❷❹

4K 597 491
                                    

hyunjin

Büyük günden bir hafta önce Minho'nun dün yapmış olduğu anlamsız hareket gece boyunca beynimin içinde dönüp durdu. Sinir olmuştum. İnanılmaz bir sinirdi. Jeongin'i kıskanmam da vardı tabii işin içinde lakin o Minho'ya olan sinirimden bağımsız bir olaydı. Sadece Minho'nun aramızdaki ilişkiyi bile bile böyle bir şey yaptırması çıldırtıyordu beni. O da bunu istiyor gibiydi. Çıldırmamı görmek onu mutlu ediyordu.

Öpüşmeden sonra bir süre daha oyun oynanmıştı fakat sinirimden çok geçmeden kalkıp gitmiştim. Jeongin de peşimden geldi. Annemlerin odasında olduğum yerde dört dönüyordum. O da yatağa oturmuş beni izliyordu dudağını ısırarak.

"Hyunjin."

Cevap vermedim. Gidip Minho'nun ağzını burnunu kırmak istiyordum. Sinirle nefesimi verip duvara yumruk attığımda Jeongin olduğu yerde sıçradı. Duygularımı kontrol edemiyordum artık. Kendimi sıkmaktan, olmadığım gibi davranmaktan çok yorulmuştum. Sanki her şey şu an patlıyor gibiydi. Yaptıklarım beynimin içine doluyor, tüm anılarım aynı anda oynuyordu kafamda. Herkes hatalarımı yüzüme vururken bir tanesi bile değişen ben ile ilgili konuşmuyordu. Bilinçaltımın en derin kısımlarında bile kendini affeden bir Hyunjin yoktu.

"Sakin ol lütfen."

Jeongin titreyen sesiyle yanıma gelirken duvara vurduğum elimi avuçlarının arasına alıp okşadı. Bir şeyim var mı diye bakıyordu. Elimi alıp dudaklarına götürdü ve öptü. Daha sonra yumuşak ellerini yanaklarıma koyup doğrudan bana baktı. Gözlerinin içindeki yansımamı görüyordum, Jeongin'in gözlerinden nefret ettim o an. Bana yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdiğinde de dudaklarından.

Chan'ı öpen dudaklarını öpmek istemedim. Öptüm ama yüzüm istemeden buruştu. Jeongin'in bir suçu yoktu fakat midem bulandı.

"Sadece dudaklarımız değdi, bir saniye sürdü," diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu fakat farkında değildi daha çok sinirlendiğimin. Minho piçinin aklında neler döndüğünü bilmek imkansızdı. Şeytanı kandırabilecek bir kişi varsa o da Minho'nun ta kendisiydi.

"Neden onu öptün ki," diyerek yüzümde duran ellerini itip odadaki lavaboya ilerledim. Akan soğuk suyu sertçe yüzüme çarptım birkaç kez. Saçlarımı ıslatıp geriye atarken soğuk su biraz olsun ferahlatmıştı.

"Neden öptüm mü? Sence neden öptüm?"

"Öpmeyebilirdin."

"Ciddi bir şey değildi Hyunjin. Beni mi suçluyorsun cidden bunun için? Hiçbir anlamı yok."

Bir şey demeyip tişörtümün kollarını sıfır kol yapar gibi katlamaya başlayınca "hah" der nefesini verip kapıya doğru yürümeye başladı. Birkaç saniye öylece durdum ama içimdeki siktiğimin Jeongin'e deli gibi bağlanan Hyunjin'i dayanamayıp peşinden giderek kapıyı açmasını önledi.

"Dur lütfen."

"Hyunjin cidden, gitmek istiyorum. Durursam kavga ederiz."

"Etmeyeceğiz kavga falan," derken kapıyı kilitleyip onu uzaklaştırdım ve yatağa oturttum. Ben de yanına yerleşmiştim.

"Sinirliyim işte, kusura bakma."

"Beni neden suçluyorsun ki? Minho bir sürü şey söyleyecek ve tatsızlık çıkartacaktı."

"Özür dilerim tamam mı? Ağlayacak gibisin neredeyse."

"Bana kızdığında üzülüyorum. Sevmediğin şeyleri yapmamaya çalışıyorum, sen böyle bağırınca..."

Kafamı duvara vura vura kendimi öldürmek istedim. Kişilik çatışması yaşıyordum resmen. Her şey birbirine girmişti şu an ve Jeongin'i kırmamak için ağzımı bile açmıyordum.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin