③①

4K 618 1.5K
                                    

"Noldu? Ne dedi?"

"Hakettiğim şeylerdi."

Changbin yılların yorgunluğuyla iç çektikten sonra çimenlere oturan gencin yanına çöktü. Jisoo babaanne, Hyunjin ve Jeongin ikilisini markete göndermiş sonrasında ikisi de şiş gözlerle dönmüştü.

"Hyunjin, her şey senin suçun değil."

"Benden ölesiye nefret ediyor. Ben ise mesajımı dinlemiştir belki diye bir umutla bekliyorum. Asla affetmeyecek beni."

"Sen daha kendini affedemedin."

Genç "Nasıl yapayım," diye mırıldanırken yüzünü elleriyle örttü. Jeongin'in ağzından çıkan her bir kelimeyi derinlemesine düşünüyor, kendine daha çok acı çektiriyordu.

"Çocuk resmen onu taciz eden heriflerle hiçbir şey olmamış gibi yan yana durmak zorunda. Üstelik bunu babaannem için yapıyor."

"Artık olan hiçbir şeye şaşırmıyorum ben. Duygularımı yitirdim biliyor musun? Bu kasabadan çekip gitmek ve bir daha gelmemek istiyorum. Burayı, burada yaşanan her şeyi ve herkesi unutmak istiyorum. İğrenç bir yer..."

"Zamanı geri almak istiyorum." Kafasını kaldırmadan konuştu Hyunjin.

"Neyi değiştirirdin?"

Hiç düşünmeden cevapladı zira öncesinde bunu defalarca düşünmüştü. "Jeongin'e onu sevdiğimi söylerdim. Bu her şeyi düzeltirdi değil mi?"

"Minho yine Minho olacaktı."

"Jeongin, ondan uzak dursaydı bunlar olmazdı bence. Onu Minho'ya iten de benim."

"Hyunjin." Changbin gencin adıyla seslendiğinde bakışlarını üzerine çekti. "Bazı şeyleri değiştiremezsin. Herkes hür iradeye sahip."

"Değiştiremem biliyorum ama sebep olabilirim. İyi hissetmem için şöyle konuşma cidden."

"İyi hissetmen için söylemiyorum bunları. Biz artık iyi hissedemeyiz. Yıllardır kendini suçluyorsun. Ne kadar pişman olduğunu ve acı çektiğini gördüm. Diğerlerinin sikinde değil olan biten. Birinin canını almışız, birinin intiharına sebep olmuşuz umurlarında değil. Tek dertleri başlarını belaya sokmamak. Biliyorum neler hissettiğini, bu saatten sonra yapacak bir şeyimiz inan yok."

"Her şeyi birilerine anlatmak istiyorum biliyor musun? Sonuçları umrumda değil. Jeongin'e yaptıklarının cezasını çeksinler."

Changbin suskunluğunu koruyarak ona bakarken, Jisoo babaanne verandadan yemeğe gelmeleri için seslendi.

"Gel hadi." Changbin ayaklanırken diğeri de ona ayak uydurup yavaşça kalktı.

"Gelmesem olur mu? Jeongin'in yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum artık."

"Ben de bakamıyorum ama babaannen için yüzüne bir gülümseme yerleştir."

Eve doğru yürümeye başladılar.

"Hepiniz babaannemi bizden daha çok düşünüyorsunuz."

Yemek masasında Hyunjin, Jeongin'i daha fazla rahatsız etmemek için ondan uzağa oturdu. Diğer genç onlara bir anlığına bile bakmıyordu zaten. Jisoo babaannenin yemeğiyle ilgileniyordu. Jisoo biraz halsiz hissettiğini söyleyip yemekten sonra direkt yattı. Yemek sırasında da yine aynı muhabbetler geçmişti.

Jeongin yaşlı kadının odasının kapısını yavaşça kapattıktan sonra merdivenlere yöneldi. Ofladı inmeden. Bir an önce kurtulmak istiyordu şu durumdan. Aşağı indikçe yükselen sesle kaşları çatıldı. Tabak kırılma sesini duyduğunda yerinde ürktü ve yemek yedikleri odaya girip kapıyı hafifçe itti.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin