım.
"Hazır mısın?" Yanıma geldiğinde ifadesini inceledim. Vücudumu süzmemeye çalışırken gözü kayıyordu. Ne giydiğimin farkındaydım şu an özel kıyafet seçecek durumda değildim. O da bunun farkındaydı ve ses etmiyordu.
"Hazırım." Başını salladı. Kapıyı açıp bana yol verdiğinde gülümseyip yanından geçtim. Önüme gelen saçlarımı omzumun ardına ittiğimde Ammar önüme düştü. Onu takip etmeye başlamıştım ki bir an duraksadı. Ben de durdum. Omzunun ardından bana dönüp dudaklarını araladı, "Ardımdan değil yanımdan yürü." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırıp onayladım. Birkaç adımda yanında bittim.
Merdivenlere yöneldiğimizde köşkten çıkıp bar kısmına doğru yürüyecektik.
Planımız vardı elbette. Ammar konuşmalarımızdan sonra dışarı çıkmıştı. Köydeki evimize gitmiş amir ve ekiple küçük bir toplantı yapmıştı. Onu takip edeceklerini aklından çıkarmamış ve kafa karıştırıcı bir önlem almıştı. Köydekileri tehlikeye atmamak adına arabayı başka bir mekana sürmüş izini kaybettirdikten sonra da köye varmıştı. Tabii bunları geldiğinde onu soru yağmuruna tutunca anlatmak zorunda kalmıştı orası ayrı.
Yaptıkları küçük toplantıda verdikleri büyük kararlar ve planlar, sonucu ağır olacak olaylar doğurabilirdi. Burası Baldıranlar'ın merkezî yeri değildi fakat burayı patlatırsak Baldıranlar'ın bir kısmını yok etmiş tamamının sırrına erişmiş olabilecektik. Bu sebeple besmele çekip çıkmıştık yola..
Bar girişi korumaların önüne geldiğimizde "Olabildiğince yakın dur bana." dedi kulağıma eğilip. Gözlerimi kısıp yüzüne baktım. Fazla net ve ciddiyetle söylemişti. Buraya geldiğimizde feci geriliyor, kaskatı kesiliyordu. "Sen bana yakın dur, Muhafız." diyip yanından ve korumaların arasından geçip içeri girdim. Onu biraz çıldırtmamda bir sakınca görmüyordum. Beni ne kadar kıskanabileceğini ve ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUHÂFIZ
Action"Benim değil. Koruduğun inancının muhafızısın." dediğimde aniden gözlerime baktı. Bir kılıç kadar keskindi bakışı. Gülümsedim. Kaşları çatık hayretle bakıyordu. Benim varlığımı algılıyormuş gibi. Şaşırmış gibi.. .........