Sabah erken saatte Kenan ve Tolga gelip beni almışlardı. Daha tan... yani gün ağarmamıştı. Kelime hazinemden çıkarmam gerekecekti onun adını. Akşam yemeği güzel geçmişti. Herkesle vedalaşmıştım. Anne ve babama beni yolcu etmek için kalkmamaları söylemiştim. Yine bir itiraz gelecekti ki bakışıma dayanamayıp kabul ettiler.Işıl... Benim güzel kardeşim artık büyümüştü. İlk gidişimde bana küsmüştü. Şimdi kendi elleriyle beni göndermişti. Gülerek. Kesinlikle tek damla göz yaşı akıtmadan. "İyi olacağını biliyorum abla. Tatil olduğunda yanında alacağım soluğu. Beni bekle tamam mı bebeğim? Kolların beni özlesin." Gülerek sarılıp vedalaşmıştık.
Ve yollardaydım. Çanakkale'ye gidip arabalı feribotla adaya geçecektik. Çocuklar uykumuz açılsın diye sabah şamatası yapıyorlardı. Her türlü şarkıyı açıp bağıra çağıra söylediler. Girdiğimiz bir benzinlikte hızını alamayan Kenan eline aldığı mendille çalışanların yanına oynayarak gitti. Halay başı gibi. Hepsi de benim yüzümü güldürmek içindi. Farkındaydım. Bu yaptıklarının benim için ne kadar değerli olduğunun fakındalar mıydı acaba? Can yoldaşı olmuşlardı bana.
Benzini alıp yolumuza devam ederken radyo açtılar. Hüzünlü bir melodisi vardı. Melodiler kulağıma doldukça şarkıyı hatırladım. Kuzenlerim de benim gibi şarkının sözlerini hatırlamış olacaklar ki frekans değiştirmeye çalıştılar. "Hayır. Dursun dinlemek istiyorum. Bırakın içimi bu şarkıyla dökeyim. Lütfen karışmayın."
Paylaşır mıydın tam da şu an da acımı benimle
Hisseder miydin ta en uzaktan tuzumu teninde
Olamadık senle belli buna çok üzülüyorum
Olan olup bittiğinden beri yok gülemiyorum
İçi sensiz bir kalbi ben ne diye taşıyorum
Şimdi ağlamak geldiyse içinden
Ne fark eder ne fark eder
Ağlamak güzeldir diyor bak Sezen
Ağla kalbim belki geçer
Şimdi ağlamak geldiyse içinden
Ne fark eder ne fark eder
Başlamaz biter en güzel yerinden
Bu kahreder bu kahreder
Bunun adı kahpe kader...
Başımı cama yaslayıp bağıra bağıra ağlayarak şarkıya eşlik ettim. İçimi şarkıyla yollara döküp sustum. Kenan ve Tolga şarkı biter bitmez radyoyu kapatmıştı. Uzun bir süre hiç konuşmadan sessizlik içinde yola devam ettik.
İskeleye geldiğimizde uykudan yeni uyanmıştım. Araba feribota yanaşıyordu. Ne kadar zamandır uykuda olduğumu bilmiyordum. Arabayı sıraya hizaya göre yerleştirip yukarıya çıktık. Tolga hemen kahve alıp geldi. "Biraz açılmaya ihtiyacımız var. Şuraya geçip oturalım." Dışarıyı izlemek istemedim. Sırtımı manzaraya döndüm. Ne kadar becerebilirsem o kadar görüşümü engelledim. Geçen yaz tatilinde buralardan geçmiş olduğumu hatırlamak istemedim. Anlaşılan her şekilde hatırlayacak ve anılarım unutturmayacaktı. O zaman bu kaçış niyeydi? Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum.
"Kenan neler yapacağımızı tekrar gözden geçirelim. Belki iki günden fazla kalmamız gerekebilir. Ona göre plan proje yapalım. Banyodaki onarımı hızlandırıp sezona yetişmeliyiz. Bahçe peyzajı dekor düzenlemesi." Çantasındaki ajandasını çıkarıp notlarını kontrol etti Tolga. Ustaların kartlarını her sayfaya zımbalamıştı. Amcamda olan iş titizliği oğullarına da bulaşmıştı. Onlar kendi aralarında konuşurken ben Işıl'a iyi olduğumu merak etmemelerini yazıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİNE Mİ HÜSRAN? (Tamamlandı)
RomanceGökçe'nin hikayesidir bu. Lise sıralarında başlayıp 8 yıl süren bir aşk. Üniversiteye gitmeden verilen bir söz. Aileler arasında takılan bir nişan. Düğüne yakın terk ediliş... Gökçe ve Ceyhun liseden itibaren birliktedirler. Üniversiteyi bitirip...