①②

5.3K 788 972
                                    

"Özür dilerim."

Jeongin, hayretle Hyunjin'e bakıp gülmeye başladığında Hyunjin araladığı dudaklarını birleştirdi. Jeongin'in sinirden güldüğü belli oluyordu. "Siktir git," demesi de durumun anlaşılması için yeterince yardımcı olmuştu.

"Jeongin..."

"Bir daha sakın... Sakın adımı ağzına alma. Sırf o kadın için bakıyorum yüzüne."

Jeongin kalkıp giderken Hyunjin "Hay sikeyim," diye mırıldandı ve yerdeki taşa vurdu. Sesli bir nefes verdikten sonra da yerdeki çimenleri yolmaya başlamıştı. Bir yarım saat önce olanlar yüzünden biraz yüz bulmuş ve bir düşük ihtimal de olsa Jeongin'le işleri düzeltebileceğini düşünmüştü. Düzeltmekten kastı merak ettiği ve uzun zamandır beklediği cevabı öğrenmekti. En azından Jeongin yüzüne baksın istiyordu.

Jisoo babaanne arka bahçede tüm çocukları toplamış sohbet ederken çiçek açan ağaçlara bakıp gülümsedi ve iç çekti. Jeongin direkt kadının yanına gidip iyi olup olmadığını sormuştu. Tüm gözler ikisindeydi şimdi.

"Ağaçlar ne güzel değil mi?"

Jeongin kafa sallayarak kadının elini tuttu, bir göz yaşı süzülmüştü yaşlı kadının yanağından.

"Kuruyup gidecek bir gün. Kuru, işe yaramaz bir şey olacak benim gibi. Güzel görüntüsünü de yitirecek, birinin gelip onu kesmesini bekleyecek."

"Babaanne," diye mırıldandı Hyunjin duyduklarının üzerine. Kadın burnunu çekip gülümsedi ona. O da farkındaydı çoğu şeyin, ölmeyi bekliyordu sakince. "Ama," dedi sesini yükselterek coşkulu bir şekilde. Çocukların kendisi için endişe etmesini istemiyordu. "Fotoğrafların yaşı yoktur, hep güzel kalırlar."

Saatlerdir kucağında duran, yanından hiç ayırmadığı fotoğraf makinesini alıp Jeongin ve Hyunjin'e döndü. "Şu ağacın önüne geçin bakayım. Çok soğuksunuz birbirinize. Büyüdünüz diye mi böylesiniz?"

"Ne alakası var," dedi Jeongin kadına kaş çatarken. "Her şey aynı, eskisi gibi."

"Bana öyle gelmiyor."

"Öyle."

Jeongin öyle olduğunu kanıtlamak istercesine ayağa kalkmış ve kadının dediği ağacın önüne geçmişti. Ardından Hyunjin de onu takip ederek yanına gittiğinde, ikisini merakla izleyen altı çift göz ve Jisoo babaanne'nin bakışları üzerine Jeongin gülümseye devam edip kolunu yanındaki çocuğun omzuna dolayarak poz verdi. Hyunjin, Jeongin'in bu yakın davranışı üzerine kameraya gülümserken Jeongin'in ne kadar zorlandığının farkında değildi. Küçük olan, kadın için her şeyi yapıyordu. Hyunjin'e dokunmak bile midesinin bulanmasına neden olduğu halde mutlu olması için yapmıştı bunu. Burada bulundukları süre zarfında Jisoo babaanne uyurken Jeongin diğerlerinden en uzak yerde durmaya çalışıyor, işlerini halledip hemen evine gidiyordu. Yedisiyle birlikte tek başına kaldığında tedirgin oluyordu. Unutmak istediği şeyler inatla kendini hatırlatıyordu ona.

"Çok güzel çıktınız ya," dedi kadın. Diğerlerine dönüp "Hadi siz de poz verin," demişti. Minho "Sen yeter ki iste," diyerek önünde oturan Jisung'a arkasından sarılıp ellerini çocuğun göğsünde birleştirdi. Jisung, Jeongin'le aynı ortamdayken Minho ile yakınlaşmaktan çekiniyordu. Gergindi. Jeongin'in diyeceklerinden çekiniyordu. Kuzeniyle hiç çok yakın olamamıştı. Keşke beraber daha çok şey paylaşsak diye düşünüyordu.

"Napıyorsun burada?"

Minho, çimleri yolmaya devam eden Hyunjin'in yanına oturup çocuğa garip bir şey yapıyormuş gibi baktı. Hyunjin sessizce çimleri yolmaya devam ettiğinde umursamadan cebinden sigarasını çıkardı ve içmeye başladı.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin