Göz açıp kapayana kadar geçen bir hafta. Hop diye nasıl gidiyor günler. Arkasından yakalamak mümkün değil. Geri getirme imkânı yok. Ailemle dolu dolu 7 gün geçirmek gibisi yok. Tabii beni kısıtlı görebilen bir sevgili mevzusu da ayrı.Annemler geldikten sonra günleri gezerek geçirdik. Akşam yemeklerimiz ya evde ya dışarıdaydı. Babam 'Hadi yemeğe gidelim.' 'Hadi gidip bir dondurma yiyelim.' 'Hadi çay bahçesine gidelim.' Yahu baba hangi çağda kaldın sen çay bahçesi olayı kaldı mı ki dediğimde kızıyordu. "Bizim zamanımızda öyleydi kızım. Az mı buluştuk annenle çay bahçesinde. Öyle değil mi Neva'm?" diye anneme dönüyordu bakışları. Çay içmeye ya da kahve içmeye gidelim derken bir hafta geçti gitti.
Tan'ın aradığı zamanlarda babam genelde yanımda oluyordu. Henüz bu konu hakkında konuşmamıştım Rauf Bey'le. Bugün gündemimizde yine bu konu vardı. "Bir haftadır gizli saklı buluştuk güzellik neden?" evet aynen öyle olmuştu. Işıl "İlişkiye heyecan katmaya mı niyetin var abla. Sanki babam öğrenince beylik tabancasıyla Tan abini karşına çıkacak 'kızımı bırakmak için kaç para istiyorsun ulen mi diyecek? Bırak Allah aşkına. Söyle gelsin tanışsın." diyordu. Ama aileyle tanışmak bir yerde sanki gel beni iste demekmiş gibi geliyordu bana. Tamam tanışmasını elbette istiyordum. Ben ve saçma sapan korkularım endişelerim işte.
"Gizli saklı değil ki Tan. Babam seninle buluştuğumu biliyor."
"Aynen güzellik. Üniversite arkadaşınla buluştuğunu biliyor. Burada sence de eksik bir unvan yok mu?" biraz uğraşsam sorun olmaz diye düşündüm.
"A evet haklısın. Gamzelim demeyi unuttum onu diyorsun değil mi?" önce öfkeli bir homurtu ardında bir kahkaha geldi. "Gökçe!" bu da son uyarım anlamında ismimin söylenmesiydi.
"Tamam gamzelim. Bu gece konuşurum. Eğer babam gelsin tanışalım derse ararım seni olur mu?" sıkıntıyla iç çekti. "Ya hiç demezse." İçini biraz rahatlatmak adına devam ettim konuşmaya. "Merak etme. Benim anlattıklarımdan sonra zaten Işıl devreye girer. Boşlukları doldurur. Babamın merakını cezbeder. Sonra bir bakmışsın ki bizdesin." Gülmeye başladı.
"Ya bunca gündür beni neden kıvrandırdın ki. Ben bu işi Işıl'la halletseydim. Şimdiye on yerde tanışmıştım babanla. Gerçi mezuniyette beni görmüştü. Ama hatırlar mı bilemem. Hatta sen konuşmayı geceye bırakma şimdi konuş. Ben de akşama geleyim." Çıkış yolu aramaya çalışırken Işıl yanıma geldi. Babam seni çağırıyor dedi. "Hah işte. Beklediğin fırsat ayağının dibine geldi sevgilim. Hadi bakalım. Gidip anlat beni. Sonra da hemen ara." Tamam dedim ve görüşmeyi sonlandırdım. Ben odadan çıkarken Işıl'ın telefonu çalıyordu. Arayanı tahmin etmek zor değildi. Suç ortakları iş başında.
Babamın yanına gidip oturdum. "Hayırdır kızım. Bu ortadan kaybolmaların sıklaştı. Annene bir şey mi var dedim kızına sor dedi. Bana söylemek istediğin bir şey var mı? varsa dinliyorum?" İşte şimdi başlıyordum. Boğazımı temizleyip konuya bir giriş yapayım dedim. "Şey baba. Hani Tan vardı üniversitede."
"Evet hatırlıyorum. Şu gamzeli çocuk değil miydi?" hatırladığı detayla gülümseyip başımı sallayıp onayladım. Babam "Ve hala var olduğunu biliyorum. Anlat bakalım dinliyorum." dedi ve top artık bendeydi. "Şey."
"Şey yok kızım. Doğru düzgün anlat bakalım." Babam konuşmalarımızda çok fazla şey, ııı, hım kullandığımız zaman kızardı. "Düzgün konuşmaya özen gösterin. Bu ifadeler hem doğru değil hem de hoş değil. Şey, ımm, hım. Nedir bunlar kızım?" diye kızardı. Elimizden geldiğince dikkat ettik ama arada sırada da kaçmıyor değil işte. Ne yapayım.
"Tamam peki. Tan'la yaz başında karşılaştığımı biliyorsun zaten. Tatili falan tekrar anlatmayacağım. Üniversite de bana karşı hisleri olduğunu ve mezun olduktan sonra beni uzunca bir süre aradığını ama bulamadığını anlattı. Numaramı değiştirip sosyal medyamı kapattığım dönemlerden bahsediyor yani. İşte ayrıldığımı burada beni görünce öğrendi. Sonra da bana hislerini açtı. Ben de..." dudağımı dişlemeye başlamıştım. "Sen de..." babam bekliyordu sonunu. "Affına sığınarak söylüyorum baba. Ben de kabul ettim. Oh be! Huh." Nihayet söyleyebilmiş olmanın rahatlığı başkaydı. Babam bana bakmaya devam ediyordu. Tepkisinden emin değildim. Şimdi akşama gelmek istediğini söylemekle söylememek arasında gidip geliyordum. Anneme baktım devam et diye bana işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİNE Mİ HÜSRAN? (Tamamlandı)
RomanceGökçe'nin hikayesidir bu. Lise sıralarında başlayıp 8 yıl süren bir aşk. Üniversiteye gitmeden verilen bir söz. Aileler arasında takılan bir nişan. Düğüne yakın terk ediliş... Gökçe ve Ceyhun liseden itibaren birliktedirler. Üniversiteyi bitirip...