❷❶

4.3K 625 685
                                    

hyunjin

Jeongin, alnına yapışan terli saçlarıyla üzerimden kalkıp yanıma yatarken gülerek döndüm ona. Barıştığımız günden beri sürekli beraberdik. İçim hiç rahat olmasa da eski halime göre daha huzurluydum. Birinin sizi sevip değer vermesi özel hissettiriyordu. Başkaları beni sevebiliyorsa ben de kendimi sevebilirim diye düşünüyordum lakin Jeongin yaptıklarımı bilse beni hala sever miydi? Ben kendimi bu yüzden sevmiyordum.

Kafasını kaldırıp işaret parmağını alnımdaki saçlarıma götürdü. Nazikçe onları düzeltirken "Siyah saç sana çok yakışıyor," dedi. Onun gibi elimi saçlarına atıp "Sana da," dedim. Gülümseyip havada olan kafasını göğsüme koydu. "Sana sarılarak burada uyumak isterdim ama," deyip iç çekti. "Diğerleri her an gelebilir."

Suratını asması canımı sıktı. Benimle istediği şeyleri istediği biçimde yapamıyordu. Her şeyi aceleyle yapıyorduk resmen. Çocukların bildiğini bilmeme rağmen yine de panik oluşum, onu da panik ediyordu. O yüzden bir kere bile olsa onu mutlu etmek için "Uyuyalım," dedim. Şaşırıp sorgulayan bakışlarla bana baktı.

"Uyuyalım."

"Kapıyı çaldıklarında açmazsan, kırarak içeri gireceklerine eminim."

"Biliyor musun Jeongin, umrumda değil."

Bir şey demeden bakmaya devam edip hafifçe kaşlarını çattı. "Bir şey mi oldu," dedi sonrasında. Kafamı sallayıp sessizce "Hayır," dedikten sonra pembe dudaklarına bir öpücük bırakıp geri çekilerek ona baktım.

"Bir tek sen umrumdasın."

Bunun üstüne, hiç beklemediğim bir şekilde gözleri doldu. Gülümsüyordu fakat gözünden akan yaş beni korkuttu. Sonrasında söylediği şey de korkuttu. "Biliyor musun Hyunjin," dedi benim gibi. "Sanırım sensiz yaşayamam." Karşımda bebek gibi ağlayışı ve söylediği şey üzerine derin derin düşündüğümde dediğim gibi korkuyordum. O an, çok düşünmemeye çalışıp sadece güldüm ve gözyaşlarını silip ona sarıldım. Yüzü göğsümdeyken solan yüzümü görmesini istememiştim. Jeongin benim için böyle bir şey söylerken ben neler yapmıştım.

Beni korkutan belki de onun bensiz yaşayamayacağı değil, benim onsuz yaşayacak olma düşüncemdi. Yaptıklarımı öğrendiğinde beni daha fazla sevmeyecekti. Jeongin'i kaybetmek korkutmuştu beni. Haftalar önceki Hyunjin, bunları düşünen Hyunjin'e kahkahalarla gülerdi, dalga geçerdi.

Annemlerin yatağında onunla birkaç saat uyuduktan sonra, ikimiz de giyinirken şortunu giyip bana sarıldı. Tişörtüm elimde kalsa da ona karşılık verdim. O kadar içten sarılmıştı ki ben bile ayrılmak istememiştim. Dakikalarca o şekilde kalıp iç çekerek geri çekilirken gülümsedi ve "Teşekkür ederim," dedi. Yaptığım şeyler için bana teşekkür ediyordu.

Jeongin gittikten sonra duşa girdim. Susmak bilmeyen vicdanım, göğsümde ağrıların oluşmasına sebep oluyordu. Yaşadığım stres mideme vuruyor ve bulanıyordu. Duygularım fiziksel sağlığımı da etkilerken bir şeyler yapmam gerektiğine karar verdim. Kendi üzerimde kurduğum baskı dayanılmaz bir hal almıştı bu yüzden duştan çıkar çıkmaz diğerleriyle konuşup bu meseleleri Jeongin öğrenmeden halletmem gerekiyordu çünkü biliyordum, öğrenirse yıkılırdı.

Minho ve diğer birkaç kişiyi -Seungmin, Felix, Chris- bodrumda bulduğumda beni görür görmez ooo'lamışlardı.

"Hoşgeldin paşam."

Bir şey demeden Felix'in yanına, Minho'nun karşısına oturdum. Seungmin gülerek Jeongin ve benle ilgili konuşurken eğlencelerine katılmadım. Oldukça ciddi bir tavır takınıp "O videoyu silin," dedim. Minho yayılarak oturduğu yerde toparlanıp telefonunu bıraktı ve "Nereden çıktı şimdi bu konu," dedi. Chris "Ne videosu," diye sormuştu. Minho "Aferin," bakışı atıyordu bana.

"O video silinecek Minho."

"Hayır."

"Ne demek hayır amına koyayım?"

"Ne oluyor amına koyayım?"

İkimiz de sinirli bir şekilde birbirimize bağırıyorduk. Hadi benim sinirlenmem gayet normaldi fakat onun neye sinirlendiğini anlamıyordum. Jeongin'i böyle bir duruma sokmaktan zevk alıyor olamazdı.

"Ne videosundan bahsediyorsunuz? Bir daha sormayacağım."

"Minho ve Seungmin'in, Jeongin'le beni çektiği video."

"Video mu çektiniz," dedi ikiliye bakarak. Seungmin kafasını eğerken Minho yaptığı çok normalmiş gibi "Evet, ne var?" dedi ve ben daha çok sinirlendim.

"Bu yaptığın orospu çocukluğu tamam mı?"

"Oğlum sen durup dururken niye atarlanıyorsun? Senlik bir mevzu yok videoda."

"Konu da o zaten. Jeongin'in böyle bir videosunun olmasını istemiyorum."

Hahlayarak güldü. Komik bir şey söylemişim gibi güldü karşımda.

"Jeongin düşündüğün kadar masum değil."

"Siktirme ne düşündüğümü, ne diyorsam onu yap."

"Videoyu bizden başka kimse bilmeyecek Hyunjin. Konuştuklarımızı hatırla, aramızda. Niye geriyorsun ortamı amına koyayım?"

Ne desem diyeyim bir şekilde olayı masum gösterişi ve benim hiçbir şey yapamayışım iyice sinirlerimi yıpratmıştı. Kendime olan sinirimi bile ondan çıkaracaktım.

"Niye bir dediğimi bile siklemiyorsunuz? Sil ne demek anlamıyor musun?"

"Of, ne zırlıyorsun amk? Tamam sileriz. Rahatlayacak mısın? Ne bu hallerin ya... Eski Hyunjin nereye gitti," derken telefonunu eline alıp birkaç şeye tıkladı.

"Sildim, tamam mı şimdi?" Telefonu havada tutmaya devam ederken sert bakışlarım üzerine "Al bak istiyorsan," dedi ve ben çok büyük bir aptallık yaptım: Bakmadım.

Sinirlerimi kontrol altında tutmaya çalışırken en sert bakışımla baktım ona. Her ne kadar şimdi ettiğimiz kavgalar -ve son birkaç haftadır olanlar- olsa da, bakıldığında Minho en yakın arkadaşımdı. Bir noktada ona güveniyordum. Birbirlerimizin sırlarını hep saklamıştık, hep beraberdik bu ana kadar ve ben ona güvenip bakmamıştım.

Minho kötüydü, kötü insanların gerçekten olduğuna gözlerimle şahit olmuştum. Ben -biz- de iyi biri değildim ama o saf kötülük gibiydi. O yaz yaptığı şeylerin sebeplerini hala anlayamıyordum. Bir sebebinin olmaması korkutuyordu beni, bu yüzden saf kötülük diyordum ona. Normal bir insan hiçbir sebep olmadan bunları yapar mıydı?

Üstelik o gece yaptığımız şeyden sonra, vicdanı en rahat olan oydu. Soğukkanlı bir çocuktu, biliyordum lakin bu kadar soğukkanlı olmasını normal bulmuyordum. Belki de tek başına büyüdüğü içindi. Hiçbir duygusunu belli etmezdi.

Bilmiyorum belki de onlara hiç sahip değildi.

Bazen gidip tüm yaptıklarımızı birine anlatmak ve sonuçlarına razı olmak istiyordum. Minho gibi saf bir kötülüğün dışarıda dolaşması tehlikeliydi. Hatta, bana kalırsa yaşaması bile sakıncalıydı. Hepimiz onunla birlikte geberip gitmeliydik. En iyisi kesinlikle bu olurdu.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin