"Zaafı öldürürsem ortada zaaf kalmaz." diyerek yerime geçtim ve kan olmuş hançeri beyaz gömleğime sürüp karşımdaki yaşlı büyücüye baktım. "Şimdi... Daha açık konuşmamın zamanı geldi galiba. Öldürdüğüm sevdiğim adamın intikamı için ülkemi geri alacağım. Boşu boşuna onu öldürmüş olmayayım değil mi?" Ellerimi masaya koyup herkesin gözüne tek tek baktım. "Şu an hem çok üzgünüm hem de sinirliyim." Elimi kaldırıp Ares'i gösterdim. "Onun için, onun ruhunun rahata kavuşması için savaşacağım ve sizin yerinizde olsam karşımda olmazdım. Çünkü bu saatten sonra hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım." derken siyah sisler ellerimden çıkmaya başlamıştı.
"Yeter!" diyerek elini masaya vurdu Pandoras. Sanki her an üzerime atlayıp beni parçalayacakmış gibi bakıyordu fakat aynı zamanda kıyamıyordu. Büyük ihtimalle oğlu olmasaydım çoktan beni öldürmüştü. Bana doğru bir adım attı. "Bana onun Ares olmadığı söyle!" Masada cansız bir şekilde yatan Ares'i eliyle gösterdi.
"Otur yerine." diyerek sandalyesini gösterdim. "Lütfen."
"Bana onun Ares olmadığını söyle Nkys! Bana öldürdüğün kişinin sevdiğin adam olmadığını söyle!"
"Bunu isteyen o'ydu!" diyerek bağırdım. Büyücüler sessizce bu kaosu izliyorlardı. "Eğer bir gün onun ve krallığın arasında kalırsam krallığı seçmem için bana söz verdirdi." diyerek daha sakin bir şekilde devam ettim. "Şimdi yerine otur ve bu işi bitirelim. Ben Ares'in isteğini yerine getiriyorum."
"Sen benim Nkys'im değilsin." diyerek kafasını iki yana salladı Pandoras. Bana hayal kırıklığıyla bakıyordu. "Çünkü benim Nkys'im sevdiği kimseye zarar vermezdi."
"Çünkü senin Nkys'in öldü." dedim gerime yaslanırken. "Ben Demir'im."
"Sakın onun bedenini burada bırakma." Gözünden bir damla yaş aktı. Yaşlı büyücü hafif bir şaşkınlıkla baktı yere düşen damlaya. Sonrasında diğer büyücüler ve cadılarla da bakıştı ve hepsi de daha fazla gerildi. "Duydun mu beni!?" diye bağırdı Pandoras. Ben kafamı salladığımda sinirli adımlarla salonu terk etti. Gittiği her yere beyaz sislerini bıraktı.
"Duyguları sahte değildi." diye fısıldadı cadının bir tanesi diğer büyücüye. "Gerçekten de üzüntüden ağladı." Yaşlı büyücü ona bir bakış attığında hızla sustu. Benim duymadığımı düşünüyorlardı herhalde.
"Pandoras'ın adına üzgünüm." diyerek boğazımı temizledim. "Ares'e değer veriyordu." Gözlerimi başı masada duran ve hunharca boynundan kanlar akan Ares'e çevirdim. "Şimdi bu şekilde ölünce.." diye fısıldadım ve sonra gözlerimi kapatıp dudağımı hafifçe nemlendirdim. "Her neyse." Gözlerimi tekrardan açıp yaşlı büyücüye döndüm. "Şimdi söyleyin bana. Pandoras ile Taranio'nun arasındaki büyüyü kim bozuyor?"
Hiç kimseden çıt çıkmadı ilk birkaç dakika. Sonra Ares'in ölüp ölmediğini kontrol eden cadı elini kaldırdı. "Ben gönüllü olurum."
"Dora." dedi genç bir büyücü.
"O haklı." diyerek kaşlarını çattı Dora. "O Nkys değil."
"Ben de gönüllü olurum." diyerek başka bir büyücü elini kaldırdı. "Taranio zaten bu savaşı kaybedecek. Kazananın yanında olmak istiyorum."
"Çok doğru bir karar verdiniz." diyerek güldüm ve cebimden bir poşet çıkardım. "Burada Pandoras ve Taranio'nun saçları var. Gözümün önünde bozun." Poşeti almadıklarında iki kaşımı kaldırdım. "Hadi, saatlerce sizi bekleyemem değil mi? Daha gidip Taranio'yu geberteceğim. Merak etmeyin, benim yanımda olana ceza değil ödül vereceğim."
"Bu belli oluyor." diyerek sessiz duran bir büyücü Ares'in cesedine baktı.
"Ares ile kendinizi bir tutmayın." diyerek hafifçe kaşlarımı çattım. "Onu zaaf olarak kullanmanıza izin veremezdim. Siz benim zaafım değilsiniz, beni sizinle tehdit edemezler ama ileride beni durmadan Ares ile tehdit edeceklerdir." Kafamı iki yana sallayarak dikleştim. "Ben de Ares'e daha fazla bağlanmadan bunu ortadan kaldırmak istedim. Aşk yüzünden zayıf biri olmak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pandora , GAY
FantasyHayatıma son vermek istediğimde bu sonun yeni bir başlangıç olacağını tahmin edememiştim. Bir avcıya av olacağımı bilememiştim. Normal bir dünyada doğmuştum. Herkesin insan olduğu, süper güçlerin olmadığı, fantastik dünyanın sadece kitaplar ve filml...