❷❺

3.9K 591 764
                                    

minho

Bodrumdaki kavgadan sonra Hyunjin bir ton laf edip çekip gitti. Onu sinir etmenin verdiği mutluluk yediğim darbenin acısını unutturmuştu. Jeongin'in Chris'i öpmesini istediğimde bile anında vücudu gerilmişti.

Jisung, acıyan burnuma buz tutarken Chris, Hyunjin'in yersiz tavırları hakkında konuşuyordu. Ben de kafa sallayarak onu dinliyormuş gibi yapıyor, arada "haklısın," demeyi de ihmal etmiyordum.

"Fazla abarttı," dedim buzu kendim tutarken. Jisung elini çekip pantolonuna sürdü ve oturduğu yerde kıpırdandı. "Jeongin'den hoşlanıyor çünkü," dedi. "Benimle de video hakkında konuştu."

Çekingence konuştuğunda yüzümü ona yaklaştırıp devam etmesini söyledim. Bir iki saniye kararsız kalmış ama anlatmıştı.

"Videodan Jeongin'e bahsetmememi istedi. Öğrenmesini hiç istemiyor. Zaten videoyu sildiğinizi söyledi. Sildiniz değil mi?"

Kafa sallayıp mırıltıyla onayladım. "Sildim."

"Öğrenmemesi bence de iyi olur," dedi ardından. "Hoş değil açıkçası."

Konuşurken benden çekiniyordu. Kelimelerini özenle seçiyordu. Jisung'a istediğim her şeyi yaptırabilirdim ve ağzını bile açmadan yapardı, emindim buna.

Güneş yavaşça batarken bodrumda Chris ile yalnız kaldım. Kavgadan sonra o da Hyunjin'e cephe almıştı, benim sözlerime kulak veriyordu artık. Özellikle sarhoşken konuştuğumuzda gaza geliyordu. Gülüyordum herkesin bu haline, çok kolay yola geliyorlardı: Jisung zaten ağzımın içine bakıyordu, Seungmin başından beri böyleydi, Jeongin'i ikna etmek çok zor olmamıştı, Chris de yavaş yavaş beni dinliyordu, Felix de ayak uyduran bir çocuktu. Changbin sinirimi bozan taraftı fakat onun da icabına bakacaktım. Hyunjin... Benim canım arkadaşım Hyunjin ise battıkça batacaktı.

Chris dışarıda dolaşmayı teklif ettiğinde kabul ettim. Yanında kalan kişi ben olduğumda sözümü dinlemesi kolaylaşıyordu.

"Şu kıza bak," deyip dondurmacıyla konuşan kızı kaşımla işaret ettiğimde bakıp "İyimiş," dedi.
"Gidip konuşsana," dediğimde kıza bir kere daha bakıp "Yok ya," diyerek omuz silkti. "Havamda değilim."

"Noldu be," deyip omzunu sıktım kendine gelmesi için. "Hyunjin'e mi bozuldu moralin?"

Kafa salladı.

"Çok dengesiz davranmıyor mu? Jeongin'i öptüğüm için beni dövecekti. Dudaklarımız değdi sadece. Bir şey de yok ortada."

"Yumruk yedim," dedim burnumu gösterirken. Yüzünü buruşturdu. "Salak salak hareketleri var, kendini kaybetti," dediğimde kolayca onayladı beni.
"Çocuğu seviyorum da demiyor, triplere giriyor. Neden birlikte oldukları çok belli."

"Seks için birliktelerse o yumruk da neydi Minho?"

"Çocuğu sahiplenmiş," diyerek yanıtladım. "Jeongin benimle de birlikte oldu?"

"Onu da anlamıyorum cidden."

"Diyorum sana, Jeongin'in istediği şey başka."

Başka'dan kastımı anlayıp iç çekti.

"Bilmiyorum ya, birbirimizi hiç tanıyamamışız sanki."

"Şaşmayan kural," diye girdim lafa. "İki kişi arasında bir şey olduğunda arkadaş grubunun anası sikilir."

Bakışlarıyla onaylayıp iç çekti ve elini cebine soktu.

"Ayrıca, Hyunjin'in okuldan konuştuğu bir kız vardı. Hiç mevzusunu açmadım araları bozulmasın diye ama... Sağlam bir ilişki değil bu."

Takıldığı kızla ciddi değildi fakat bunu Chris'in bilmesine gerek yoktu.

Kafası karışıktı, yüz ifadelerinden anladım. Elimi omzuna atıp yürümeye devam ederken Hyunjin ve Jeongin'i gördük. Her zamanki ağacın altındaki bankta dondurma yiyorlardı. Hyunjin, elindeki peçeteyle Jeongin'in dudağındaki dondurmayı sildi ve gülümseyerek arkasına yaslandı. Jeongin de gülerek bir şeyler söylemişti. İyi anlaşıyor gibi duruyorlardı buradan. Ağzımdan çıkacak tek bir kelimeyle bu saadetli anları bozabileceğim gerçeğiyle gülümsedim. İkisine karşı da çok sağlam kozlarım vardı.

Jeongin bir şeyler deyip güldükten sonra Hyunjin elini çocuğun saçlarına atıp kafasını omzuna yasladı. Kasabanın ortasında sarmaş dolaş olmaktan çekinmiyorlardı.

"Şunlara baksana," deyip Chris'in omzunu dürttüm. Kafamla işaret ettiğim ikiliye baktı. "Görüyorsun, onlar yine beraber. Olan bize oluyor."

İç çekti.

"Ne bok yerlerse yesinler sonunda barışıyorlar, burnu moraran benim."

"İkisi de dengesiz," dedi sinirle. "Jeongin seninle sevişip Hyunjin'e aşık olduğunu mu söylüyor cidden? Hak veriyorum sana."

Kahkahamı daha sonra atmak üzere içimde tuttum.

Hyunjin bir şeyler mırıldanmaya başladı, Jeongin'in suratı düştü. Benimle kavga ettiğinden bahsetmişti. Kaşlarını çattı minik fahişe. Hyunjin'in yüzünde bir şey var mı diye baktı. Canım arkadaşım Hyunjin, ona bizden uzak durmasını söylemişti. Buna da bir ayrı güldüm gerçekten. Kendini iyilik elçisi falan sanmaya başlamıştı bir anda. Size dersinizi vereceğim ben.

"Yürü gidelim," dedim. Birkaç küfür mırıldanıp yürümeye başladı. Bir şekilde çoğunu kendi yanıma çekmeyi başardım. O gece Chris'in aklındaki bulanıklığı iyice giderdim. Kafaları güzelken ikna etmek daha kolay oluyordu.

Tam bir hafta sonra, yaz tatilinin bizim için ayrılan kısmının son gününde oldu her şey. Bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim. Her şey bir anda gelişmiş ve geri alamayacağımız şeyler yaşanmıştı, oysaki amacım sadece Hyunjin'e ve diğerlerine Jeongin'in benimle sevişmesinin kendisinin dediği gibi "Kafasının karışık olduğu bir anda ondan yararlanmam" olmadığını göstermekti.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin