❶❺

4.7K 689 607
                                    

jeongin

Durumun iyice kötüye gittiğini o zaman anlamam gerekirdi. Minho ve Seungmin'in başımıza bela ettiği bu uyuşturucu işi iyice uzamaya başlamıştı. Hatta öyle ki, Hyunjin'i görmek için odasına gittiğimde onu Minho, Seungmin, Felix ve Jisung'la ot içerken bulmuştum. Etraftaki duman yüzünden yüzümü buruşturduğumda hepsi bana dönmüştü. Babaannesi bahçedeyken evde bunu yapmayı göze alacak kadar umursamaz olmuşlardı demek.

"Kapıyı kapa," diye bana çıkıştı Felix. Gözümü Hyunjin'den Jisung'a çevirirken kapıyı kapatıp yatağın üzerine oturdum. Diğerlerine haber vermeden içmeye başlamışlardı. Gerçi eksik olan kişiler ben, Chris ve Changbin'di.

"Ne yapıyorsunuz," dediğimde Seungmin gülerek "Kör müsün," diye tersledi. Kör değildim, görebiliyordum. Gördüklerime inanamadığımdan sormuştum.

"Babaannen gelirse ne olacak? Hepimiz yanarız."

"Korkma bir şey olmaz."

Felix konuştuktan sonra Jisung'a baktım. Ne yapıyorsun bakışıydı. Tabii o bakışlarını kaçırmıştı. İyice çizgiyi aşmaya başlamışlardı. Dedesi veya babaannesi sadece üst kata çıksa bile kokuyu alma ihtimali yüksekti. Yakalanma ihtimallerinin dışında, yaptıkları bok da iyi bir şey değildi. O kadar gevşiyordun ki, yaptıklarını sorgulamıyordun bile. Gerçekten her şey yapılırdı bu kafayla. Bunların ardından bir de saatlerce kusuyordun.

İç çekip, yerde kıvrılarak yatan Hyunjin'e baktığımda gözünü kırpmadan bana bakmaya başladı. Bir derdi var gibi duruyordu. Birden oflayıp sırtını yere koydu, tavana bakıyordu. Kendisine böyle davranmasını sevmiyordum. Dün neredeyse tüm gün beraber vakit geçirmiştik ve hiç bitmesin istemiştim. Ona daha çok bağlanıyordum. Kendimi ondan bir şey beklemediğime inandırsam da, bir kere beni sevdiğini söylemesini duymak isterdim.

Dün birlikte olduktan sonra kasabanın tenha olan yeşillik yerlerine gidip bir ağacın altında uzanmıştık. Esen rüzgarın ardından elimi çimlerin üzerinden uzatarak elini tuttuğumda parmaklarımızı birbirine kenetledi. Böyle davrandığında çok mutlu oluyordum işte ama şu an karşımda acı çeker gibi yatıyordu. Endişelenmeden edemiyordum.

"Çok sorumsuz davranıyorsunuz," dediğimde Hyunjin kafasını kaldırıp doğruldu ve "Korkuyorsan git Jeongin," dedi. Ciddi surat ifadesiyle söylemişti bunu. Minho merakla bizi izlemeye başladı. Ne yapacağımızı merak ediyordu.

"Gitsem ne değişecek? İyi bir şey yaptığınızı mı sanıyorsunuz?"

"Sanane amına koyayım ya."

İşte Hyunjin'in bana karşı tutumu böyle değişmeye başlamıştı. Daha önce bana hiç kötü bir şey söylememişti ya da siktir etmemişti ama bu işe bulaştıklarından sonra hareketleriyle birlikte çoğu şeyi değişti. Başka bir insan oluyordu, kabalaşıyordu. Onun karşısında kendimi sıkmasam, gözüm dolacak ve hüngür hüngür ağlayacaktım. Benden uzaklaşmasına asla dayanamazdım. Ben ona bu kadar sevgi beslerken o cümlesine "Karışma," diye devam etti ve ben kendimi daha fazla tutamadım. Sinirden ve üzüntüden gözüm dolduğunda odadan çıkıp gitmiştim.

O odada bulunan yıllardır tanıdığım insanların hepsi bir yabancı gibi davranıyordu bana. Kuzenim bile bana cephe almış gibiydi. Herkes sessizce Hyunjin'in beni terslemesini dinliyor ve benim çekip gitmemi bekliyordu. Onlardan başka arkadaşım yoktu ve hepsini bir anda kaybetmiş gibi hissediyordum. Yarın yine hayatımız aynı şekilde devam edecekti ama bu olayların hepsi bizi uzaklaştırıyordu, ben hissediyordum bunu.

"Jeongin?"

Merdivenden gözümü silerek inerken yukarı çıkan Changbin kolumdan tutup beni durdurdu. "Ne oluyor," diye sorup yüzümü iyice görmeye çalıştığında kafamı diğer tarafa çevirip "Yok bir şey," dedim. Sesini yükselterek yeniden adımı söyledi karşılık olarak.

celladıma gülümserken, skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin