Sabah gözlerimi açtığımda hâlâ Ares'in göğsündeydim. O hareket etmiyordu, sadece nefes alıp verdiği için göğsü inip kalkıyordu. Yavaş yavaş bedenimi geriye çektiğimde yanıldığımı gördüm, Ares çoktan uyanmış tavanı seyrediyordu. Benim geriye çekildiğimi hissettiğinde sarı gözleri bana döndü. "Günaydın."
"Günaydın." diyerek gülümsedim. Saçları uzun olmasına rağmen hiç dağılmamıştı, anlaşılan benim yüzümden hiç sağına soluna dönememişti. "Kolunu uyuşturdum mu?"
"Uyuşturmadın." diyerek ellerini iki yana koydu ve kendisini çekip sırtını yatağın başlığına yasladı. "Asıl sen rahat uyuyabildin mi?"
"Gece deliksiz uyku çektim." diyerek gerindim. "Dün iyi yorulduk ama." Ares'in saçında kuru bir yaprak gördüğümde elimi uzatıp onun canını yakmamaya dikkat ederek yaprağı çekip aldım. "Saçların ne kadar yumuşakmış."
"Aç mısın?" diyerek hızla yataktan kalktı Ares. Saçlarına dokunmam ya hiç hoşuna gitmemişti bu yüzden kaçıyordu ya da çok fazla hoşuna gitmişti bu yüzden kaçıyordu. "Akşam olana kadar evden çıkmasak iyi olur."
"Ev kimin?" diye sordum arkası bana dönük olan Ares'e. Eğer yüzü bana dönük olsa bu soruyu yanıtlarken gözlerini kaçıracağına emindim. "İzinsiz girdik, ayıp olmasın."
"Olmaz." diy mırıldandandı Gömleğini siyah pantonunun içine sokarken. Yüzünü hâlâ bana çevirmemişti. "Evin sahipleri yakından tanıdık, bir şey demezler. Sen rahatına bak."
Onu çok fazla köşeye sıkıştırmak istemediğim için ısrarcı olmayı kestim ve ben de yataktan kalkıp köşede aynaya doğru adımlamaya başladım. Ares'in evinde sadece banyoda ayna vardı ve o kadar küçüktü ki ne vücudumu görebiliyordum ne de yüzümün tamamını. Fakat şimdi aynadan kendime baktığımda şaşırmadan edemedim. Her zaman kaslı bir vücuda sahip olmuştum, daha liseden spor yapmaya başladığım için kaslarım sert ve sağlamdı, hemen hemen herkesin hoşuna giden ve spor programımı sormalarına neden olacak kadar kaslıydım ama şimdi... Asla olamam dediğim bir vücuda sahiptim.
Kol kaslarım, bacak kaslarım daha şişkindi artık; vücut hatlarım daha iyi belli oluyordu. Tabii hâlâ Ares'in yanında küçük kalıyordum fakat bu halimle arkadaşlarımın yanına gitsem hepsi şaşırırlardı. Demek ki Ares'in beni haftalarca acımasız bir şekilde bir o yana bir bu yana sürüklemesi bir işe yaramıştı.
"Aynada kendini izlemeye devam edecek misin yoksa mutfağa mı gidelim?" diye sordu Ares gülümseyerek bana bakarken. Aynadan gözlerimi ona çevirdiğimde kollarını göğsünde bağlamış bir şekilde beni seyrettiğini gördüm. "İstersen duş da alabilirsin."
"Üçüncü seçeneği seçiyorum." diyerek bedenimi Ares'e çevirdim. "Dün çok terledim, bir duş alsam fena olmaz."
Ares odanın köşesindeki kahverengi kapıyı gösterdi. "Orada banyo var, içeride temiz havlular da var, kıyafetler zaten şuradaki dolapta. Ben aşağıda olacağım, saçlarını kurularsan kahvaltıyı arka bahçede yaparız, deniz manzarası eşliğinde."
"Hayır demem." diyerek gülümsedim ve banyoya doğru ilerlemeye başladım. Banyoya girdiğimde için açılmıştı. Kulübenin banyosu pek iç açıcı değildi ve duş alırken biraz üşüyorum ama buradası hem çok genişti hem de havuz vardı... Evet, havuz. Tam banyonun ortasında bir havuz vardı. Belki de burada küvet yerine havuz kullanıyorlardı. "Ares." dedim onun odadan çıkmamasını umut ederek.
"Bir şey mi oldu?"
"Ben burada nasıl yıkanacağım." diye sordum, çeşme yoktu etrafta.
"Kıyafetlerini çıkar." dedi Ares ve elini havuza çevirdi. "Sonra da geçip içine otur, beş dakikada su dolacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pandora , GAY
FantasyHayatıma son vermek istediğimde bu sonun yeni bir başlangıç olacağını tahmin edememiştim. Bir avcıya av olacağımı bilememiştim. Normal bir dünyada doğmuştum. Herkesin insan olduğu, süper güçlerin olmadığı, fantastik dünyanın sadece kitaplar ve filml...