8.4K 1.3K 1.1K
                                    

"İlaçlarını aldın mı?"

Jisoo babaanne gencin sorusuna gülümseyerek kafa salladı. Jeongin de ona tatlı bir gülümsemeyle karşılık verirken yatağının karşısında kalan sallanan sandalyeye oturup ona bakmaya başladı.

"Bugün nasıl hissediyorsun?"

"İçimde bir his var Jeongin. Sebebini bilmiyorum ama bugün diğer günlerden farklı olacak."

Jeongin, kadının sözleri karşısında gerilip sırtını sandalyeden çekerek dikleşti. Endişeyle kadına bakarken, Jisoo gülerek "Sakin ol," dedi. "Kötü bir his değil. Şu yüzünün haline bak."

"Korkutuyorsun beni."

Kadın gülümseyerek yatakta doğrulup masasının yanında duran küçük dolabın çekmecesinden o çiçekli albümünü çıkardı. Gülümseyerek çeviriyordu sayfalarını. Jeongin ise o albümü görür görmez modunu düşürmüştü. Hep böyle oluyordu. Jisoo babaanne, şu albümü ne zaman açsa Jeongin'in aklına o anlar geliyor ve hissizleşmeye başlıyordu.

"Hepsini çok özledim. Şu hallerinize bakın," dedi kadın. Sonrasında Jeongin'e bakarak "Hyunjin'le ne kadar iyi anlaşırdınız değil mi," diye sordu.
Soru değildi aslında bu ve hayır anlaşmazlardı. Jeongin, Hyunjin'den hoşlanırdı. Hyunjin, Jeongin'i kullanırdı. Jeongin'e göre ilişkileri böyle olmuştu.
Karşısında içli içli fotoğraflara bakan kadını görünce dayanamayıp ayağa kalktı Jeongin. Yavaşça kadının elinden albümü alıp kapattı ve eski yerine koydu. Daha sonra yatağın kenarına oturup Jisoo babaannenin elini tuttu ve öptü.

"Kendini üzmüyorsun değil mi? Elimde olsa seni en mutlu olduğun ana götürürdüm. Hep orada kalırdık beraber."

"Düşünceli oğlum benim," deyip Jeongin'e doğru uzanarak sarılmış ve yanaklarını öpmüştü. "Siz mutluyken mutluydum ben."

Jeongin, kadını mutlu etmek için bir sürü şey yapmıştı. Eski arkadaşlarını bulup onları bile çağırmıştı fakat Jisoo babaanne ne zaman mutlu olduğu bir andan bahsetse konuyu sürekli çocuklara getiriyordu. Jeongin'in de diğerlerine mektup yazmaktan başka çaresi kalmamıştı.

Dışarıdaki park edilen araba sesiyle ikisi de cama dönerken Jeongin yavaşça kalkıp cama gitti. Duran arabanın kapısı açılıp içinden o kişi indiğinde esmer genç hareket etmeden ona bakmaya devam etti. Yıllardır görmemişti onu.

Hyunjin, etrafa bakarken gözü camdan ona bakan Jeongin'le buluştu. Genci gördüğünde ağzı aralandı, bir şey söyleyecek gibi olmuştu. Hyunjin, aralanan dudaklarını birbirine bastırdığında Jeongin dolmaya başlayan gözlerini silip Jisoo babaannesine döndü. Gülümsemeye çalışarak "Hyunjin geldi," dedi. Uzun süredir onun adını ağzına almadığı için garip hissetmişti.

Kadın Hyunjin'in adını duyar duymaz heyecanlanmıştı. Gözlerine parlaklık, suratına renk gelmişti. Uzun süredir tek istediği torunlarını görmekti.

"Nereden esti ki böyle? Bana sürpriz mi yaptı haylaz? Kaç sene oldu onları görmeyeli."

Jisoo babaanne yataktan kalkmaya çalıştığında Jeongin koşarak yanına gidip ona destek oldu. Kadın Jeongin'e tutunarak kalktıktan sonra aşağı inmek için merdivenlere doğru yürümeye başladı. Jeongin de arkasından yavaş yavaş yürüyordu.

Hyunjin'i gördüğünde bir şey hissetmeyeceğini düşünmüştü ama tahmin ettiği gibi olmadı. Kalbi sızlamıştı. Onunla oynayışını bir kez daha hatırlamıştı.

"Hyunjin'im!"

Jisoo babaanne kollarını açarak torununa doğru yürüdüğünde, Hyunjin babaannesine gülümseyerek kollarını açtı ve kadına sarıldı.

"Neden haber vermedin? Hazırlık yapardım."
Hyunjin, geri çekilmeden önce bakmaya korktuğu gözlere bakmıştı fakat Jeongin ona bakmıyordu.

"Sürpriz olsun istedim."

"Çok iyi yaptın. Çok mutlu oldum oğlum."

Hyunjin tek elini kadına dolarken gülümsemeye devam etti. Jisoo babaanne'nin mutluluktan iki dudağı buluşamıyordu bir türlü.

"Bak Jeongin, Hyunjin geldi. Özlemişsinizdir birbirinizi. Kaç yıl oldu be oğlum. Şöyle güzelce bir sarılın eski günlerdeki gibi göreyim sizi."

İki çocuk da ne yapacağını bilemedi o an. Hyunjin korkuyordu. Hem Jeongin'den korkuyordu hem de yaptıklarından. Yüzü yoktu çocuğun yüzüne bakmaya.

İkisi de babaannelerinin sözünü duymamış gibi birbirine bakarken kadının yüzü düştü. Jeongin bunu fark ettiğinde ciddi suratına bir gülümseme yerleştirip Hyunjin'e doğru yürüdü. Hyunjin, Jeongin'den gelen bu adıma şaşırsa da bozuntuya vermeden çocuğa sarıldı. Jisoo babannenin yüzündeki gülümseme eski yerini alırken "Birlikte çok daha güzelsiniz," dedi iki çocuğa.

Değillerdi.

Jeongin kollarını Hyunjin'den çekip geri çekilerek önce Jisoo'ya sonra Hyunjin'e baktı. Çok şey söylemek istiyordu ama o kadının hatrına sustu. Hyunjin, gerici sessizlikten sonra "Sen nasılsın," diyerek kadına döndü. Babannesi gülümseyerek "iyiyim oğlum," derken içeriye doğru yürümeye başlamışlardı. Jeongin de bahçedeki çardağa doğru yürüyordu.

Kolay olur sanmıştı onu görmek. Yapabileceğini düşünmüştü. Ama kolay olacak gibi durmuyordu. Olmayacaktı da. Onları her gördüğünde yanacaktı canı. Ne yaptıklarını bir kez daha hatırlayıp tekrar ölmek isteyecekti.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin